Ramazan ayı ve fazileti
Her sene bir rüzgar gibi geçen Ramazan-ı Şerif'e nihayet kavuştuk. Fazilet, ihsan ve güzellikler yönüyle oldukça zengin olan Ramazan-ı Şerif'i müminler olarak son defa misafir ediyormuşcasına idrak etmemiz gerekir. Peki, Ramazan ayının fazileti nedir? Allah Teala ve Resulullah (SAV) Ramazan hakkında neler dmeiştir? Sorularınızın cevabı içeriğimizde. İşte, tüm yönleriyle Ramazan ayı ve fazileti...
Ramazan kelimenin hangi kökten geldiği dolayısı ile anlamının ne olduğu konusunda çeşitli görüşler bulunmaktadır:
◾ a) Ramazan kelimesi, güz mevsiminin başında yağıp yeryüzünü tozdan temizleyen yağmur anlamındaki "ramdâ " kelimesinden türetilmiştir. Bu yağmur, yeryüzünü yıkayıp temizlediği gibi Ramazan ayı da iman edenleri günahlardan yıkayıp temizler.
◾ b) Ramazan kelimesi, güneşin şiddetinden taşların son derece kızması anlamındaki kelimesinden türetilmiştir. Bu kökten türeyen "Ramazan" kelimesi, kızgın yerde yalın ayak yürümekle yanmak demektir. Bu kelime, İslâm'ın beş temel esasından biri olan orucun tutulduğu aya özel isim yapılmıştır. Bu ayda Allah için oruç tutularak açlık ve susuzluk çekilir ve böylece orucun harareti ile günahlar manen yakılır.
◾ c) Ramazan kelimesi, kılıcın namlusunu veya ok demirini inceltip keskinleştirmek için iki kaygan taş arasına koyup dövmek anlamındaki kelimesinden türetilmiştir. Araplar silahlarını bu ayda bileyip hazırladıkları için bu isim verilmiştir.
◾ d) Ramazan kelimesi, Allah'ın güzel isimlerinden biridir. Allah'ın rahmeti sayesinde âdeta yanıp yok olması dikkate alınarak oruç tutulan aya bu isim verilmiştir. Bu anlamda "şehr-i Ramazan", "Allah'ın ayı" demektir. (Yazır, I, 642-644)
◾ Ramazan kelimesinde; temizlik, yanmak ve keskinlik anlamları vardır. Ramazan ayında oruç ve diğer ibadetlerle Allah'a yönelen müminler, günahlarından temizlenir, arınır, bilinçlenir, iman ve ahlak bakımından keskinleşir, kuvvetlenir.
◾ Kamerî ayların başlangıcı ve bitişi ayın hareketleri esas alınarak belirlenir. Ayın hilal şeklinde görülmesinden itibaren tekrar hilal şeklinde görülmesine kadar geçen süre bir "ay"dır. Bu süre, bazen 29 gün, bazen 30 gün olur. Bu sebeple Ramazan ayında oruca başlayabilmek için ayın gökte hilal (yeni ay) halinde göründüğü zamanı belirlemek gerekmektedir.
◾ Ne var ki hilali görmek her zaman mümkün olmamakta bu sebeple Ramazanın girip girmediğinde, ya da sona erip ermediği konusunda şüphe doğmaktadır. Hz. Peygamber (s.a.s.) Ramazanın başını ve sonunu belirleme yöntemini bildirmek ve hilalin görülemediği durumlara da pratik bir çözüm getirmek üzere şöyle buyurmuştur:
"Hilali Ramazanın başında görünce oruca başlayınız ve onu Şevval ayının başında görünce bayram ediniz. Hava bulutlu olur da hilali göremeyecek olursanız ayın sonunu takdir ederek belirleyiniz (ayı otuza tamamlayınız.)"
(Buhârî, "Savm",5 )
Resulullah (SAV) buyurdu:
"(Ramazan) Hilalini görmedikçe oruca başlamayın, (Şevval) hilalini görmedikçe oruca son vermeyin. Hava bulutlu olursa ayın sonunu takdir ederek belirleyiniz (ayı otuza tamamlayınız.)"
(Buhârî, "Savm", 11)
◾ Buna göre Ramazanın girdiğini tespit emek için Şaban ayının 29'unda hilali gözlemek gerekmektedir. Yine Ramazanın çıktığını, Şevvalin girdiği ve bayramın geldiğini anlamak için de Ramazanın 29'unda hilali gözlemek gerekmektedir.
◾ Hilalin güneşin batışından sonra görülmesi esastır. Gündüzün görülen hilale itibar edilmez. İslâm bilginlerinin büyük çoğunluğu bu görüştedir.
◾ Acaba, Ramazanın -ve diğer ayların- başladığını yahut bittiğini belirlemek için hilalin mutlaka biyolojik gözle görülmesi şart mıdır, yoksa hilalin "görülmesi"nde astronomik hesap yöntemine başvurulabilir mi? Yukarıda zikrettiğimiz hadisin zahiri (ilk bakışta bıraktığı intiba) esas alınacak olursa hilali biyolojik gözle görmenin şart olduğu söylenebilir.
◾ Çünkü hadiste açıkça "hilali görmek"ten bahsedilmekte ve hilal görülmedikçe oruca başlanmaması veya son verilmemesi emredilmektedir. Aslolan hilalin görülmesi olup, görülme yöntemi değildir. Kur'ân dili Arapça'da görmek anlamındaki "rü'yet" kökü, "bilmek", "inanmak" anlamlarına da gelmektedir. Şu halde zikrettiğimiz hadis-i şerif, hilali mutlaka çıplak gözle görme konusunda bağlayıcı değildir.