Şükür nedir, nasıl yapılır? İslam'da şükretmenin önemi...
Allah'ın verdiği nimetlere karşı şükreden ve sıkıntılara karşı sabredenlere her zaman mükafat vardır. Bu nedenle verilen nimetlerden yararlanan her insanın vicdanında, bir minnettarlık ve şükran hissinin uyanması gerekir. Fakat, Allah'ın verdiği nimetlere şükür için sadece "Çok şükür, hamd olsun" demek yeterli olmaz, çünkü sözle yapılan hamd ve şükrün fiilen de yapılması gerekir. Bu noktada İslam alimleri de şükrün önemini anlatan açıklamalarda bulunmuşlardır. Hadislerden ve İslam alimlerinin görüşlerinden derlediğimiz bilgilerle şükretmenin önemine değindik.
Önceki Resimler için Tıklayınız
Yüce Allah'ın verdiği nimetlerden yararlanan her insanın vicdanında, bir minnettarlık ve şükran hissinin uyanması gerekir. Bu hissin ifadesi olan hamd ve şükür, hem sözle, hem de fiilî olarak yerine getirilmelidir. Nitekim Sevgili Peygamberimiz, "Her şeyin bir zekâtı vardır, bedenin zekâtı da oruçtur" buyurarak, her nimetin söz ve fiille yapılan bir şükrü, bir zekâtı olduğuna işaret etmişlerdir. O halde, Allah'ın verdiği nimetlere şükür için sadece, "Çok şükür, hamd olsun" demek yeterli olmaz. Çünkü sözle yapılan hamd ve şükrün fiilen de yapılması gerekir.
Allah'ın sayılamayacak kadar nimetlere erdirdiği insan bu nimetleri kendisine vereni tanıyacak, onu anacak ve O'na şükredecektir. Bu şükür görevini yapmayanlar kınanmakta ve şöyle buyurulmaktadır:
"Doğrusu biz sizi yeryüzünde yerleştirdik, orada size geçimlikler verdik. Ne kadar da az şükrediyorsunuz!" A'râf, 7/10.
"Allah sizi analarınızın karnından hiçbir şey bilmiyorken çıkardı. Size kulaklar, gözler, gönüller verdi, ta ki şükredesiniz." Nahl, 16/78.
Kur'an-ı Kerim'in ilk suresi olan Fatiha Suresi Allah'a hamd ile başlar: "Hamd, âlemlerin Rabbi olan Allah'a mahsustur." Bu sure, günde kılınan beş vakit namazın her rekâtında okunmakta, böylece hamd günde kırk defa tekrarlanmaktadır.
Fedale b. Ubeyd (ra.) anlatıyor:
Peygamberimiz, bir adam namazdan sonra Allah'a hamdetmeden ve Peygambere salâvat getirmeden, "Allahım, beni yarlığa ve beni esirge" diye dua ettiğini işitti. Bunun üzerine: "Bu adam acele etti" buyurdu. Sonra o adamı çağırdı ve: "Sizden biriniz dua etmek istediği vakit, önce Allah'a hamdetsin, sonra Peygambere salâvat getirsin, sonra da istediği duayı yapsın" buyurdu. Ebû Dâvud, "Salat", 358; Tirmizî, "Daavat", 65.