'Çağdaş Türk Resim Sanatı'nda at tasvirleri
Cemal Tollu, İbrahim Çallı, İbrahim Balaban, Avni Arbaş başta olmak üzere Türk ressamların resmettiği kimi zaman mahzun bakışlı kimi zaman gururla şaha kalkmış 'Çağdaş Türk Resim Sanatı'nda at tasvirleri…
Önceki Resimler için Tıklayınız
Çocukluk Anısı
Cihat Burak, "Etrafı görmeleri kendilerine özgüdür. Resim tekniğini bilmedikleri için. İnsan zorla naif olmaz ki, naif doğulur. Mesela Aşık Veysel kör ama ne güzel şiirler yazıyor. Naif ressamlar da böyle. Benim naif ressam olmama gelince, ben Akademi'de perspektif gördüm. Pek naif ressam sayılmam." diyor. Resimlerinde hayvan temasına sıklıkla yer veren, bu eserlerinde kendine has, fantastik kurgulu konular işleyen Cihat Burak, Türk resim sanatı içinde at tasvirine yer veren sanatçılarımızdandı.
Nalbant, 1944
Türk resim sanatında kadın portreleriyle tanıdığımız Nuri İyem 1915'te İstanbul'da doğmuştur. Sanatçı, toplumsal-gerçekçi sanat akımının Türkiye'deki önemli temsilcilerinden biridir. Anadolulu kadın portreleriyle tanınmıştır. Anadolu gerçeğine ulusalcı bir bakışla yaklaştığı göç resimlerinde de çalışan, emeğini topraktan çıkaran kadınları sembolize etmiştir. Eserlerinde at tasvirine yer veren sanatçı Nalbant adlı resminde atın nalının değiştirilmesini kendine has anlatımıyla tuvale aktarmış ve bu resmiyle Akademi'den birinci olarak mezun olmuştur.
Atlı Atatürk, 1991
Türk resim sanatında at tasviri denilince akla ilk gelen isimlerden biri olan Avni Arbaş'ın babası Kuva-yi Milliye'de süvari albayıdır. Sanatçı bu yüzden Kuva-yi Milliye resimlerinde at tasvirini sıkça işlemiştir. Avni Arbaş yapıtları hakkında söyle demiştir: "Aslında önemli olan, benim de yaptığım, modeli önüme koyup, oturup onu kopya etmek değil. Doğa bir araç, hatta resim bir araç… Ben düşündüğüm şeyi yapıyorum. Ama düşündüğüm şeyleri yapabilmem için yaptığım şeyleri tanımam gerek. Atı tanımadan at resmi yapılamaz. İnsan yaptığı şeyi tanımalı. Eğer söyleyecek sözünüz yoksa o zaman bir şey yapamazsınız."
Avni Arbaş 1958 yılında ilk kez Paris'e gelen Nazım Hikmet'le tanıştı. Arbaş'ın resimlerini gören Nazım Hikmet, at figürlü resimlerinden esinlenerek Avni'nin Atları şiirini yazıp, sanatçıya armağan etmiştir. Mustafa Kemal ve Kuva-yi Milliye Atlıları, sanatçının severek işlediği konular arasındadır. Avni Arbaş resimlerini söyle yorumlamaktadır: "Ben belli bir atı ya da Kuva-yi Milliyeci'yi, Atatürk'ü değil, duygularımdaki, içimdekileri yapıyorum. Temalarım giderek bir nevi simgeye dönüşüyor. Resimde atlılar bir leke gibi resmin ortasında. Tek tek hepsi fark edilmese de hemen bu Kuva-yi Milliye diyebiliyorsunuz."
Mapushane Kapısı
Kendi kendini yetiştirerek akademik anlamda eğitim görmeden Türk resminde naif anlayışı ile önemli bir yere sahip olan İbrahim Balaban'ı resim eleştirmenleri "Anadolu insanının yaşamından ve halk efsanelerinden yola çıkarak toplumsal gerçekçi yapıtlar üreten ressam" olarak tanımlamaktadır. Nazım Hikmet Harman ve Bahar tablolarının yanında bu tablosu için de şiir yazmıştır.
Mapushane Kapısı
Altı kadın vardı demir kapının önünde / beşi toprağa oturmuş, ayakta biri;
Sekiz çocuk vardı demir kapının önünde/ besbelli henüz öğrenmemişler gülmeyi.
Altı kadın vardı demir kapının önünde / ayakları sabırlı, ellerinde keder,
Sekiz çocuk vardı demir kapının önünde/ cin gibi bakıyor kundaktakiler.
Altı kadın vardı demir kapının önünde / sımsıkı gizlemişler saçlarını,
Sekiz çocuk vardı demir kapının önünde / biri kavuşturmuş avuçlarını.
Bir jandarma vardı demir kapının önünde / ne dost ne düşman, nöbet uzun, hava sıcak.
Bir beygir vardı demir kapının önünde / nerdeyse ağlayacak.
Bir köpek vardı demir kapının önünde / burnu kara, tüyü sarı,
Kamış sepetlerde yeşil biber vardı / torbalarda kömür, heybelerde soğan sarmısak.
Altı kadın vardı demir kapının önünde
ve demir kapının ardında beş yüz erkek vardı efendim;
Altı kadından biri sen değildin, ama
Beş yüz erkekten biri bendim
Rıhtım Sokak, 1985
Sezer Tansuğ'un Beş Gerçekçi Türk Ressamı adlı kitabında adı geçen beş sanatçıdan biri olan Nedim Günsür, Nuri İyem, Neşet Günal, Turgut Zaim ve Cihat Burak'la birlikte bir döneme damgasını vuran sanatçılardan biridir. Nedim Günsür, hep etrafında olup bitene bakmış, resimlerinde yalın bir yaşamın izlenimlerini bırakmıştır. Bugünün penceresinden bakınca, Nedim Günsür, ne Nuri İyem, ne Neşet Günal ne de Turgut Zaim kadar köy odaklı, ne de bir Cihat Burak kadar bir kent ressamıdır. Gerçekçi, ama en ilginç resimleri yine de gerçekten uzaklaşarak fantastik bir boyut aradığı az sayıdaki resmidir. Sanatçı, çağdaş Türk resminde toplumsal olaylara kendi penceresinden bakan ve yaşadığı toplumun sıkıntılarının yanında, neşesini de yansıtan ressamlarımızdan biridir. Nedim Günsür'ün toplumun yaşayan bir parçası olan at kültürüne kayıtsız kalamadığı görülmektedir. Özellikle faytonlu at arabaları kompozisyonlarının yanı sıra at bakımı konulu tablolar da gerçekleştirmiştir. Atı yaşam kültürünün bir parçası olarak işlemiştir.