Oruç ibadetinin tarihi seyri
Ramazan ayının içindeki güzellik olan oruç, İslam'ın şartları arasındadır. İmsak vaktinden akşam ezanına kadar yemekten, cinsi münasebetten uzak durma şartları olan ibadet, esasında müminin manevi-maddi olarak temizlenmesini, arınmasını amaçlar. Oruç kişinin tekamülünü sağlayan önemli bir ibadettir. Resulullah (SAV) Ramazan ayı dışındaki nafile oruçları da ümmetine tavsiye etmiştir.
🔹 Dinî bir terim olarak "savm" kelimesi; müminin ibadet niyetiyle imsak vaktinden iftar vaktine kadar kendisini yeme, içme ve cinsel ilişkiden alıkoyması demektir. (Rağıb, s. 291)
"İmsak" kelimesi, "kendini tutmak ve engellemek" demektir.
"İmsak vakti" tabiri, dilimizde, yeme içme ve cinsel ilişkiden uzak durma ve oruç vaktinin başlangıcı anlamında kullanılır.
"İmsak vakti", tan yerinin ağarması vakti olup, bu andan itibaren yatsı namazının vakti çıkmış, sabah namazının vakti girmiş olur. Bu vakit aynı zamanda sahurun sona erip orucun başlama vaktidir.
"İftar vakti" ise, oruç yasaklarının sona erdiği vakit anlamında olup, güneşin batma vaktidir. Bu vakitle birlikte akşam namazının vakti de girmiş olur.
🔹 Konu ile ilgili ayette orucun başlangıç ve bitiş vakti Kur'ân'da, -mecazi bir anlatımla- şöyle belirtilir:
"Tan yerinin beyaz ipliği siyah ipliğinden ayırt edilecek hale gelinceye kadar yiyip içiniz; sonra, akşama kadar orucu tamamlayınız." (Bakara, 2/187)
🔹 Ayetteki "beyaz iplik" tan yerinin ağarması, "siyah iplik" gecenin karanlığıdır. Bu ayet indiği zaman sahabeden Adiy b. Hatim, beyaz ve siyah iki iplik alıp yastığının altına koymuş, ipliklere bakarak orucun başlama ve bitiş zamanlarını belirlemeye çalışmış fakat netice alamamış, gidip Peygamberimize durumu anlatmış. Peygamberimiz (s.a.s.) de;
"Siyah ve beyaz iplik, gecenin karanlığı ve gündüzün aydınlığıdır" buyurmuştur. (Buhârî, "Savm", 16)
🔹 Kısaca, ayette, gecenin karanlığı bitip gündüzün aydınlığı belirinceye kadar yiyip içebilirsiniz" buyurulmuş olmaktadır.
Günümüzde oruca başlama vakti takvimlerde "imsak vakti" ile gösterilmektedir.
🔹 Ayette yer alan "sizden öncekiler" ifadesi, ilk insan Hz. Âdem'e kadar bütün insanları içerir. Dinler tarihi araştırmaları da ilahî veya beşerî bütün dinlerde oruç ibadetinin var olduğunu ortaya koymuştur. Dolayısıyla insanların yeryüzünde var olduğu günden bu yana hiçbir fert ve hiçbir toplum dinsiz olmadığı gibi şekil, zaman, amaç ve içerik olarak farklı olsa da oruç ve benzeri ibadetlerden de yoksun olmamıştır. Bu gerçeği peygamberler tarihinde de bulabiliriz.
🔹 Oruç tutmak, diğer ibadetlere nazaran biraz meşakkatli olduğu için Allah, orucun farz kılındığını bildirirken, psikolojik rahatlatma sağlayacak ve emre muhatap olan Müslümanların üşenmelerini engelleyecek bir üslûp kullanarak oruç tutmanın önceki ümmetlere de farz kılındığını belirtmiştir. Bu üslûp, meselâ öteki ümmetlerde de bulunduğu anlaşılan namaz için kullanılmamıştır.
🔹 Dünyanın neresinde yaşarlarsa yaşasınlar bütün insanların hak veya batıl birer dini ve bu dinlerin dinî uygulamaları arasında oruç ibadeti de vardır. Brahmanizim, Hinduizm, Budizm ve Maniheizm gibi beşerî dinlerde de aslı ilahî vahye dayanan Yahudilik ve Hıristiyanlıkta da oruç ibadeti vardır. Bu dinlerdeki oruçların miktar zaman ve mahiyeti farklıdır. Budizm'de iki ayda bir oruç tutulur. Bu dinin kurucusu olan Buda'ya göre ebedî kurtuluşa (Nirvana'ya) erebilmek için nefsanî arzuları terk etmek gerekir. Nefsanî arzuları yenmenin en iyi yolu da oruç tutmaktır. Hintliler'in dini olan Brahmanizm'de mahalli ayların 11. ve 12. günlerinde oruç tutulur. (bk. Uysal, s. 4-5)
🔹 Tevrat'ta bazı günlerde oruç tutulması emredilmektedir. (Tevrat, Çıkış, 34/18) Yahudilikte tutulması gereken yegâne oruç "Yom-Kippur" adı verilen "kefaret orucu"dur. En büyük ibadet günlerinden biri olan "Kippur" günü en büyük oruç günü kabul edilir ve bu günde oruç tutmak farzdır. (bk. Levililer, 16/29-31; Sayılar, 29/7) İnciller'de oruç ibadetinden övgü ile söz edilir. (bk. Matta, 4/1-3, 6/16-19; 9/4; Markos, 2/19; Luka, 5/33-38) Katolik Hıristiyanlıkta iki oruç vardır: Şükran orucu ve Kilise orucu.