Arama

Kanaat nedir? İslam'da kanaat etmenin ve azla yetinmenin önemi

Kanaat, kişinin elindekilere razı olma, başkalarının elindekine göz dikmeme olarak tanımlanır. İnsanın sahip olduklarıyla yetinmesinin ve kanaatkâr olmasının kişiyi hırs, tamah, hazlara düşkünlük gibi mal ve dünya tutkusundan uzaklaştırdığı belirtilir. Ayet ve hadislerde insanın doğası gereği dünya hayatında elde edeceklerine yöneldiği; ancak ahiret hayatının kendisi için daha hayırlı olduğunun sık sık altı çizilir. Tasavvuf ehli ise kanaatin ahlaki açıdan güzel bir haslet olmasının yanında, kulu onurlu ve "hür" kılan bir özellik olduğuna dikkat çekmiştir.

Sesli dinlemek için tıklayınız.
  • 1
  • 10
KANAAT NEDİR?
KANAAT NEDİR?

🔸 Kanaat, kelime anlamı olarak payına razı olmak anlamına gelir.

🔸 Elindekine razı olma ve azla yetinme manalarında kullanılan kanaat, kişinin kendisi ve sorumluluğu altındakilerin gereksinimlerini asgari ölçüde karşılamasıdır.

🔸 Kanaat etmek, başkalarının elindeki şeylere göz dikmemek, aşırı kazanma hırsından kurtulmaktır.

🔸 Ahlaki bir erdem olarak değerlendirilen kanaat, kişinin hırs, tamah, hazlara düşkünlük gibi mal ve dünya tutkusunun kalpten silinmesi ile kazanılır.

(x) 🔊 Dr. Kamil Yaşaroğlu'nun sunumuyla "İslam Ahlakı - Kanaat" podcastini dinlemek için tıklayın

  • 2
  • 10
KUR’AN-I KERİM’DE KANAATKÂRLIK
KUR’AN-I KERİM’DE KANAATKÂRLIK

🔸 Kanaat, Kur'an-ı Kerim'de geçen bir kelime olmamakla birlikte aynı kökten gelen "kâni'" kelimesi başkasından maddi yardım isteyen manasında yer alır.

🔸 Ayette bu kelimenin, "ihtiyacından dolayı başkasından yardım isterken işi yüzsüzlüğe dökmeyen, kendisine bağışlanana razı olan" bağlamında zikredildiği belirtilir.

(x) Hac suresi 36. ayetin tefsiri📕 ve meali 🔊

🔸 Kur'an-ı Kerim'de pek çok ayette kanaatkârlığın önemine değinilir; mal ve dünyaya karşı aşırı düşkünlük yerilen davranışlar olarak nitelendirilir.

🔸 Kanaatkârlıkla yorumlanan bir diğer ayet ise her mümine yapacağı iyi ve yararlı işler için vaad edilen mutluluğu anlatan "güzel hayat" tabiridir.

(x) "Erkek olsun kadın olsun, kim inanmış bir insan olarak dünya ve âhirete yararlı işler yaparsa kesinlikle ona güzel bir hayat yaşatacağız ve böylelerinin ecirlerini de muhakkak surette yapmış olduklarının daha güzeliyle vereceğiz."

(x) Nahl suresi 97. ayetin tefsiri (x) 📕 ve meali 🔊

  • 3
  • 10
HADİS-İ ŞERİFLERDE KANAAT
HADİS-İ ŞERİFLERDE KANAAT

🔸 Peygamber Efendimiz (sav) de hadis-i şeriflerinde kanaatkârlık ile ilgili vurgular yapmış; bu konuyu iffet, tok gözlülük ve gönül zenginliği ile ilişkilendirmiştir.

🔸 Kanaatkârlığı şükrün en ileri derecesi saydığı ve "asıl zenginliği mal çokluğu değil gönül zenginliği" olarak tanımladığı belirtilir.

(x) İbn Mâce, Zühd, 24; Buhârî, Rikak, 15; Müslim, Zekât, 120

Ebû Hüreyre'den (ra) rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:

"Veren el, alan elden hayırlıdır. (İnfak ederken önce) bakmakla yükümlü olduklarından başla. En hayırlı sadaka, ihtiyaç fazlası olan maldan gönüllü olarak verilen sadakadır. Bir kimse istemekten sakınırsa Allah onu iffetli kılar, kanaat edenleri de Allah başkalarına muhtaç etmez."

(x) Buhârî, Zekât, 18

Abdullah b. Amr b. Âs'tan (ra) rivayet edildiğine göre Resûlullah şöyle buyurmuştur:

"Müslüman olup da kendisine yetecek kadar rızık verilen ve Allah'ın kendisine verdiğine kanaat eden kimse, muhakkak kurtulmuştur."

(x) Müslim, Zekât, 125

(x) 📚 Riyazü's Salihin okumak için tıklayın

  • 4
  • 10
KANAATKÂRLIK KALPTE; ZÜHD EYLEMDE
KANAATKÂRLIK KALPTE; ZÜHD EYLEMDE

🔸 Kanaatkârlık, ahlak ve tasavvuf kaynaklarında ruhi bir erdem olarak ele alınır.

🔸 9. yüzyıl hadis ve fıkıh âlimi İbn Hibbân, kanaatin kalpte olduğunu ve insanda ruhi bir meleke haline gelmesi gerektiğine şöyle işaret eder:

"Kanaat kalptedir; kalbi zengin olanın eli de zengin olur, kalbi yoksul olanın mal zenginliği kendisine fayda sağlamaz."

🔸 Bu görüşe katılan bir diğer İslam âlimi 11. yüzyılda yaşayan Râgıb el-İsfahânî'dir.

🔸 Kanaat ve zühd kavramlarını karşılaştırmalı olarak inceleyen İsfahânî, kanaatin manevi bir özellik, zühdün ise bunun fiile dönüşmesi olduğuna dikkat çeker.

🔸 Ona göre iç dünyasında kanaatkârlık bulunmayan kişi, zühd gibi görünen hasletlere sahip olamaz; bunlar ancak sahte zühd olarak nitelendirilebilir.

(x) 🔊 Mealli Hatim dinlemek için tıklayın

  • 5
  • 10
‘GEREKTİĞİNDE AZLA YETİNMEYİ BİLMEK’
‘GEREKTİĞİNDE AZLA YETİNMEYİ BİLMEK’

🔸 Râgıb el-İsfahânî'nin kanaati "yeterli miktarın altında bulunana da razı olma" olarak da değerlendirir.

🔸 Ona göre gerektiğinde azla yetinmeyi bilmek, mal hırsına kapılarak meşru olmayan kazanç aramaktan ve başkasının elindekine göz dikmekten sakınmak kanaatin özelliklerindendir.

🔸 İsfahânî, kişilerin meşru bir yoldan çevresindekilerden daha fazla kazanç elde etmelerinin kanaate engel olmadığını da vurgular.

🔸 Bununla birlikte İsfahânî'ye göre dünya için çalışmak, yerine getirilmesi zorunlu olan bir iştir.

Onun bu görüşleri, Peygamber Efendimizin (sav) şu hadisini hatırlatır:

"Hiçbir kimse, asla kendi kazancından daha hayırlı bir rızık yememiştir. Allah'ın Peygamberi Dâvûd aleyhisselâm da kendi elinin emeğini yerdi."

(x) Buhârî, Büyû' 15, Enbiyâ 37

🔸 İsfahânî, başkalarının yardımıyla geçinip kimseye faydası bulunmayan kişilerin eleştirildiğini belirtir.

Bu konuda Resul-i Ekrem'den (sav) aktarılan bir başka hadis şöyledir:

"Sizden herhangi birinizin sırtına bir bağ odun yüklenip satması, herhangi bir kişiden dilenmesinden hayırlıdır. O da ya verir yahut vermez."

(x) Buhârî, Zekât 50, 53; Müslim, Zekât 106. Ayrıca bk. Tirmizî, Zekât 28

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN