Osman Hamdi Bey’in en ünlü tabloları
Osman Hamdi Bey, "Kaplumbağa Terbiyecisi" tablosuyla tanınan arkeolog, müzeci ve meşhur ressamdır. En önemli özelliği sanat ve arkeoloji alanındaki pek çok yeniliğe imza atmasıdır. Peki, figürlü kompozisyon kullanan ilk ressam olarak tarihe geçen Osman Hamdi Bey'in en ünlü tablolarını ve hikayelerini biliyor musunuz?
Osman Hamdi Bey'in 1880 yılında tamamladığı tablosudur. Eser şu anda İstanbul'daki Pera Müzesi'nde sergilenmektedir. Eserde, iki genç Osmanlı kadını geleneksel Türk müzik aletleri çalarken resimlenmiştir.
Tablo ilk olarak 1880 yılında düzenlenen Paris Salonu'nda sergilendi.
Tabloda yer alan mekân, Bursa Yeşil Camii'deki namazgâh bölümüdür. Bu bölümün girişinde tambur ve def çalan iki genç kız durmaktadır. Tambur çalan kız ayakta durmakta, def çalan ise oturmaktadır. Ayakta duran kızın üzerinde krem rengi üzerine altın sarısı desenler olan bir entari ve aynı kumaştan bir şalvar vardır. Saçlarına ise mavi bir yemeni bağlanmıştır. Oturan kızın üzerinde ise mavi üzerine altın sarısı renginde şeritler olan bir üç etek vardır. Bu kızın saçlarında gene altın sarısı renginde bir yemeni görülür.
Eserde camide bulunan halılar, kakmalı ahşap eserler, taş oymacılığı ürünü mermerler ve çini gibi Osmanlı motifleri yer alır.
Osman Hamdi Bey'in 1881 tarihli, bir kadını resmettiği tablosudur.
Eserde altın sarısı bir atlas kumaşının önünde genç bir kadın durmaktadır. Kadın, o dönemin Paris modasına uygun bir kıyafet giymiştir. Kıyafeti aynı zamanda Osmanlı kadınının giyim tarzıyla da uyuşmakta ve bu yönüyle oryantalist bir eğilime işaret etmektedir.
Genç kadın, yüzünü yarı-saydam bir peçe ile gizlemektedir. Ayrıca kadının sol eli de siyah elbisenin içinde gizlenmiştir.
Klasik Osmanlı ve Selçuklu halılarına özgü geometrik motifler, eserde belirgin bir şekilde çizilmiştir.
Osman Hamdi Bey'in 1879 tarihinde çizdiği, natüralist ve oryantalist izler taşıyan tablosudur.
Pencerenin önündeki sedirde bir çeşit nargile sayılabilecek bir tütünü uzun bir çubuk ile içen bir adam ile ona Türk kahvesi getiren bir kadın resmedilmiştir. Bu iki kişinin yanında, mekânın betimlemesine de ağırlık verilmiştir. Bu yönüyle oryantalist bir eserdir.
Kadın sarı renkli bir bindallı elbise; adam ise kırmızı bir kaftan ve kavuk giymiştir. Adamın oturduğu sedirin yan tarafında ise tahta kabartma işlemeler yer alır.
Geleneksel Türk evi ve çinilerle süslenmiş ocak tasvir edilmiştir. Zeminin bir bölümünde altıgen kaplamalar, diğer bölümünde şerit şerit uzanan üçgen kaplamalar vardır.
Osman Hamdi Bey'in 1906 ve 1907 yıllarında iki farklı versiyonunu çizdiği tablosudur. Osmanlı Ressamlar Cemiyeti tarafından çıkartılan gazetenin on yedinci sayısında tablonun adı Kaplumbağalar ve Adam olarak geçer, ancak tabloya daha sonra yaygın olarak bilinen Kaplumbağa Terbiyecisi adı verilmiştir.
Belinde sıkı bir kemerle bağlanmış kırmızı uzun bir giysi giyen sakallı bir adam, mavi çinilerle kaplı eşyasız ve bakımsız bir odada, izleyiciye arkası yarı dönük biçimde dikilmektedir. Başına, etrafına gelişigüzel bir yemeni sarılmış arakiye takmıştır. Adamın ayaklarının dibinde, yerdeki yaprakları yemekte olan kaplumbağalar vardır. Bursa'daki Yeşil Camii'nin üst katındaki odanın duvarlarındaki sıvalar ve çiniler yer yer dökülmüştür. Tablonun tek ışık kaynağı adamın önündeki alçak penceredir.
Ellerini arkasında kavuşturmuş olan adam bir ney tutmaktadır. Sırtında bir nakkare asılıdır ve buna bağlı bir mızrap boynundan aşağıya sarkar. Bazılarına göre adamın sırtında asılı olan şey, eskiden dervişler ve dilenciler tarafından kullanılan, hindistan cevizinden ya da abanozdan yapılma dilenci çanağı olan keşkülüfukaradır.
Osman Hamdi Bey'in bu tablosu, özellikle ilham kaynağına dair net bilgilerin olmadığı dönemde, geri kalmış bir toplumu çağdaşlaştırmaya çalışan bir aydının yorgun hâlini anlattığı şeklinde yorumlanmıştır.
Osman Hamdi Bey'in, eşi Marie'yi (sonraki adıyla Naile Hanım) resmettiği 1906 tarihli tablosudur.
Osman Hamdi Bey, bu eserini diğer tablolarının aksine oryantalist bir şekilde değil, Avrupa'da görülen akımlara uygun olarak çizmiştir. Fona herhangi bir ayrıntı ve desen yerleştirmemiş, fonu sadece fon işlevi görmesi için kullanmıştır.
Fransız olan eşinin giysileri yine tamamen Fransız modasına uygundur. Elinde sarı renkli bir demet mimoza çiçeği tutmaktadır.