Mehir nedir, ne demek? Mehir ne kadar olmalı? Mehir ne zaman verilmez?
Mehir nedir sorusu sık soruluyor. Mehir, İslam fıkhında hükümleri belirlenmiş bir kavramdır. Mehir, erkeğin kadına verdiği bir tür hediye olarak özetlenebilir. Nikah akdi gerçekleşirken kadının isteğine bağlı olarak belirlenen mal ya da parayı ifade eder. Mehir ne zaman verilir konusu çiftler arasındaki ittifakla verilecek bir karardır. Peki, mehir nedir? Mehir ne demek? Mehir ne kadar olmalı? Mehir ne zaman verilmez? Mehir verilmek zorunda mı?
Giriş Tarihi: 10.08.2020
19:15
Güncelleme Tarihi: 11.08.2020
10:12
Mehir ne kadar olmalı sorusu sık sorulan bir sorudur. İslam fıkhına göre mehrin ne kadar olması gerektiği konusunda bir üst sınır yoktur. Alt sınırı konusunda ise mezheplere göre farklı görüşler mevcuttur. Hanefi fakihlerine göre mehir olarak verilebilecek en düşük miktar on dirhem gümüştür. Malikilere göre ise de alt sınır üç dirhem gümüştür. Şafii ve Hanbeli mezheplerinin fakihleri ise mehre bir alt sınır kabul etmemişlerdir.
Mehir türleri, nikah akdi sırasında belirlenip belirlenmemesine göre ikiye ayrılır. Tarafların nikahtan önce konuşarak anlaştıkları mehre, "mehr-i müsemma" denir. Dini nikah esnasında belirlenmeyip daha sonra kadının baba soyundan, yoksa akran ve emsali arasında dengi olan birine verilmiş mehirden örnek alınarak tayin edilen mehir ise "mehr-i misil" olarak adlandırılır.
Zulüm ile ilgili ayet ve hadisler
Ödenme biçimine göre mehir ikiye ayrılır. Evlilik akdi sırasında ya da akitten önce peşin ödenen mehre "mehr-i muaccel" adı verilir. Ödenmesi sonraya bırakılan ve belli bir vadeye bağlanmış mehre ise "mehr-i müeccel" denir. Genellikle evliliğin ölüm veya boşanma gibi sebeplerle sona ermesi durumunda kadına ödenir. Taraflardan birinin ölümü halinde veya boşanma durumunda mehrin vadesinin geldiği kabul edilir.
Mehir bütünüyle kadının malıdır, onda dilediği gibi tasarruf edebilir. Evlenecek kadın ya da yakınları mehir karşılığında bir çeyiz hazırlamak durumunda değildir. Mehir bu sebeple Türklerde yaygın olarak uygulanan ve çeyiz hazırlama yükümlülüğünden sayılamaz.
Geçerli bir nikah akdi mehri gerektirir ancak akidle birlikte her şartta ödenmesi gereken bir borç olma durumundan söz edilemez. Mehrin mutlaka ödenmesi gereken bir borç olabilmesi için Hanefi ve Hanbelîlere göre nikâhın kıyılmasından sonra zifaf veya geçerli (sahih) halvet durumu gerçekleşmelidir. Bunlar olmadan taraflardan birinin ölmüş olması da aynı sonucu doğurur. Maliki ve Şafiiler için geçerli değildir.
Nikah kıyıldığı halde belirtilen şıklardan biri gerçekleşmeden taraflar ayrılırlarsa bu ayrılığa kocanın sebep olması -karısını boşaması- durumunda kadın mehrin yarısına hak kazanır.