Mehmet Dinç'in Ramazan Hatıraları
Ramazan her Müslüman için farklı anlamları içinde taşıdığı gibi her çocuk için unutulmaz bir geçmişi ifade eder. Bitmek bilmeyen pide kuyrukları, uzun teravih namazları, sokakta oynanan oyunlar, dumanı üstünde iftar sofraları ve uyku mahmurluğu ile geçen sahurlar... Yeşilay Başkanı Doç. Dr. Mehmet Dinç Ramazan hatıralarını Ramazan'dan Anlar programımıza anlattı: "Dut ağacından dut toplayıp, teravihten sonra caminin duvarının dibine dizilen yaşlı amcalara dut ikram ettiğimi ve bundan çok övündüğümü, çok gurur duyduğumu, çok mutlu olduğumu hatırlıyorum."
Soru: Ramazan-ı Şerif'i nasıl hatırlıyorsunuz?
Mehmet Dinç:
Ramazan-ı Şerif hep olumlu hatıraların canlandığı bir zaman dilimidir. Çocukluğuma baktığımda da Ramazan'a dair bazı şeyleri çok net hatırlıyorum. Doğma büyüme Üsküdarlıyım. Üsküdar'ın o zaman çok sakin zamanlarıydı, çok güzel huzurlu zamanlarıydı. Yine huzurludur da böyle sakin ve huzurlu olduğu zamanlara dair birkaç tane Ramazan hatıram var.
Mehmet Dinç:
Mehmet Dinç:
Pide kuyruklarını hatırlarım, teravih namazı vaktinin olağanüstü sessiz olduğunu hatırlarım. Şöyle ki: Teravih olduğunda bütün sokaklar boşalırdı. Herkes teravihtedir, sokakta, caddede kimse kalmazdı. İnanılmaz bir yoğunluk, inanılmaz bir katılım ve çok büyük bir coşku olurdu. O coşkuyu doğrusu özlüyorum. Çünkü şu anda teravihlerde öyle bir coşku yok, bayram namazlarında bile maalesef kalmadı. Hâlbuki güzel zamanları güzel yapan en önemli şeylerden bir tanesi başka zaman yaşamamızın çok mümkün olmadığı birlik, beraberlik duygularımızı yaşamamız. Bir arada olduğumuzu kendimize göstermemiz, kendimize ispat etmemiz hatta şahitlik yapmamız. Bu anlamda teravihlerin bu kadar sakin olmasını doğrusu biraz yadırgıyorum, çok üzülüyorum.
Mehmet Dinç:
Bayram namazlarının özensiz olması bence çok kritik bir durum. Çünkü önceden bayram namazına insanlar harikulade güzel giyinerek, çok dikkat ederek, bayramlıklarıyla beraber gelirlerdi. Önceden muhakkak surette tıraş olurlardı. Berberler geceleri mesai yapardı. Hatta iki, üç gün öncesinden sabaha kadar mesai yaparlardı. Çünkü herkes tıraş olup bayramlığını giyerek gelirdi. Şimdi o özlem biraz azaldı gibi. İnşallah tekrar yerine gelir. Çünkü zamana da özenmek lazım, zamana da saygı, hürmet göstermek lazım. Zamanla ilgili de tavır almak, vaziyet almak lazım. Bu da önemli.
Mehmet Dinç:
Ramazan ile alakalı unutamadığım, altını çizmek istediğim, benim için önemli bir hatıram da şudur: Avustralya'da yüksek lisans öğrencisiydim. Bir Ramazan dersten çıktım, iftara çok çok az zaman kalmıştı. Bir pizzacıdan pizza aldım, yemek yapacak zaman yoktu. Hızlıca eve gittim, evde kimse yoktu. Öğrenci evi: Arkadaşlar derstelerdi muhtemelen ya da çalışıyorlardı, oturdum. Ben oturduktan iki, üç dakika sonra iftar vakti oldu, karanlık çöktü. İftarımı suyla açtığımı hatırlıyorum. Ondan sonra pizzadan çok yiyemediğimi hatırlıyorum. Kalkıp ışığı açamadığımı hatırlıyorum. Ramazan-ı Şerif'i, iftarı yalnız geçirmekten dolayı üstüme böyle bir hüzün çökmüştü.
Mehmet Dinç:
O yüzden Ramazan biraz birliktir, beraberliktir, paylaşmaktır, sevdiklerinizle beraber olmaktır. Yalnız başına Ramazan çok kasvetli olabiliyor. O yüzden birliğimizin, beraberliğimizin kıymetini bilmek çok önemli. Ramazan'ın bir neşe olarak, coşku olarak yaşandığı topraklarda Ramazan'ı yaşamak çok kıymetli. O yüzden hem Ramazan'ın bir coşku, bir neşe olarak yaşandığı topraklarda yaşamanın kıymetini bilmek ve bunun tadını sonuna kadar çıkarmak lazım. Her türlü imkânı kullanmak lazım. Beraber iftarlar yapmak konusunda, beraber teravih kılmak, mukabelelere gitmek gitmek konusunda ne kadar imkân varsa değerlendirmek lazım.
Mehmet Dinç:
Hem de etrafımızdaki, beraber iftar yapabileceğimiz sevdiklerimizin olmasını çok aziz tutmak lazım. Kıymetli bulmak lazım, onların gönlünü yapmak lazım. Hiç şüphesiz yorgunluklarımız var. Hiç şüphesiz başka gündemlerimiz var ama Ramazan ayında elimizden gelen bütün şartları zorlayarak sevdiklerimizle daha çok vakit geçirip, daha çok iftar ve sahur yapmayı çok öncelememiz lazım diye düşünüyorum. Sahurla alakalı da biraz ihmaller söz konusu olabiliyor. Ona da dikkat etmek, hassasiyet göstermemiz çok önemli. O da Ramazan-ı Şerif'in ayrı bir rengi, ayrı bir tadı ve ayrı bir hususiyetidir. Onu da kaçırmamak lazım.