Sabrın faziletleri: Kur’an-ı Kerim’de ve hadislerde sabır nasıl geçer?
Sabır, başa gelen bela ve musibetlere karşı en büyük kalkan; olumsuzluklar karşısında kişinin Allah katındaki derecesini yükselten en iyi davranıştır. Allah Resulü (sav), hadis-i şeriflerinde sabrın imanın yarısı olduğunu bildirmiş ve Müslümanlara başlarına gelen belalar karşısında sabırlı davranmalarını öğütlemiş; özellikle de ilk anda gösterilen metanetin önemine değinmiştir. Resulullah (sav), bu konuda nasıl dua edileceğine de işaret etmiş ve Hz. Ali'nin, "Allah'ım! Senden sabır diliyorum" dediğini duyduğunda "Bu sözünle Allah'tan ağır bir imtihan istemiş oldun; O'ndan âfiyet dile!" buyurmuştur. Peki, sabır nedir? Kur'an-ı Kerim'de ve hadislerde sabır nasıl geçer?
🔸 Sabırlı davranmanın mükâfatı İslam dininde oldukça büyüktür. İyilik yolunu seçim kötülükleri güzellikle karşılamaya çalışanlar Kur'an-ı Kerim'de övülmüştür.
🔸 Onların bu davranışları ile düşmanlıkların dostluğa çevrilmesi, bunun ise ancak sabırlı davranan ve erdemlerde büyük pay sahibi olanların başarabileceği belirtilmiştir.
🔸 Hz. Lokman'ın oğluna verdiği öğütlerden biri, Kur'an-ı Kerim'de şöyle zikredilmiştir:
"Namazı özenle kıl, iyi olanı emret, kötü olana karşı koy, başına gelene sabret. İşte bunlar kararlılık gerektiren işlerdir."
(X) 📕 Lokman suresi 17. ayetin tefsiri
🔸 Kur'an Yolu Tefsirine göre, insanın iyi ve itaatkâr bir kul olduğunu gösteren üç örnek davranışın sıralandığı bu ayetteki "namaz" Allah'a kulluk ödevini, "iyi olanı emredip kötü olana karşı koymak" toplumsal davranışlar karşısındaki kulluğun gerektirdiği yapıcı tutumu, "sabır" ise maddî ve sosyal çevreden gelen sıkıntıları, belâları birer imtihan bilip metanetle karşılama olgunluğunu yansıtır.
🔸 Ayetteki "İşte bunlar, kararlılık gerektiren işlerdendir" ifadesi, bu davranışların, kulluktaki kemali gösteren birer örnek olduğunu, hayatın şartları içinde yerine getirilmesi gereken böyle daha başka yüksek davranışlar da bulunduğunu gösterir.
(X) 🔍 Hz. Lokman kimdir? Hz. Lokman'ın oğluna verdiği öğütler...
🔸 Hayatta insanın başına gelen türlü musibetlerin bir imtihan olduğunun vurgulandığı Kur'an-ı Kerim'de, bu imtihanı sabırlı olanların kazanacakları vurgulanmıştır.
🔸 Müslümanların Allah'tan sabır dilemeleri, kendileri sabırlı davrandığı gibi birbirlerine de sabrı tavsiye etmeleri emredilmiştir.
🔸 Allah'ın sabredenlerle beraber olduğu ve onları sevdiği belirtilmiştir.
🔸 Öte yandan sabır ve takva ile güzel davranışlarda bulunan kişilerin ecirlerinin zayi olmayacağı; onlara mükâfatın kat kat fazlasıyla verileceği müjdelenmiştir.
🔸 Allah rızası için sabredenleri meleklerin tebrik edeceği ifade edilmiştir.
"Sabret! Allah güzel davrananların mükâfatını zayi etmez."
(X) 📕 Hûd suresi 115. ayetin tefsiri
"Sizde bulunanlar tükenip gider, ama Allah'ın katındakiler kalıcıdır. Asla kuşkunuz olmasın ki, güçlüklere göğüs gerenlerin ecirlerini, yapmış olduklarının daha da güzeliyle vereceğiz."
🔸 Peygamber Efendimizin (sav) sabır hakkındaki tavsiyeleri sahabeden günümüze kadar ulaşmış; pek çok hadis-i şerifte sabretmenin önemine değinilmiştir.
🔸 Bir hadiste sabrın kişiyi telâştan ve yanlış işler yapmaktan koruyucu özelliği, "Sabır ışıktır" sözüyle ifade edilmiştir.
(X) Müslim, Ṭahâret, 1; Tirmizî, Daʿavât, 86
🔸 Resul-i Ekrem (sav) kendisinden sürekli yardım isteyenlere yardım ettikten sonra yine de istemeleri üzerine onlara afif olmalarını, müstağni davranmalarını ve sabırlı olmak için çaba göstermelerini öğütlemiştir.
🔸 Böyle yapmaları halinde Allah'ın kendilerine yardım edip ihtiyaçtan kurtaracağını bildirmiş, "Hiç kimseye sabırdan daha hayırlı ve geniş bir nimet verilmedi" buyurmuştur.
(X) Buhârî, Zekât, 50; Rikâk, 20; Müslim, Zekât, 124
🔸 Bu söz ile Resulullah'ın (sav) "Allahım! Eğer seni gücendirmemişsem sıkıntı çekmem önemli değil; ancak âfiyet vermen beni daha çok rahatlatır" anlamındaki sözünün peş peşe zikredildiği ve bu konuda çelişki bulunmadığı belirtilmiştir.
🔸 Öte yandan sıkıntısız bir hayat güzel olduğu; ancak sıkıntı baş gösterdiğinde sabırlı ve güçlü olmak kişiyi başarıya kavuşturarak rahatlattığı vurgulanmıştır.
(X) İbn Hişâm, II, 420; Uddetü's-sâbirîn, s. 15
🔸 Çocuğunu kaybetmenin acısıyla ağlayan bir kadına Peygamber Efendimizin (sav) "Allah'tan kork, sabırlı ol!" sözüne karşılık, kadın "Benim derdimden sen ne anlarsın!" şeklinde tepki göstermiştir.
🔸 Daha sonra kendisine nasihat edenin Resûlullah (sav) olduğunu öğrenince ondan özür dilemiştir.
🔸 Bunun üzerine Resul-i Ekrem (sav), "Sabır ilk sarsıntı sırasında gösterilen metanettir" buyurmuştur.
(X) Buhârî, Cenâʾiz, 32, 42; Müslim, Cenâʾiz, 14, 15
🔸 Allah Resulü (sav) sıkıntıya uğramanın istenen bir durum olmamakla birlikte böyle durumlar başa geldiğinde sabırlı olunması gerektiğini öğütlemiştir.
(X) Buhârî, Cihâd, 112; Müslim, Cihâd, 20
🔸 Hz. Ali'nin, "Allah'ım! Senden sabır diliyorum" dediğini duyan Resûlullah (sav), "Bu sözünle Allah'tan ağır bir imtihan istemiş oldun; O'ndan âfiyet dile!" buyurmuştur.
(X) Müsned, V, 231, 235; Tirmizî, Daʿavât, 93
🔸 Bela ve musibetlere karşı sabretmenin mi, nimetlere şükretmenin mi daha faziletli olduğu konusunda İslam âlimleri farklı görüşler öne sürmüşlerdir.
🔸 Âlimler, şükrün sabırdan daha faziletli olduğunu kabul ederken; mutasavvıfların çoğunluğu ise sabrı daha üstün görmüştür.
🔸 Nitekim tasavvufun dayandığı 8 temelden birinin sabır olduğunu belirten Cüneyd-i Bağdâdî her temel için bir peygamberi örnek gösterirken sabır için Hz. Eyyûb'u zikretmiştir.
(X) 🔍 Sabrı ile insanlığa örnek gösterilen Hz. Eyyub
🔸 Sabır ilâhî takdire itiraz etmemek olarak tanımlanmış; şikâyet etmemek şartıyla başa gelen sıkıntı ve üzüntüleri anlatmak sabra aykırı olmayacağı belirtilmiştir.
🔸 Kuşeyrî, Hz. Eyyûb'un derdini anlatmakla yetindiğini, ancak şikâyet etmediğini vurgulamıştır.
"Kulumuz Eyyûb'u da an. O, Rabbine, "Şeytan bana sıkıntı ve acı vermektedir" diye seslenmişti.
"Ayağını yere vur (dedik), işte yıkanılacak ve içilecek serin bir su!"
(X) 📕 Sâd suresi 41-44. ayetlerin tefsiri
🔸 Sabrın hakikati kişinin tıpkı Hz. Eyyûb gibi belâya nasıl girmişse öylece çıkmasıdır.
🔸 Eyyûb sıkıntıya düştüğünde, "Başıma bir dert geldi, ama sen merhametlilerin en üstünüsün" demiştir. "Bana merhamet et" dememiştir; böylece Allah'a yakarırken edebini korumuştur.