Peygamberimizin yeryüzünün en hayırlı beldesine vedası: Hicret
İslam tarihinin en önemli olaylarından biri olan Hicret; imanın ikrarı, kulluğun izharı ve ahlakın ihyasıydı. Gece vakti kimseler görmeden, duymadan gerçekleşmişti. Gece oldu mu hicret yolundaydı ashab-ı kiram... Kureyşliler şaşkındı, korkuyorlardı. Ya güçlenip, geri gelirlerse? Müşriklerin zulmünden kurtuluş, özgürlüğe açılan kapıydı çünkü Hicret... İslam dininin güçlenmesini, daha geniş kitlelere yayılmasını, siyasi ve idari manada yenilikleri beraberinde getirdi. Bu kutlu göç, tarihin başlangıcı oldu.
Önceki Resimler için Tıklayınız
📌 Hz. Ebubekir yol boyunca kâh Peygamber Efendimizin önüne geçiyor kâh arkasından yürüyordu. Allah Resulü onun bu hareketini fark edince: "Ey Ebubekir, niçin böyle yapıyorsun?" diye sordu. "Yâ Resulallâh! Sizin hakkınızda endişe ettiğim için böyle yürüyorum!" diye cevap verdi.
➡ Peygamberimiz (a.s.): "Başıma gelecek bir musibetin benim yerime senin başına gelmiş olmasını ister misin?" diye sordu. Hz. Ebu Bekir: "Evet! Seni hak dinle peygamber gönderen Allah'a yemin ederim ki; gelecek bir musibetin senin yerine benim başıma gelmesini isterim" dedi.
📌 Sevr Dağı'na tırmanıp mağaraya sığındılar. Tam bir teslimiyet içerisinde olan iki dost, müşriklerden korunabilmek için bir müddet burada kaldı.
➡ Mağaranın içerisinde irili ufaklı yılan delikleri bulunuyordu. Hz. Ebu Bekir, Peygamber Efendimize bir zarar gelmemesi için onları temizledi.
➡ Sevr Mağarası'nda, Peygamber Efendimiz bir ara başını Hz. Ebû Bekir'in dizlerine koyarak uyudu. Bu sırada es-Sıddık, kendilerine çok yakın bir deliği kapatmadığını fark edince orayı ayağıyla tıkadı.
➡ Yılan, Hz. Ebu Bekir'in ayağını şiddetli bir şekilde ısırdı ve zehrini akıttı. Zehir o kadar kuvvetliydi ki, hiç kımıldamasa bile gözlerinden birkaç damla yaş düştü. Bu damlalardan biri, Allah Resulü'nün mübarek yüzüne düşünce uyandı ve "Ne var ya Ebu Bekir? Ne oldu?" diye sordu. Hz. Ebû Bekir: "Bir şey yok yâ Resûlallâh!" dediyse de Efendimizin ısrarı üzerine meseleyi anlatmak zorunda kaldı.
(Beyhakî, Delâil, II, 477; İbn-i Kesîr, el-Bidâye, III, 223)
➡ Hz. Peygamber mübarek tükürüğünü yılanın ısırdığı yere sürdü ve Hz. Ebu Bekir'in acısı dindi.
📌 İslam'ın azılı düşmanları, suikast planlarını gerçekleştiremeyince, Efendimizi yakalamaları için 100 deve gibi büyük bir ödül vadettiler.
➡ Birkaç müşrik, Peygamberimizin izlerini takip ederek, mağaranın önüne kadar geldi. Hz. Ebu Bekir, Allah Resulü'ne zarar gelmesinden endişe ediyordu. Bunu gören Peygamberimiz "Üzülme, Allah bizimle beraberdir." diyerek onu teselli ve teskin etti.
➡ Mağaranın önünde Peygamber Efendimizin yüzünü örtüp göstermeyecek biçimde bir ağaç yetişti. Müşrikler, bir çift güvercin ile bir örümceğin ördüğü ağa takılıp kaldılar. Böylece Allah, Resulullah (sav) ve sadık dostunu sadece bu iki küçük ve zayıf varlık ile korumuş oldu.
Tevbe suresini dinlemek için tıklayın
📌 Efendimizi bulmaları karşılığında müşriklerin vadettiği 100 deveyi kazanabilmek için yola düşenlerden birisi de Sürâka bin Mâlik'ti.
➡ Uzun bir arayıştan sonra Hz. Peygamber'e rast gelince atını hızlandırdı. Allah Resulü, atını süren Süraka'ya karşı ayakta durdu. Süraka'nın atı, kuma batmaya başladı, hareket ettikçe de at batıyordu.
➡ Süraka meseleyi anlayınca 'Merhamet ey Muhammed' demeye başladı. Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Dön ve yerimizi kimseye söyleme. Sana haber veriyorum. Kisra'nın altın bilezikleri sana nasip olacak!"
➡ Hz. Peygamber'in dua etmesiyle Sürâka'nın atı kumlardan kurtuldu. Bu mucizeyi görmesiyle kalp âlemi değişti. Kafilenin yerini gizli tutmak niyetiyle geri döndü ve o tarafa gelenleri de başka yönlere sevk etti.
📌 Mekke'den Medine'ye deve yürüyüşüyle sekiz günde gidilebiliyordu. Bu uzun yolda, ilk yirmi dört saat hiç durmadılar.
➡ Medine'nin yakınlarındaki Kuba köyüne varıldığında takvimler, 8 Rebiülevvel 622'yi gösteriyordu. Resullullah (sav), Kuba'da kaldığı dört gün zarfında bir mescit inşa etti. Hz. Peygamber bu mescidin planını kendi çizdi. Yapım çalışmalarına bizzat iştirak ederek ve ilk taşını elleriyle yerleştirdi.
➡ Allah Resulü Cuma günü, Rânûna'da kıldıkları ilk Cuma namazından sonra Medine'ye doğru yola çıktı.