Fikriyat ile ne okuyalım, ne dinleyelim, nereye gidelim?
İşlerinizi yoğunluğundan kendinize zaman ayırmayı erteliyorsanız, hafta sonu bunun için çok güzel bir fırsat. "Fikriyat ile ne görelim, ne okuyalım, nereye gidelim?" başlığı altında birbirinden değerli hafta sonu tavsiyelerini sizlerle buluşturuyoruz. Kitap okuyarak günün karmaşasından kurtulabilir, yeni bir ders öğrenerek bilinçlenebilirsiniz. Ya da güneşli bir hafta sonunun tadını çıkartarak yeni yolculuklara adım atabilirsiniz. Gelin sizler için hazırladığımız tavsiye listesine daha yakından bakalım.
Önceki Resimler için Tıklayınız
Vakıf kayıtlarından anlaşıldığına göre mescidin yanında bir hankah ve zaviye de bulunuyordu. Üçler Mescidi daha sonra III. Murad tarafından ihya edildi ve mescide bir de görevli tayin edildi.
İstanbul'un çizilen bazı haritalarında yer almamasından 1852 ya da 1865 yıllarında caminin yangınlarından etkilenerek harabeye dönüştüğü düşünülebilir. Nitekim 1855-1860 yılları arasında çekilen bir fotoğrafta mescidin harap, minaresinin de külahsız olduğu görülür.
Hadika gazetesine göre Hasan Efendi, idamın yapıldığı yerin etrafını parmaklıkla çevirtti ve burada bir namazgah yaptırdı. Kandi Abdullah Efendi tarafından yazılan üç beyitlik manzum tarih beytinde "Refi'ü dilgüşa oldu musalla" 1535-1536 tarihi verilir.
Hasan Efendi daha sonra bu namazgahı yeterli görmemiş olacak ki yerine bir mescit inşa ettirdi. Onun da tarihi "Didi dil tarihini ki beyt-i ihya-i salat" 1552 mısrasıyla belirledi. Mescidin banisinin iki kardeşiyle birlikte buraya gömülmesinden dolayı cami "Üçler" adıyla anıldı.
1880 yılında Ali Hasene Hanım adında biri, harap olan mezarlığı temizleterek İsmail Maşuki adına sembolik bir taş diktirdi.
Vakıfların 1935 yılına doğru mescidin arsasını satmasından sonra buraya çeşitli binalar yapıldı. Dolayısıyla bir dönem İsmail Maşuki'nin kabrinin meydanla olan bağlantısı kesildi. Fakat bölgenin sit alanı olması nedeniyle bu kaçak yapılar 2004 yılında belediye tarafından yıktırıldı. Mescidin arsası kısmen boşaltılmış ve kabir ortaya çıkartıldı.
DÜNYANIN SEKİZİNCİ HARİKASI NEMRUT
UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası olarak ilan edilen Nemrut Dağı, çevresindeki Kommagene Uygarlığı eserleri ile birlikte ülkenin önemli milli parklarından biridir. Nemrut Dağı'ndaki dev heykeller ve tümülüs, Arsameia (Eski Kale), Yeni Kale, Karakuş Tepesi ve Cendere Köprüsü milli park sınırları içerisinde yer alır.
Kommagene Kralı I. Antiochos, Adıyaman'ın Kahta ilçesinde 2150 metre yüksekliğindeki Nemrut Dağı yamaçlarında hükümdarlık yaptı. Atalarına minnettarlığını göstermek için benzersiz bir manzaraya sahip bu yamaçlara anıtsal heykellerini ve mezarını yaptırdı.
Anıtsal heykeller doğu, batı ve kuzey teraslarına yayılır. Doğu terası merkezdir ve bu nedenle en önemli heykel ve mimari kalıntılar burada bulunur. İyi korunmuş durumdaki dev heykeller kireçtaşı bloklarından yapıldı ve 8-10 metre yüksekliktedir. Varlığı bilinmekle beraber kral mezarı, henüz keşfedilemedi.
Dünyanın sekizinci harikası Nemrut Dağı'na, "batı ve doğu uygarlığının köprüsü" de denilir. Nemrut Dağı'nın içinde varlığı bilinen fakat nereye çıktığı henüz bilinmeyen pek çok tünelin olduğu düşünülüyor. Ayrıca burada olduğu düşünülen Komagene Kralı 1. Antiochos'un mezarı ise hala bulunamadı.
Nemrut Dağı'nın en önemli değerlerinden Kommagene Krallığı'na ait 50 metre yüksekliğinde, 150 metre çapında tümülüs ve dev heykellerin bulunduğu bölgeye gidebilirsiniz. Fakat bunun için 40 dakikalık bir yürüyüş yapmanız gerekiyor.
"Güneşin doğuşu ve batışının dünyada en güzel izlendiği yer" olarak nitelendirilen Nemrut Dağı'nda bu anları kaçırmayın. Güneşin doğuşunu Nemrut Dağı'nda izlemek için henüz daha hava aydınlanmadan yola çıkmanız gerekiyor. Güneşin batışını izlemek istiyorsanız öğleden sonra yola çıkmanız gerekiyor.