Adım adım tarih: II.Bayezid Külliyesi
II. Bayezid Han, Fatih Sultan Mehmet'in oğlu, Yavuz Sultan Selim'in babasıdır. İki önemli savaşçı padişahın arasında bir veli sultan düşünün... İşte bu sultan, II. Bayezid devletini kurumsallaştırmak maksadıyla birçok faaliyette bulunur. Bu faaliyetlerin en güzel örneği ise yaptırmış olduğu külliyedir. Günümüzde Trakya Üniversitesi'nin idaresinde olan kompleks, halkın ziyaretine açıktır. Bu muazzam külliyeyi ve detaylarını sizler için araştırdık.
Önceki Resimler için Tıklayınız
Bir sosyal kurum olarak "Tabhane" (Misafirhane) 📍
🔸 Külliyenin merkezindeki caminin iki yan cephesine bitişik olarak birer tabhâne inşa edilir. Hem son cemaat yerine açılan hem de yanlardan dışarıya açılan kapıları bulunan bu tabhâneler, Orta Asya'dan beri Türk mimari geleneğinin alışılagelmiş çaprazlama planı ile inşa edilir.
🔸 Misafirhaneler, külliyelerin olmazsa olmazlarıdır. Bir yerden bir yere giden yolcular için adeta dinlenme tesisi olarak işlev gören tabhaneler, yoksul ve evsizlerin de sığınak olarak kullandığı yerlerdir.
🔸 Birçok odadan oluşan misafirhaneler de ocak da bulunur. Hastalar, yolcular, işsizler ve konuklar ücretsiz olarak yararlanır bu da sosyal kurum özelliği taşıyan bir kompleks olduğunun en belirgin göstergesidir.
Edirne'deki güller
🔸 Osmanlı Devleti zamanında Trakya bölgesi gül yetiştirilmesi bakımından önemli bir konumdadır. Bilhassa Edirne'de Hıdırellez döneminde yani bahar aylarında hediyeleşmeler gerçekleşir. Maddi boyutlu hediyeleşmeler yerine daha çok manevi ve hayatın içinden olan "güller" tercih edilir.
🔸 1700'lü yıllarda bu bölgede hediyeleşmeler sadece gül, gül yağı, gül kokusu ile yapılır. Gülün bu bölgedeki etkisini fark eden, Trakya Heyeti ise Bulgaristan'ın Kazanlık kentine gider ve orada bir gül yağı, gül suyu fabrikası kurar.
🔸 Bulgaristan Osmanlı topraklarından çıktıktan sonra buradaki "gül" yapılanması tamamen Bursa ve Isparta'ya taşınır. Böylece Trakya topraklarında başlayan gülün yolculuğu Isparta'da noktalanır.
Bulgaristan, Kazanlık
Kızanlık adıyla da bilinen bu kent, Bulgaristan'ın orta kesiminde Büyük Balkan Dağlarının Gül Vadisi'nde bulunur.
Ağaç ile sarmaşık efsanesi
🔸 Darüşşifa aynı zamanda büyük bir aşk hikayesinin efsanesinde de yer alır. Efsaneye göre darüşşifada hasta olan bir erkek ve bir genç kız varmış. Bu iki genç birbirlerine aşık olmuşlar. Her gece darüşşifanın bahçesinde buluşur özlem giderirlermiş.
🔸 Gel zaman git zaman bu iki genç iyileşmişler fakat bu onların ayrı kalmasından başka bir anlama gelmiyormuş.Tekrardan hasta rolü yapıp hastaneye girmeyi başarmışlar.
🔸 Bir daha hiç ayrılmamaya dair birbirlerine söz vermişler. Hızır ise bu aşıkların niçin hastanede olduklarını ve ölümsüz aşkı dilediklerini öğrenmiş, onlara acımış.
🔸 Hızır aşıklar için bir iksir yapmış. İksirden içen kız darüşşifanın bahçesinde bir ağaç, oğlan ise sarmaşık olmuş. İşte bu efsanenin kaynağı ağaç ve sarmaşık şiirin bulunduğu tabelanın arkasında yer almaktadır. Ahmet Kutsi Tecer ise bu efsaneye bir şiir yazarak hikayeyi edebileştirir.
Ağaçla Sarmaşık
Burada, bu eski Darüşşifa'da
Birbirine âşık iki genç varmış.
Kızın bulunduğu yer loş bir oda,
Oğlanın kaldığı yer daha darmış.
Her sabah avluda buluşurlarmış,
Doluncaya kadar bir kum saati,
Kızın etrafını periler sarmış,
Oğlanın altında bir sihir atı.
Nihayet bir zaman gelmiş, sıhhati
Düzelmiş bu iki sevdalı gencin
Bir anda kaybolmuş hayatın tadı,
Meğer saadetmiş bu onlar için.
Son defa yan yana gelmiş ikisi,
And içmiş bir daha ayrılmamaya;
Kandırıp bu iki âşık herkesi,
Yeniden girmişler Darüşşifa'ya
En sonda acımış onlara Hızır,
Yaptığı bir iksir varmış kendinin,
Uyuduğu zaman Başhekim, Nazır
İlacına katmış her ikisinin.
İçince iksirden bu iki âşık,
Dünyası değişmiş her iki canın,
Kız bir ağaç olmuş, oğlan sarmaşık,
Issız bahçesinde Darüşşifa'nın.
Ahmet Kutsi Tecer 1957
Türk Folklorünün Öncü İsmi Ahmet Kutsi Tecer Hakkında 10 Bilgi