Köyün Sessizliğindeki Tefekkür
Çocukluğu köyde geçmiş, tatil dendiğinde aklına farklı bir alternatif gelmeyen biri için "köy" kavramı çok fazla anlam teşkil eder. Samimiyet, huzur, aile, babaanne, dede, hatıra, çocukluk diye diye listeyi uzun uzadıya ilerletebiliriz. Ama içlerinde öyle bir kelime var ki yaşamın amacını, benliğimizi, insanlığımızı bize tekrar tekrar, olabilecek en güzel haliyle hatırlatır. Evet, tefekkür nimetini doyasıya yaşayabileceğimiz nadide yerlerden biridir köylerimiz...
Giriş Tarihi: 04.08.2023
18:53
Güncelleme Tarihi: 04.08.2023
23:22
Çocukluk hatıralarıyla dolu bir sandık
🔹 Köy denince kiminin aklına çocukluk hatıralarıyla dolu bir sandık kiminin aklına değerlerine sahip çıkmak kiminin aklına da sessizlik gibi tanımlar gelir. Herkesin, kalbinde sakladığı bir köy olmasından ötürü sayfaları aşıp giden tanımlar yapmak mümkündür. Halbuki yakın bir süre önce bazılarımızın gideceği bir köyü olmadığını öğrendiğimde çok şaşırmıştım. Çocukluğu köyde geçmiş biri için normal bir karşılama oluyor neticede. Her ne kadar göçmeye mecbur kalsa da ayağının birini kendi toprağında bırakan, önünde sonunda doğduğu yere geliyor.
🔹 Düşünsenize şehrin kalabalığında doğuyorsunuz ve hayatınız boyunca orada yaşıyorsunuz. Yeşilin, sessizliğin hakim olduğu yerlere turist olarak geliyorsunuz. Kendinizi oraya ait hissetmeniz, sahiplenmeniz çok uzak şeyler. Uzun süreler boyunca buralarda vakit geçirmeniz lazım ki gittiğiniz memleket her neresiyse sizi kabul edebilsin. Tabi bu satırlar sadece 4 yıl köy yaşamını deneyimlemiş birinin kaleme aldığı satırlar. Köyde doğup yetişen biri için neler ifade ettiğini tahmin edebilirsiniz.
TÜRKİYE'NİN GÖRÜLMESİ GEREKEN 10 KÖYÜ
Herkesin hayalini kurduğu bir yer
🔹"Köy yaşamı" şu an herkesin hayalini kurduğu bir mesele gibi dursa da eskiden bu kadar revaçta değildi. Köylü diye hor görülen kişiler, köy ürünü diye elin sürülmediği eşyalar, köy kokuyor diye yenilmeyen yiyecekler vardı. Yavaş yavaş hatırlattı kendisini, herkesin özünün olduğunu ve döneceği yer olduğunu sessiz sakin kalarak gösterdi. Tarlada , bağ, bahçede, tırpanın ucunda yeşerip büyüdü. Yetmedi edebiyatta, türküde işlendi ilmek ilmek...
🔹 Farsça kûy dan gelen köy, günümüze gelene kadar "kend, kand, ağıl" gibi yollardan geçiyor. Evet ağıl , zamanında küçük yerleşimlerin birleşimini ifade ediyordu. Bu nedenle 11. yüzyıl sonlarına doğru ağıl kelimesi de kullanılmış, köy için… Moğol istilâsından önce köy şekline dönüştüğü anlaşılan kûylar, köy adının Anadolu'da Selçuklular döneminden beri var olduğunu gösteriyor aslında. Osmanlı resmî kayıtları nda ise karye olarak geçiyor.
🔹 Arapça'da köy anlamına gelen karye kelimesi "şehir anlamıyla" Kur'an-ı Kerim'de 37 yerde tekil, bir yerde ikil ve 18 yerde "kurâ " şeklinde çoğul olarak geçiyor. Bu bilginin detayı için TDV İslam Ansiklopedisi'nden köy başlığına bakabilirsiniz.
Hz. Peygamber (SAV) zamanında da köy (karye) yerleşik hayatın bulunduğu küçük yerleşim birimlerinin adıydı. Bu dönemdeki meşhur köyler (bunların bir kısmı kasaba büyüklüğünde idi) arasında Hz. Peygamber'in (SAV) annesinin medfun olduğu Ebvâ köyü, Resûl-i Ekrem'in hicret sırasında bir süre dinlendiği Kudeyd, Medine'ye gitmeden önce misafir kaldığı ve ilk mescidi inşa ettiği Kubâ, Hayber'in fethinden sonra barış yoluyla alınan ve yarısı Hz. Peygamber'e (SAV) tahsis edilen Fedek, müslümanların Suriyeli hıristiyan Araplar ve Bizans ordusuyla yaptığı savaşın meydana geldiği Mûte, Tebük Seferi esnasında İslâm hâkimiyeti altına alınan Cerbâ sayılabilir. Hz. Peygamber (SAV) zamanında önemli gelişmelerin yaşandığı eski bir ziraat bölgesi olan "köyler vadisi" anlamındaki Vâdilkurâ, ismini Teymâ ile Medine arasındaki birkaç köyün sıralandığı vadiden almıştır.
Kaynak: TDV
BİR MEDENİYETİN KÖKÜ OLARAK TÜRK EVİ
🔹 Köy yaşamında çoğunlukla geçim bilindiği gibi tarım ve hayvancılıkla sağlanır ama asıl merkezde olan tarımdır . Neolitik Çağ olarak adlanlandırdığımız dönemde insanlar toprağı işlemeyi öğrenmiş, tahıl ve sebzeler yetiştirdikten sonra hayvancılığa geçme pratiğini edinmişler. Böyle böyle yerleşik topluluklar kurulmaya başlanmış ve antik uygarlıklar oluşmuş.
Neolitik Çağ nedir?
M.Ö. 10000 - M.Ö. 2200 yılları arasında süren dönem, seramik sanatının başladığı devirdir.
🔹 Bu iki geçim kaynağı Selçuklu ve Osmanlı döneminde de hayatın önemli bir parçasıydı. Selçuklular köyleri, verimli arazilere yakın yerlere, genellikle sıcak iklimlere ve tarıma elverişli bölgelere kurdular. Bu nedenle genel olarak tarım ile geçindiler. Tarlalarda buğday, arpa, pamuk ve diğer tahılların yanı sıra sebzeler ve meyveler yetiştirdiler. Türk ve İslam kültürünü Anadolu'ya ve Orta Doğu'ya yaydılar. Osmanlılar da fethettikleri topraklarda geleneksel köy yapılanmalarının birçoğunu korudular.
Tabi sanayi devrimiyle birlikte tarım teknolojileri ve endüstriyel üretim arttı. Bu durum, köy yaşamından şehirlere olan göçün hızlanmasına yol açtı ve kırsal nüfus azaldı.
TÜRK EVİNİN COĞRAFYASI VE OSMANLI KONUTLARI
🔹 Asıl anlatmak istediğimiz konuysa köyleri manevi yönden ele alarak, aslında birer tefekkür nimeti olduklarını vurgulamak. Genellikle doğal ve kırsal alanlarda yer aldığı için köyde yaşayan insanlar, doğa ile daha yakın bir temasa sahip. Doğanın güzellikleri; yeşili, mavisi, temiz hava ve sessizlik , şehirlerin hızlı temposuna göre daha yavaş ve sakin bir yaşam, stresi ortadan kaldırdığı gibi durup soluklanmaya, nefes almaya, düşünmeye kat kat yardımcı olur.
🔹 Buralarda insan sayısı sınırlı olduğu için herkes birbirini tanıdığından komşuluk ilişkileri daha sıcak ve samimidir. Yardım etme, paylaşım, adil davranma, hasbihal daha samimi şekilde ilerler. Bu da insanları toprağa, öze daha çok bağlar. Öze bağlılık modern ve ruhsuz yapıların içinde insanların aklına çok da gelebilen bir kavram değil. Buralarda ezan sesi duyulduğunda, durur, ne yapıyorsanız bırakır ve Allah'ın (CC) davetini dinlersiniz. Bilmem kaç katlı rezidansta otururken bunu yapmak sizce ne kadar mümkün?
🔹 Tüm bunlar ortaya güzel bir hasletin idrakini çıkarıyor bizce: Tefekkürün ... Yemyeşil bir iklime bakarken hayretler içerisinde kalıyorsunuz. Aklınız ermiyor bu kadar güzel nimetin içinde yaşamaya nasıl seçildiğimiz, neden seçildiğimiz. Ne yaptık da gözlerimiz, bedenimiz, kulağımız bu güzellikleri görmeyi, sessizliği duymayı hak etti, sormadık...
SINIRLI DÜNYADA SONSUZLUĞU İDRAK: HAMD, ŞÜKÜR VE DİNDARLIK
Mesajın güzelliği altında ezilmek
🔹 Düşünsenize şehirlerin pis kokusundan, çevre kirliliğinden, zararlı yiyecekler den uzak tutuluyorsunuz. Bahçenizden aldığınız besinlerle yaşamınızı sağlıklı şekilde ilerletiyorsunuz. Bu da daha dinç bünyeler demek oluyor. Akşam olduğunda iki kap yemek yapmaya zorlananlar mı; tek korkusu namazı vaktinde kılamamak olanlar mı daha şanslı?
🔹 Eskiden teknolojik kısıtlamalar, hizmetlerin yetersizliği ya da genç nüfusun iş bulamaması gibi sebeplerle göçler gerçekleşse de günümüzde artık ekmeğini taştan, topraktan çıkaran bir nesil gelmeye başlıyor. Hem de teknolojik imkanların yardımıyla... Köy yaşamını teşvik eden destekler ile birçok gencimiz hem doğup büyüdüğü yerleri terk etmiyor hem de özünü hatırlatan, ona yaşamı bahşeden Rabbinin verdiği nimetlerle gönül huzuruyla tefekkür edebiliyor.
🔹 Çok uzaklarda örnek aramaya gerek yok, ne diyor Rabbimiz Rum suresi 41 ve 48. ayette;
"İnsanların kendi elleriyle yapıp ettikleri yüzünden karada ve denizde düzen bozuldu; böylece Allah -dönüş yapsınlar diye- işlediklerinin bir kısmını onlara tattırıyor." - 41
"Bulutları harekete geçirsin diye rüzgârları gönderen Allah'tır. Sonra O, bulutları gökyüzünde dilediği gibi yayar, bazan da parçalara ayırır; nihayet içinden yağmurun çıktığını görürsün. Onu dilediği kullarının üzerine yağdırınca da o kullar sevince boğulurlar." - 48
Mesajın güzelliği altında siz de ezilmiyor musunuz?
RUM SURESİNİ OKUMAK VE MEALİNİ DİNLEMEK İÇİN TIKLAYIN