Osmanlı'nın ilk tiyatro mektebi: Darülbedayi
Bugünkü Şehir Tiyatroları'na, kuruluşundan 1931 yılına kadar verilen ismin Darülbedayi olduğunu biliyor muydunuz? Peki, Darülbedayi'nin, ilk okuma kurulu üyeleri arasında Abdülhak Hâmid, Yahya Kemal ve Yakup Kadri'nin olduğunu? "Güzellikler evi" anlamına gelen Darülbedayi, 1931'de Şehir Tiyatrosu, semt tiyatroları açıldıktan sonra da Şehir Tiyatroları adını aldı. Sizler için, 'Dünya Tiyatrolar Günü' kapsamında, Osmanlı'nın ilk tiyatro ve musiki mektebi olan Dârü'l-bedâyi Osmani hakkındaki önemli bilgileri derledik.
Giriş Tarihi: 27.03.2019
12:17
Güncelleme Tarihi: 27.03.2019
12:48
Şehzadebaşı'nda kiralanan Letafet Apartmanı'nda "Tatbikat Sahnesi" adı altında yapılan çalışmalar daha sonra, 1970 yılında teknik nedenlerden ötürü Tepebaşı Tiyatrosu'nda devam etti. Tepebaşı Tiyatrosu uzun yıllar yönetim merkezi olarak da hizmet verdi.
Birçok oyun yazarının ilk çalışması, ilk kez Şehir Tiyatroları'nda sahnelendi. Türk tiyatrosuna yeni oyun yazarları kazandırıldı. Şehir Tiyatroları Türk tiyatrosuna çok yönlü katkının yanı sıra, Türk sineması başta olmak üzere, sanatın farklı alanlarında önemli çalışmalar yapan isimlere de ev sahipliği yaptı.
1931 yılında resmen İstanbul Belediyesi'ne bağlanan kurum, 1934 yılından sonra İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatroları adını aldı. Yine aynı dönem Şehir Tiyatroları'nın çocuk oyunlarının düzenli ve sürekli sahnelenmeye başladığı yıllar oldu.
Darülbedayi, ardından Şehir Tiyatroları, ülkemizdeki tiyatro dergisi geleneğini başlatmıştır. 1918-1920 yılları arasında Temaşa adlı tiyatro dergisini 25 sayı yayınlayan Şehir Tiyatroları, dünyanın en uzun süreli tiyatro dergilerinden olan ve 1930'dan bugüne Darülbedayi, Türk Tiyatrosu ve Şehir Tiyatrosu adlarını alan derginin yayımını bugün de sürdürmektedir.
Son yıllarda Türk tiyatrosundaki değişim ve seyirci yönelişini göz önüne alan Şehir Tiyatroları, yerli ve yabancı yazarlardan oluşan geniş bir repertuarla İstanbul seyircisine ve turneler yoluyla da diğer kentlerdeki tiyatroseverlere perdelerini açmakta. Ayrıca, yabancı yönetmenleri ve tiyatro adamlarını davet ederek, sahneye koydukları oyunları Türk seyircisine ulaştırmaktadır.
Bugün on sahnesi olan Şehir Tiyatroları, her gün 3000 civarında İstanbul seyircisine perdelerini açıyor. Bu sahneler: Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi, Kadıköy Haldun Taner Sahnesi, Fatih Reşat Nuri Sahnesi, Gaziosmanpaşa Sahnesi, Gaziosmanpaşa Ferih Egemen Çocuk Sahnesi, Üsküdar Musahipzade Celal Sahnesi, Üsküdar Kerem Yılmazer Sahnesi, Kağıthane Sadabad Sahnesi, Kağıthane Küçük Kemal Çocuk Sahnesi, Ümraniye Sahnesi'dir.
TİYATRO ÇEŞİTLİ SIKINTILARA RAĞMEN DEVAM ETTİ
Mûsikî şubelerinin kapanmasının ardından tiyatro faaliyetlerine devam edildi. Çeşitli sıkıntılar yüzünden dönem dönem kapanma noktasına gelen kurum 1931 yılında İstanbul Belediyesine bağlı olarak İstanbul Şehir Tiyatrosu adını aldı (Muhsin Ertuğrul İstanbul Şehir Tiyatrosu).
Darülbedayi eğitim kadrosuna baktığımızda ise dönemin en önemli mûsikî adamlarını görmek mümkündü. Türk Mûsikîsi nazariyatında Abdülkadir Töre, Batı mûsikîsinde Zati Arca, Zeki Üngör, Türk mûsikîsi icrasında Tanburi Cemil Bey, Leon Hancıyan ve Ali Rıfat Bey alanlarındaki en yetkin isimler arasındaydı.
Dârü'l-elhan Mûsikî Mektebi Nağmeler evi anlamına gelen Darülelhan ise Osmanlı'da kurulan ilk sistemli konservatuvardı. Darülbedayi'deki mûsikî şubelerinin kapatılmasının ardından kurulmasına karar verilen okulun ilk amaçlarından biri Klasik Türk Mûsikîsi repertuarını notaya almak ve gerekli tashihatları yapmaktı. Bu görev Darülbedayi'de düşünülmüş ancak yerine getirilememişti.
Bir nevi konservatuvar eğitim modelinin benimsendiği bu okulda dönemin Batı konservatuvarlarından ayrı olarak üç mûsikî türünde müfredat uygulandığı görülüyordu. Halk mûsikîsi icra anlamında uygulanmasa da nazari olarak işlenmekteydi. Ayrıca ilk türkü derleme çalışmaları yine bu okulun çatısı altında başladı.