Arama

Ramazan'dan An'lar I Bahadır Yenişehirlioğlu

Ramazan, içerisinde birçok fazileti barındıran, insanların ruhlarını yenileyen bir aydır. Bu mübarek zaman dilimi yeme içmeden mahrum kalmadan ibaret değildir. Yaşamın manasını, kulluğumuzun amacını anlatır. Ramazan'da yaşadığımız "an"lar aslında bizim hayatımızı da belirler. Biz de bu "an"ların peşine düştük. Hepimizin özlemle yâd ettiği eski Ramazanları yazar ve oyuncu Bahadır Yenişehirlioğlu ile konuştuk.

Ramazan, başlı başına bir medeniyettir. Öncesinden yapılan hazırlıklarla, camileri süsleyen mahyalarla, Ramazan davulcularının sahurda bizleri uyandırdığı birbirinden eğlenceli manilerle, bir elin verdiğini öbür elin duymadığı zimem defteriyle koskoca bir medeniyet… Pek tabi olarak da bu ruh çocukluğumuzda şekilleniyor. Hepimizin özlemle yâd ettiği eski Ramazanları yazar ve oyuncu Bahadır Yenişehirlioğlu ile konuştuk.

Keyifli okumalar ve izlemeler…

Burcu Sandıkçı: Sizi daha çok oynadığınız dizilerden, kaleme aldığınız romanlardan tanıyoruz. Peki, nasıl bir çocuktu Bahadır Yenişehirlioğlu?

Bahadır Yenişehirlioğlu:

İnsanların bütün hayat hikâyeleri, çocukluğunda şekilleniyor malumunuz. Müspet ya da menfi, iyi ya da kötü... Çocuklukta yaşadığımız hiçbir şeyi unutmuyoruz.

◾ Benim de insanlığın bizatihi kendisi gibi iyi anları var kötü anları var. Ama çok sıkıntılı geçtiğini söyleyebilirim çocukluğumun. Ancak bunu travmatik hale getirip buradan beslenmeyi ve hadiseyi çoğaltmayı doğru bulanlardan değilim.

Hayatın mutlu tarafından bakmak, elinizdekilerin değerini bilip var olanları büyütmek ve köpürtmek gerektiğine inanırım. Ben de öyle yaptım. O yüzden çocukluğumda hatırladığım şeylerin güzel taraflarından beslenmeye çalışıyorum.

Burcu Sandıkçı: Ramazan-ı şerife kavuştuk. Sizin için Ramazan ayı ne ifade ediyor, bu mübarek ayın hangi özelliği sizi etkiliyor?

Bahadır Yenişehirlioğlu:

◾ Ramazan, hep söylenir ya on bir ayın sultanı diye… Yani bir yıla baktığımız zaman Ramazan'da bütün aylar içerisinde en çok övgüyü hak eden ay.

◾ On bir ay boyunca yapamadığımız pek çok şeyi focuslanmayı, kendimize bir büyüteç tutmayı, kendimize derinlikli olarak bakmayı ve kendimizi check etmeyi Ramazan'da yapıyoruz.

◾ Hep öykünüyoruz ya geçmiş Ramazanlara, orada yaşadıklarımıza. Geçmiş geçmişte kalıyor. Ama daha önce yaşanan bizim de tespit ettiğimiz yaşadığımız, yaş itibari ile denk geldiğimiz anların önemli kısımlarını değerli kısımlarını bir hazine olarak yeni nesillere taşımamız gerekiyor. O yüzden belki Ramazan ayı gelince insanlar eski Ramazanlara bir geriye dönüş, bir bakış gerçekleştirmek istiyorlar. Sebebi oradaki güzel hasletleri bugünün insanına taşımak. Kültür dediğimiz böyle bir şey zaten.

Eskiden defterler vardı, alışveriş yapardınız saha sonra babam ödeyecek denirdi ve deftere yazardı bakkal. Biz ona zimem defteri diyoruz. İşte bu adet Ramazan'da uygulanan bir adet ki, beni çok heyecanlandıran bir örnektir bu. Hiç tanımadığınız biri bakkala geliyor ve sizin bütün borcunuzu kapatıyor ve siz borcunuzu kimin kapattığını bilmiyorsunuz. Muhteşem bir şey bu. Hiç tanımadığınız birine iyilik yapıyor olmanız.

Burcu Sandıkçı: Çocukluğunuzda ya da gençliğinizde Ramazan'a dair unutamadığınız bir anınız var mı?

Bahadır Yenişehirlioğlu:

◾ Herkes gibi benim de Ramazan'da çocukluğumla alakalı unutamadığım pek çok şey var tabi. Malumunuz iftar vaktinin geldiği top ve ezanla belirtilir, duyurulur. Bulunduğumuz yerde de top atılırdı. Belediyeler yapardı bunu. O top sesini beklerdim. Hiçbir zaman o topun nasıl bir şey olduğunu nereden atıldığını görmedim. Ama belki okuduğumuz kitaplardan, o çizgi karakterli romanlardan ya da televizyonda izlediklerimizden onu bir top olarak düşündüm. Savaşta kullanılan bir top gibi ve havaya bir gülle fırlattığını, çocukluğumda öyle hayal ederdim. O sesi bekliyor olmak beni çok mutlu ederdi. O artık bütün yasakların bittiği, artık ağzınızın açıldığı, herkesin iştahla sofrada bir araya geldiği andı. Belki de o mutluluğu başlatan sesti, top sesi. Onu hiç unutmuyorum.

◾ Küçüklüğümüzde malumunuz bütün oruç tutamazdık. Benim kendi şahsımda öyleydi. Fakat rahmetli annem şey derdi "yarım gün oruç tutulması" tekne orucu derlerdi ona. Niyetlenirsiniz fakat öğleye kadar tutarsınız öğleden sonra artık yiyip içebilirsiniz. Birçok aile bunu niye yapardı? Evlatlarını, çocuklarını Ramazan'a hazırlamak, orucun ne olduğunu anlatmak, o kültürü onlara yerleştirmek ve bunun ibadet yönünü anlatmak adına. Ama o çocuğun savunmasız zayıf halini de korumak adına yarım günlük oruçlar tuttuğumu biliyorum.

◾ Rahmetli annem ibadetlerini yapan bir kadındı. Bir parça da hayata böyle tutunurdu. Çünkü benim babam hep yatalaktı, annem çocuk gibi ona bakardı. Ama iftara önem verirdi annem. Bazen babam yattığı yerden bizi izlerdi, ama biz o sofrada otururduk.

◾ Mahallemizde annemizin arkadaşları vardı. Rahmetli Seniye teyzeler, Huriye teyzeler, onlar çok bereketli ve becerikli hanımlardı. Mutfakları çok zengindi.

◾ Onlarla bir araya gelirdik ve daha çok iftar yapardık biz. Ayrıca şimdilerde bazen oluyor bazen olmuyor ama Ramazan davulcuları vardı. Onlar davullarıyla ahaliyi sahura kaldırırlardı ve maniler söylerlerdi. Bahşiş toplarlardı. Tabi o bahşişi veren, ailenin küçüğü olduğum için, ben verirdim. Bunlar çok güzel şeylerdi hatırladığım. Şimdilerde pek rastlamadığımız bir şey.

https://www.instagram.com/p/CcfUiZHDf-g/

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN