Anadolu'nun ilk üniversiteleri: Selçuklu medreseleri
Konya başta olmak üzere çok sayıda kentte 1925'e kadar faaliyetini sürdüren Anadolu Selçuklu medreseleri; eğitim olanakları, burs, barınma ve öğrenci seçme metoduyla modern öğretime ilham veriyor.
Giriş Tarihi: 14.09.2018
15:10
Güncelleme Tarihi: 14.09.2018
15:17
İslam geleneğinde önemli yere sahip eğitim ve öğretim yeri medreseler, Selçuklu döneminde çok sayıda ilim ve devlet adamının yetişmesini sağladı. Vakıf kültürüyle hizmet veren bu medreselerde, tarih boyunca fıkıh, hadis, fen, astronomi, matematik, geometri ve kozmografya gibi çeşitli ilimler öğretildi.
Eğitime ve Anadolu'nun aydınlanmasına büyük katkısının yanında, mimari özelliği ile de dikkati çeken bu medreselerden ayakta kalan bazılarının taç kapıları, çini süslemeleri, geometrik desenli ahşap ve taş işlemeleri Türk-İslam sanatının önemli eserleri olarak gösteriliyor.
UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi'nde de yar alan "Anadolu Selçuklu Medreseleri" başta Konya, Kayseri, Sivas, Erzurum olmak üzere Türkiye'nin birçok kentinde yerli ve yabancı turistler tarafından ziyaret ediliyor.
SELÇUKLULAR ÖĞRENCİLERE BURS VERİYORDU
Selçuklu Kültür ve Medeniyeti Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Ahmet Çaycı yaptığı açıklamada, eğitim kurumu medreselerin yaklaşık bin yıllık geçmişinin olduğunu söyledi.
Medreselerin vakfiyeleri üzerine yaptığı araştırmada, Selçuklu dönemindeki öğretimin bugünküne benzer yönleri olduğuna dikkati çeken Çaycı, şöyle konuştu:
"Eğitim vakıf kültürüyle yapılıyor. Bugün de modern dünyada vakıf sistemiyle işliyor. Selçuklu bunu bin yıl önce kurmuş ve sistemi oturtmuş. Vakfın gelirleriyle harcamalar yapılıyor. Önce mekanın teşekkülü tesis ediliyor. Barınan öğrencilerin ihtiyaçlarının karşılanması ve ders veren hocaların maaşlarının ödenmesi gibi giderler karşılanıyor. Bunları vakfiyelerden anlıyoruz. Altun Apa Medresesinin vakfiyesinde, bir hocanın elde edebileceği kazanç, öğrencinin alacağı burs miktarı belirlenmiş. Aydınlatma ve ısınmada yakılacak yıllık gider hesaplanarak vakfiyesine konulmuş. Bu yüksek öğretim sisteminin de temelidir. Vakıf üniversiteleri de bu mantık üzerine hayatını sürdürüyor."