Koçi Bey Risalesi: Osmanlı Devleti’nin ‘Prens’i
Machiavelli'nin kaleme aldığı ve dönemin hükümdarını eleştiren ve ona yol gösteren Prens adlı eseri pek çoğumuz biliriz. Peki ya, Osmanlı Devleti'nde de buna benzer bir eser olduğunu ve yazıldığı dönemde Fransızca, Almanca, Rusça, Macarca gibi pek çok dile çevrilerek Batı dünyasında büyük üne kavuştuğunu kaçımız biliyoruz? Koçi Bey Risalesi, Sultan IV. Murad ve onun ardından tahta geçen Sultan İbrahim'e devlet idaresinde yol göstermek üzere kaleme alınan bir eser. Koçi Bey, eserinde iki Osmanlı sultanına farklı farklı tavsiyelerde bulunmuştu. Peki, ama neden?
Önceki Resimler için Tıklayınız
Her iki risâle de tahta yeni çıkmış, henüz tecrübe sahibi olmayan bir hükümdara yol gösterici olmak gibi müşterek bir gayeye yönelik olmakla beraber, mahiyet ve muhtevaca birbirlerinden çok farklıdırlar.
Bu farkı yaratan da her şeyden önce ve doğrudan doğruya, muhatapları olan iki hükümdar arasındaki çok belirgin kültür seviyesi ve karakter farkıdır. Bundan dolayı ikinci risâle, birinci risâleden ele aldığı konu ve meselelerden başlayıp dili ve ifadesine varıncaya kadar ayrılmaktadır.
Muhatabı kendisini daha küçük yaştan devlet idaresine hazırlamaya çalışmış, büyük işler yapmaya azimli, kültürü sağlam ve büyük irade sahibi bir hükümdar olan IV. Murad'a risâlelerden birincisi, devleti çöküntüye götüren idarî ve sosyal bozuklukların tahlilî ve tenkidî surette arz ve dökümü ile bunların ıslahına yönelik çağrı ve teklifleri de içine alan etraflı bir "brifing" vermektedir.
Risalelerin ikincisinde ise Koçi Bey, yıllarca siyaseten katledilmek korkusu içinde geçirilmiş kafes hayatının tesiriyle ruhî yapısı ve dengesi bozuk, kültürce gelişmemiş, zayıf iradeli, özellikle de zirvesi makamına çıktığı devletin müesseseleri, düzeni ve işleyişiyle ilgili hemen her şeyin cahili kalmış kimse olması sebebiyle İbrahim'e bilgi vermek, habersiz bulunduğu devlet düzeni ve teşkilatı konusunda bilgi vermektedir.
Koçi Bey'in Sultan İbrahim'e, saray dışında iken kendisine iletilmek üzere arzuhallerin verilmesi sırasında halk ile temasının ne yolda olacağına dair verdiği öğütler, sarayda sıkıntı hissettiği zamanlar psikolojik ferahlığa erişmesi için başvuracağı çarelere dair söyledikleri, eserin en asgari haddine inmiş nasihatname yönünü aksettirebilen birkaç küçük not kabilinden kalır.
Sultan İbrahim'in risâledeki yazılanlardan çok iyi faydalandığı, hatt-ı hümâyun ve buyruklarında onun tavsiye ettiği formül ve ifadeleri kullanmaya dikkat ettiği görülmektedir.