Neden güleriz?
Gülme, kimi zaman mutluluğun, sevincin ve hazzın bir ifadesi, kimi zaman sıkıntı, alay, küçümseme, kınama, eleştiri ve saldırganlık ifadesi olarak kendini gösterir. Neden güldüğümüz, çağlar boyunca filozoflar tarafından irdelenen bir sorunsaldır. Filozofların düşüncelerinin ışığında gülmemizin altında yatan felsefi ve psikolojik nedenleri hiç düşündünüz mü?
Her gün belki yüzlerce kez yaptığımız bir eylem olan ve insanoğlunun onun uğruna pek çok şeye katlandığı "gülmek" hakkında hiç düşündünüz mü? "Neden güleriz" diye soracak olsak hepimizin vereceği cevap az çok ortaktır. "Mutlu olduğumuz için". Fakat Aristo'dan bu yana filozoflar elbette içine dünyaları sığdırdığımız bu cevapla yetinmemiş ve gülmek eyleminin altında yatan sebeplere farklı yorumlamalar getirmeyi denemişler.
Filozoflar gülmek eyleminin altında yatan sebebi salt mutluluğa sığdırılmaması gerektiğine dair düşüncelerinde haksız da sayılmazlar. Nitekim karşımızda düşen bir insana katıla katıla gülmeyi ya da sinirlendiğimiz vakit anlamsızca gülmeye başlamayı "mutluluk" çatısı altında açıklamak kulağa pek de hoş gelmiyor.
Aristo, gülme eylemini "zayıflığa ve tuhaflığa bir tepki" olduğunu, gülünç bir olaya tanık olan kişide "bunu ben yapmazdım" düşüncesinin ortaya çıktığını düşünür. Hobbes'a göre ise bir insanın kusuru, başarısızlığı ya da kötü duruma düşmesi karşısında bizde ani bir üstünlük duygusu oluşur. Bu duygu da gülmemize neden olur.
Aristo ve Hobbes'ın görüşleri "üstünlük kuramı" ekseninde açıklanırken, insanın mükemmellik arayışının bozulması, bir zayıflık göstergesi olarak görüldüğü için gülme eyleminin altında yatan durumda baskın çıkan kişinin kendisini üstün görmesi olarak düşünülmüş.