Selçukluların tarihten miras kalan rengi: Turkuaz
Uzak Doğu'nun sert coğrafyasından Tuna'nın derin vadilerine kadar hükmünü yaymış olan Türk Devletleri, bizlere yadigar bıraktıkları neredeyse her kadim eserde 'Turkuaz' rengini kullanmışlardır. Bu nadide renk, özellikle Selçuklu dönemi eserlerinde Anadolu'nun dört tarafını donatan yapılarda sık sık kullanılan, vazgeçilmez bir unsurdur. Peki turkuaz rengi, Selçuklu döneminde Anadolu'yu nasıl tezyin etmişti?
💠 İlk Türk devletleri olan Hunlar'dan Karahanlı Devleti'ne, İran topraklarında uzun süre hakimiyet süren Selçuklulardan Osmanlı İmparatorluğuna kadar neredeyse bütün Türk devletleri çeşitli alanlarda turkuaz rengini kullanırlar.
💠 İlk başlarda Türk rengi olarak isimlendirilmese de turkuazın, Türklerin ortaya koyduğu mimari ve sanat eserlerinde yoğun bir şekilde kullanılıyor olması bu rengin Türk rengi olarak anılmasına yol açar.
💠 Bazı rivayetlerde aslının Türk kelimesinden geldiği söylenilen turkuaz rengi, içerisinde yeşil barındıran açık mavi tonlarında bir renktir. Ayrıca bu can alıcı rengin Türkiye'nin Akdeniz sahillerinden esinlenilerek türetildiği de rivayetler arasındadır.
💠 Her ne kadar isminin nereden geldiği tartışmalı olsa da turkuazın Türk çini bezemelerinde, duvar süslemelerinde, çeşitli figürlerde ve motiflerde kullanıldığı ve Türklerle özdeşleştiği yadsınamaz bir gerçektir.
💠Anadolu'nun kapılarını 1071 yılında kazanılan Malazgirt Zaferi ile Türklere açan Sultan Alparslan, bu topraklara yerleşirken beraberinde onlarca ulema, sanat ve zanaat erbabı kimseleri de getirir. Bu sayede yüzyıllardır Uzak Doğu'nun zengin topraklarında saklı kalmış sanat cevherleri Anadolu'nun verimli diyarlarında filizlenip çiçek açma fırsatı bulmuştur.
💠 Selçuklular'ın Anadolu'ya ayak basmasından kısa bir süre sonra Haçlı akınlarının İslam topraklarını sarmaya başlamasıyla ne yazık ki mimari ve sanat faaliyetlerinde bir duraksama dönemi yaşanır.
💠 Ancak onun hemen arkasından 1150 – 1277 yılları arasında başta İznik daha sonra Konya merkeziyetinde başlayan sanatsal şahlanış, Beyşehir, Akşehir, Kayseri, Sivas, Erzurum, Afyon, Tokat, Amasya, Malatya ve Alanya gibi Anadolu şehirlerinde bütün ihtişamıyla eşsiz örnekler ortaya koyar.
💠 Türklerde gök betimlemesinin ve öğesinin önemli bir yer edinmesi turkuaz rengine olan hürmeti de artırır. Türklerde "Yaratılış Destanı" ve "Oğuz Kağan Destanı" gibi pek çok destanda kutsal sayılan göğe ve turkuaza atıf vardır.
💠 Sadece Türk kültüründe değil birçok kadim kültürde de turkuaz renginin koruyucu olduğuna inanılır. Nazar taşı gibi bazı kültürel öğeler de bu yüzden turkuaz renklidir.
"Gökyüzüne bakmak; vesveseleri, hüzün ve kederi azaltır. Korkuyu giderir. Allah'ı hatırlatır. Kötü düşünceleri ve karamsarlığı giderir. Sevenleri yakınlaştırıp teselli eder."
İmam Şafii
💠 Kutsal özelliklerinin yanı sıra turkuaz, içinde barındırdığı yeşil ve mavi tonlarından dolayı dinginliğin, sakinliğin, derinliğin aktarıcısıdır. Göğün rengi de olan bu renk, insanda huzuru uyandırmaktadır.
💠 Bilimsel olarak yapılan deneyler turkuaz rengine dokunan insanların vücut ısısında ve vücut yağında olumlu değişmeler oluştuğunu ortaya koyar. Teknolojinin olmadığı o yıllarda Selçuklu ilim ve aklının bu rengi sanata aktarmasının arkasındaki derin hikmeti okuyabilmek mümkündür.