'Dünyanın yarısı' İsfahan
"Nısfh-ı cihan" yani dünyanın yarısı olarak adlandırılan İsfahan, İran'ın üçüncü büyük şehridir. Türk ve İran tarihi için en önemli merkez olan kadim şehir, UNESCO Dünya Listesi'ne alınmış eserlere ev sahipliği yapıyor.
İsfahan için "Nısfh-ı cihan" yani dünyanın yarısı denir. İran'ın üçüncü büyük şehri olan İsfahan'da köprü ve camileri ile meşhur pek çok sayıda tarihi eser bulunuyor. Bulvarı, köprüleri, sarayları, camileri ile İslam kültür ve medeniyetinin izlerini yansıtıyor. İsfahan, Türk ve İran tarihi için en önemli merkezdir.
"İsfahan'ı görmeden İran'ın kadim kültürü öğrenilmez."
Şah I. Abbas, 1598'de Safevi Hanedanı'nın tahtını İsfahan'a, 'Hayatın Kaynağı' Zayende Nehri'nin yanı başına taşımaya karar vererek ticaretin ve tacın gücünü birleştirecek görkemli bir yapı oluşturdu. 560 metre uzunluğunda, 160 metre genişliğindeki pazar meydanının kıyısına kendi sarayını, iki katlı kapalıçarşıyı inşa ettirdi. Görkemli camiler yaptırdı.
Çin'den 300 usta getirtip, şehir halkına seramikçiliği öğretti. Nakş-ı Cihan'ı (Dünyanın Sureti) çevreleyen camilerdeki büyüleyici çini ve seramikler bu ustaların elinden çıktı. İpekyolu'nun önemli duraklarından İsfahan Pazarı'nın kurulduğu meydanda Osmanlı, Gürcü, Ermeni, Çinli, Hintliler bir araya gelirdi. Pazar meydanı özel günlerde sultanın şölen alanına dönüştü, yarışmalar düzenlendi.
Geleneksel İran mimarisine ait birçok esere ev sahipliği yapmakta.
İsfahan'ın tarihi, Yontma Taş Devri'ne kadar uzanıyor. M.S. 642'de Arapların eline geçen İsfahan, 11. yüzyılın ortalarında Selçuklu Devleti'nin kurucusu Tuğrul Bey zamanında başkent yapıldı. Torunu Melikşah yönetiminde, İsfahan büyüyüp zenginleşir. Selçuklu Devleti'nin yıkılışından sonra İsfahan gerilemeye başlar, 13. yüzyılda önce Moğollar ardından da Timur tarafından yağmalanır. Sonrasında İsfahan, Safevîler zamanında tekrar gelişmeye başlar ve Şah I. Abbas, İsfahan'ı başkent yapar. 16. yüzyılın en büyük ve güzel şehirlerinden biri olan İsfahan'da birçok camii ve kütüphane yaptırılır. Zaman içerisinde tahrip olan bu eserler, Rıza Şah Pehlevi döneminde onarılır, günümüzde bu eserlerin çoğunu görmek mümkün.
17. yüzyılda yapılan ve dünyanın en büyük meydanlarından sayılan Nakş-ı Cihan Meydanı (İmam Humeyni Meydanı), Dünya Miras Listesi'ne alınıp UNESCO tarafından korunuyor. Etrafında iç ve dış yapısı baştan aşağıya çinilerle süslenmiş iki büyük camii ile bir saray bulunuyor. Bir şaheser olan Firuze renkli kubbeleri ile camilerin yanında Siosepol adı verilen ve otuz üç kemerden oluşan köprü, şehrin en popüler eserlerinden biri.