Mevlid kandilini nasıl ihya etmeliyiz?
Âlemlere rahmet olarak gönderilen Hz. Muhammed Mustafa'nın dünyaya gelişinin yıldönümü olan Mevlid Kandili, Hz. Peygamberin insanlığa sunduğu değerleri anlayıp hayatımızı onun yüce ahlâkıyla güzelleştireceğimiz bir tazelenme mevsimidir. Mevlid gecesini kutlamak da aslında alemlere rahmet olarak gönderilen Hazreti Peygamberi anarak ferahlamaktır. Peki, Mevlid kandilinde hangi dualar edilmeli, hangi ibadetler edilmeli? Sizler için Mevlid Kandili'ni nasıl ihya etmemiz gerektiğinin cevabını aradık.
Giriş Tarihi: 08.11.2019
11:09
Güncelleme Tarihi: 27.10.2020
23:03
BU GECEYE ÖZEL BİR İBADET VAR MI?
Peygamber Efendimiz, bazı mübarek gün ve gece lerin değerlendirilmesini tavsiye etmiştir. Ancak bu gün ve gecelere ait özel bir namaz veya ibadet şeklinden bahsetmez. Fakat mübarek gün ve geceleri, bağışlanma ve hayatımıza çekidüzen vermek için fırsat anı olarak görmemiz gerekir. Dolayısıyla müminler kandil gecelerinde, hayatlarının gidişatını gözden geçirmeli; hata ve günahları için tövbe etmeli, dua ederek, Kur'an-ı Kerim okuyup anlamaya çalışarak, kaza veya nafile namaz kılarak bu fırsatları değerlendirmelidirler.
Hz. Peygamber, Ashâb-ı Kirâm, Emevî ve Abbâsîler dönemlerinde herhangi bir kutlama örneğine rastlanmayan Mevlid Kandili, ilk kez hicretten yaklaşık üç yüz elli yıl kadar sonra Mısır'da, Şii Fâtimî Devleti döneminde kutlandı. Eyyûbîler döneminde birçok tören ve bayram kaldırıldı fakat Mevlid kutlamaları başta olmak üzere bunlar Erbil Atabegi Begteginli Muzafferuddin Kökböri tarafından büyük törenlerle yeniden kutlanmaya başladı. Fâtımîler dönemindeki kutlamalar daha çok devlet erkânı arasında olup resmi nitelikli iken Kökböri dönemindeki kutlamalara halkın da katılımı sağlandı, büyük ziyafetler ve şölenler tertiplenerek adeta bir bayram havası estirildi. Muzafferuddin Kökböri'nin bu kutlamaları yeniden başlatmasının ardında ise Musullu sûfi Ömer b. Muhammed el-Mellâ'ın bulunduğu belirtilir.
MEVLİD KUTLAMALARI BİD'AT MIDIR?
Ebû Şâme el-Makdisî, Şehâbeddin el-Kastallânî, İbn Hacer el-Askalânî ve Celâleddin es-Suyûti gibi bazı âlimler Hz. Peygamber'in dünyaya gelmesi sebebi ile sevinmenin, bu gün münasebetiyle muhtaçlara yardım etmenin, şiirler (mevlid gibi) okumanın güzel birer amel olduğunu söyleyerek, bu gibi Mevlid kutlamalarının "bid'at-ı hasene" (güzel bid'ât) sayılması gerektiğini söylemişlerdir.
PEYGAMBERİN DOĞDUĞU MÜBAREK GÜN
Hz. Peygamber'e pazartesi günü oruç tutmanın fazileti sorulduğunda "bu benim doğduğum ve bana vahiy indirilen gündür ." diyerek bir bakıma bugüne önem atfeder. Sehavî de Hristiyanların kendi peygamberlerinin doğum gününü büyük bir bayram yapmaları karşısında Müslümanların böyle bir kutlamaya daha layık olduklarını söyler.
Resûl-i Ekrem, Medine'de Yahudilerin 10 muharremde oruç tuttuğunu görünce sebebini sormuş, onların bunun Firavun'un boğulduğu ve Hz. Mûsâ'nın kurtulduğu gün olduğunu söylemeleri üzerine kendisinin bunu yapmaya daha lâyık olduğunu belirterek oruç tuttu ve ashaba da oruç tutmalarını tavsiye etti. Bu husus, belli bir günde bir nimete nâil olma veya belâdan kurtulma sebebiyle o günü anma ve şükür nişanesi olarak sâlih amellerde bulunmanın iyi bir davranış olduğunu gösterir.