Klasik sanatımızın görkemli örneklerinden 3 eşsiz eser
Dünyanın bilinen ilk halısının nerede bulunduğunu biliyor musunuz? Peki, Osmanlı mimarisini zirvelere çıkaran eserimizin hangisi olduğunu? Sizler için klasik sanatımızın görkemli örneklerinden 3 eşsiz eseri derledik.
Giriş Tarihi: 14.06.2019
15:02
Güncelleme Tarihi: 14.06.2019
16:27
Osmanlı mimarisini zirvelere çıkaran, Mimar Sinan'ın, dönemin padişahı Sultan II. Selim'in isteği ile Edirne'de 1568-1575 yılları arasında inşa ettiği Selimiye Camii, kapladığı yer bakımından en geniş cami olarak mimarlık tarihine geçmiştir. Tümüyle 2475 m2, iç bölümüyle 1575 m2 alanı kaplayan Selimiye Camii sadece bir cami değil medrese, hamam, türbe, imaret gibi birçok binadan oluşan külliye geleneğini devam ettiren bir yapılar bütünüdür ancak Mimar Sinan, külliyenin öbür yapılarının boyutlarını küçük tutarak tüm dikkatlerin cami üzerinde toplanmasını sağlamıştır.
Duvarlarla çevrili bir avlunun ortasında yer alan cami, yaklaşık 40 m boyunda, 60 m eninde bir ibadet yeri ile buna kuzeyden bitişen, hemen hemen aynı ölçülerde avludan oluşur. Camii medrese ve Dar-ül Hadis , dört yanı duvarlarla çevrili, 190 x 130 m boyutlarında büyük dikdörtgen avlunun içine, ortada cami ve güneydeki köşelerde ikiz eğitim yapıları olmak üzere, simetrik bir düzende yerleştirilmiştir. Ortasında 16 köşeli, üzeri açık bir şadırvan bulunan avlunun çevresi üstü örtülü, önü açık revaklarla çevrilidir.
Sinan'ın Selimiye'den önce yaptığı her yapıda, Selimiye'den bir parça bulmak mümkündür. Usta mimar, Selimiye Cami'nden önce Hadım İbrahim Paşa Cami'nde ve Rüstem Paşa Cami'nde sekiz köşeli kaide üzerine oturan kubbe şeklini de denemişti. Böylece Sinan büyük pratik araştırmalarla camiler için kendine en ideal görünen abide fikrini iyice hazırlayıp geliştirdikten sonra plan açısından altıgen veya sekizgen çardaklı şema düzeninin uygulamaları ile yenilikler getirdiği en büyük şaheseri Selimiye'nin inşasına başlamıştır.
Selimiye'nin devasa kütlesinin insanın gözüne hiç batmayacak biçimde maharetle kademelenerek boyutlandırmasında Mimar Sinan'ın Kayseri'de geçen çocukluğu döneminde heybetli Erciyes dağından ilham aldığı söylenir. En çok müezzin mahfelindeki mermer sütun üzerinde, kabartma olarak yapılmış olan ters bir lale motifi hakkında efsanesi ile meşhur olan Cami'nin açılışını inşa fermanını yazan II. Selim ne yazık ki ömrü vefa etmediği için görememiştir.
Cami sadece mimarisi değil onu tamamlayan tüm diğer sanatları da gelişmenin en yüksek noktalarına varmıştır. Mimar Sinan Selimiye'de dış yapı biçimi kadar iç mekân tasarımına da ağırlık vermiştir. Mermerden yapılmış minber, işçiliğindeki incelik, yükseklik, büyüklük ve güzellik bakımından bu grubun diğer şaheserlerini gölgede bırakır. Mihrap tarafında duvarlar, minberin arkası ve külahı ile camideki bütün alt kat pencerelerin alınlıkları göz alıcı çinilerle kaplanmıştır. Mihrap duvarındaki büyük çini panoların renk ve kompozisyonlarıyla Osmanlı ve dünya çiniciliğinin şaheserleri arasındadır. Hele Hünkâr mahfilinde bulunan bahar dallı, natüralist çiçeklerle ve soyut motiflerle bezeli çiniler mekânı bir hayal bahçesine çevirir. Kökü karanfil, lâle ve sümbüllerle zenginleştirilmiş meyve vermiş iki elma ağacı bütün Osmanlı çinilerinde tek orijinal dekordur.