Murakabe nedir? Murakabe nasıl yapılır? Murakabe ile ilgili hadis ve ayetler...
Yemek yerken, konuşurken, otururken, kalkarken, yalnızken, kalabalıktayken 'Allah beni görüyor' bilincini diri tutmak bizi gerçek bir Müslüman yapar. Bir şeyi korumak, bakıp gözetmek, gözaltında bulundurmak, kendi iç alemine bakmak, dalıp kendinden geçmek anlamında Arapça bir kelime olan murakabe; Allah'ın her şeye kadir ve her şeyden haberdar olduğunu bilmesi, kalbin maksudunu her an mülahaza etmesi anlamına gelmektedir. Peki, murakabe nedir? Murakabe nasıl yapılır? Murakabe ile ilgili hadis ve ayetler nelerdir?
Giriş Tarihi: 05.05.2020
14:34
Güncelleme Tarihi: 21.10.2020
11:06
MURAKABE NASIL GERÇEKLEŞİR?
Murakabe sâlikin içine dönmesi, dikkatini nefsi ve kalbi üzerinde yoğunlaştırması, gönlünden ve zihninden geçen her şeyi kontrol etmesi, daha sonra da kendini Hakk'a vererek derin düşüncelere dalması, O'ndan başka her şeyi unutmasıyla gerçekleşir.
Cüneyd, bu durumdaki sâlikin halini deliğinden çıkması muhtemel fareyi bekleyen kedinin haline benzetmiş ve kendisinin murakabenin ne olduğunu kediden öğrendiğini söylemiş, bununla sâlikin Hak Teâlâ'dan gelmesi muhtemel feyzi tam bir murakabeyle beklemesi gerektiğine işaret etmiştir.
Fikriyat e-kitapta yer alan Riyâzü's Sâlihin'e ulaşmak için tıklayın
"Allah, gözlerin sinsi bakışlarını ve kalblerin saklaya geldiklerini bilir."
(Mü'min sûresi (40), 19)
Âyet, ilâhî denetim ve murâkabeden, kalblerin bile kurtulamadığını, onların insanlara açıklamayıp kendilerine sakladıklarını Allah'ın bildiğini haber vermektedir. Gözlerin sinsi sinsi bakışlarına varıncaya kadar her çeşit hareketin, Allah'ın malûmu olduğunu bildirmektedir.
MURAKABE İLE İLGİLİ HADİSLER NELERDİR?
Ebû Zer Cündeb İbni Cünâde ve Ebû Abdurrahman Muâz İbni Cebel radıyallahu anhümâ'dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
"Nerede ve nasıl olursan ol, Allah'dan kork.
Kötülük işlersen, hemen arkasından iyilik yap ki, o kötülüğü silip süpürsün.
İnsanlarla güzel geçin!"
Tirmizî, Birr 55
"Yavrucuğum, sana bazı kaideler öğreteyim" dedi ve şöyle buyurdu: "Allah'ın buyruklarını gözet ki, Allah da seni gözetip korusun. Allah'ın (rızâsını) her işte önde tut, Allah'ı önünde bulursun. Bir şey isteyeceksen Allah'tan iste. Yardım dileyeceksen, Allah'tan dile! Ve bil ki, bütün bir ümmet toplanıp sana fayda temin etmeye çalışsalar, ancak Allah'ın senin için takdir ettiği faydayı temin edebilirler. Yine eğer bütün ümmet, sana zarar vermeye kalksalar, ancak Allah'ın senin hakkında takdir ettiği zararı verebilirler. Çünkü artık kaderi yazan kalem yazmaz olmuş, yazıları değişmeyecek şekilde kesinleşmiştir. (Bundan sonra takdirde herhangi bir değişiklik söz konusu değildir.)
Tirmizî, Kıyâmet 59
Tirmizî dışında bir rivayette de (Ahmed İbni Hanbel, Müsned, I, 307) şöyle buyurulmaktadır: "Allah'ın emir ve yasaklarını gözet, O'nu önünde bulursun. Bolluk içindeyken (emirlerine bağlı kalmakla) sen Allah'ı tanı ki O da darlığa düşünce (kurtarmak suretiyle) seni tanısın. Bil ki senin hakkında yazılmamış olan şey başına gelmez. Sana takdir edilen de seni atlayıp (başkalarına) gitmez. Bil ki zafer sabırla, sevinç üzüntüyle, kolaylık da zorlukla birliktedir."