Peygamber Efendimizin suffe ashabı
Resulullah (SAV) İslam tarihi açısından önemli bir basamak olarak kabul edilen hicretin ardından Medine'de, Müslümanlarla beraber Mescid-i Nebevi'yi inşa etmeye başladı. Ailesi içinde mescide bitişik odalar inşa eden Allah Resulü (SAV), kimsesiz sahabeleri de unutmadı. Bir gölgelik olarak inşa edildiği için o bölge suffe olarak anıldı. Burada İslam tarihinin ilk eğitim merkezi oluştu.
➡ On yıllık süre zarfında, aralarından valiler, öğretmenler, kadılar, vergi memurları ve daha birçok alanda görevlendirilecek kimseler yetişti, Peygamberimizin feyizli ve bereketli rahle-i tedrisinde…
SUFFE'NİN ANLAMI
➡ Sözlükte "gölgelik" anlamına gelen suffe, Mescid-i Nebevî'nin giriş kısmında Medine'de evleri ve kalabilecek yakınları olmayan sahâbîlerin barınması için yapılan mekânın adıydı.
➡ Burada kalan ve çoğunluğu muhacirlerden oluşan topluluğa "ashâbü's-Suffe / ashâb-ı Suffe" veya "ehlü's-Suffe / ehl-i Suffe" denilirdi.
➡ Ashâb-ı Suffe, ihtiyaçları Resûl-i Ekrem (SAV) ve zengin sahâbîler tarafından karşılandığı için "adyâfü'l-İslâm" (Müslümanların misafirleri), çeşitli kabilelere mensup olmaları dolayısıyla "evfâd" diye de isimlendirilmiştir.
➡ Hz. Peygamber, Medine'ye hicretinin ardından Mescid-i Nebevî'yi inşa ettirirken ailesine ait odaların yanı sıra mescidin güney tarafına düşen giriş kısmında kimsesiz fakir sahâbîlerin barınması için bir gölgelik yaptırdı. Kâbe'nin kıble olmasıyla birlikte bu gölgelik mescidin kuzeyine alındı, daha sonra genişletilen Mescid-i Nebevî'ye dâhil edildi.
➡ Gerek Mekke muhacirlerinden gerekse daha sonra İslâm'ı kabul edip Medine'ye hicret edenlerden yoksul, bekâr ve yakını bulunmayan sahâbîler burada kalıyordu.
➡ Medine'ye gelip orada bir tanıdığı bulunmayanlar ve Medine'ye gelen heyetler de genellikle Suffe'de ağırlanırdı. Dolayısıyla heyetler çoğaldıkça burada kalanların sayısı da artıyordu. Hatta bir defasında Temîm kabilesinden seksen kişinin Suffe'de misafir edildiği zikredilir.
➡ Resûl-i Ekrem (SAV) kendisine getirilen sadakaların tamamını Suffe ehline gönderir, hediyeleri ise onlarla paylaşırdı. Onların ihtiyaçlarını aile fertlerinin ihtiyaçlarının önüne alırdı.
➡ Geçimlerini sağlayabilecekleri bir işleri olmayan ehl-i Suffe'nin geçimiyle bizzat ilgilenen Resûlullah (SAV) akşam olunca karınlarını doyurmak için onları birer ikişer ashaba taksim eder, kalanları da kendi evine götürürdü.
➡ Hurmaların hasat zamanı gelince herkes gücüne göre hurma salkımlarını getirir, mescide asar, ehl-i Suffe karınlarını bunlarla doyururdu. Bu arada sürekli hurma yemekten usanıp şikâyet edenler de olurdu.
➡ Ashâb-ı Suffe'den güç sahibi olanlar, gündüzleri mescide su taşıyarak ve dağdan getirdikleri odunları satarak ihtiyaçlarını temin etmeye çalışır, geceleri de Kur'an tilâveti ve ilimle meşgul olurlardı. Bununla birlikte ashâb-ı Suffe geçim darlığı içinde zâhidane bir hayat yaşıyordu.