Tek tutkusu gerçeği söylemek olan Flaubert'in tümcelerle serüveni
Edebiyat eleştirmenleri tarafından modern romanın kurucusu kabul edilen Gustave Flaubert, İstanbul'un görkemli tarihi eserleri olan Galata Kulesi'nden, muhteşem Ayasofya Camii'nden, göz kamaştırıcı Topkapı Sarayı'ndan ve Osmanlı'nın yıkılmaz surlarından hayranlığını gizleyememişti. O, vazgeçemediği gerçeği söyleme tutkusunu, eserlerinde de büyük bir açıklıkla işledi. Flaubert'in doğum yıldönümünde tümcelerle olan serüvenini derledik.
Gustave Flaubert, edebiyat eleştirmenleri tarafından modern romanın kurucusu kabul edilir. En tanınmış eseri, 19. yüzyıl toplumsal gerçekliğini çarpıcı biçimde aktaran ve dünya klasikleri arasına giren Madame Bovary'dir. 1857'de yayımlanan ve Fransa'da ciddi tartışmalara neden olan bu eserden sonra realist akımı başlatan kişi olarak gösterilir.
Bir cerrahın oğlu olan Flaubert, küçük yaşlardan başlayarak aile içinde bir sevgi ortamında büyüdü. Okul çağında kendi yeteneğinin farkındaydı, ama bu sezgisi dışa karşı hep utangaç ve içedönük bir genç olarak tanınmasını engellemedi. Sekiz yıl gittiği Rouen Cimnasyum'unda hep yanlış anlaşıldığına ve insanlarca aldatılıp durduğuna inandı. Flaubert, küçük yaşlarda tembel ve dalgacı tanındıysa da sonra birdenbire büyük bir atılımla çalışmaya koyuldu, dokuz yaşında tiyatro oyunları yazmaya başladı, on birinde Cimnasyum'un altıncı sınıfına ulaştı.
Yaşam boyu taşıyacağı aşağılık kompleksine karşın olağanüstü bir öğrenci olarak tanındı. Büyük ilgisi edebiyat ve tarih dersleriydi. İlk denemelerini Le Colibri (Sinek kuşu) adlı okul gazetesinde yayımladı. Tüm sınavları verip olgunluk dönemine ulaşan Flaubert, hukuk öğrenimini seçti. Hukuk Fakültesi'ne yazıldı (1840), ancak ağır bir hastalık sonucu kısa bir süre sonra bırakarak Paris'ten ayrıldı, Croisset'ye yerleşti, kendini tümüyle yazarlığa adadı.
Eserlerini Croisset'deki evinde olgunlaştırmaya çalıştı. Adını yaygınlaştıran ve beş yıldır üzerinde çalıştığı eseri Madame Bovary 1856 yılında "Revue de Paris" dergisi tarafından bölümler halinde yayımlandı. O kutlama beklerken, yerleşmiş geleneklere, din ve ahlak kurallarına aykırı davranmakla suçlandı, soruşturma açıldı, adalet önünde hesap vermeye çağrıldı (1857). O "Madame Bovary benim" derken, çağının, gerçeğin aynası olduğunu söylemek istiyordu.
Madame Bovary kitabını incelemek ve satın almak için tıklayın.