Türk edebiyatının diplomat yazarları
Diplomasi ve edebiyat yakın sahalar olmasa da bu alanda vazifelendirilen pek çok şair ve yazar var. Bürokratlık yapan Türk edebiyatının önemli yazarlarını sizler için derledik.
Giriş Tarihi: 24.09.2018
18:37
Güncelleme Tarihi: 24.09.2018
18:42
Giritli Aziz Efendi , 1797-1798 yıllarında Prusya'ya gönderilen ilk daimi elçi dir. Aynı zamanda da yurtdışında ikamet eden sefirler arasındaki ilk yazarlarımızdandır. Hm diplomat hem de yazarımız Giritli Aziz Efendi, Muhayyelat-ı Lüdünn-i İlahi adlı eseri edebiyat tarihimizde hikâyeden romana geçişi temsil eder.
Bu esnada ünlü oryantalist Friedrich von Diez ile ilmi ve felsefi konular üzerine mektuplaşır. Diez, şarkiyat konusuyla ilgili bazı meselelere cevap aradığından Ali Aziz Efendi'ye sorular sorar. Bu sorular önceleri dil ve gramer hususlarıdır. Sonra fesahat ve belagat arasındaki farka geçilir ve akabindeki yazışmalar birçok terimle ilgili alış-veriş çerçevesinde gelişir. Aziz Efendi, Farsça lafızlar açıkladığı gibi, harf sırasına göre tertiplenmiş bir şekilde terimlerin manaların karşılarına yazarak Von Diez'e cevap verir. Aziz Efendi, "stoa" ve "revakiyyun"a karşılık olarak "ehl-i üstüvâne" ifadesini kullanır. Alman şarkiyatçının daha sonra güneşin mahiyeti, aklın nasıl bir şey olduğu, elektrikle yıldırım münasebeti gibi konularda sorular ihtiva eden bir metin gönderir.
Şirde binlerce beyti ezberlemesiyle ve bilhassa 'Muhayyelat' adlı eseriyle tanınan Aziz Ali Efendi, Türkçe ve Farisi şiirler yazmıştır. Muhayyelat adlı eserinde çeşitli hikâyeleri kendine has bir üslupla kaleme almıştır.
Görevi sırasında 1798'de Berlin'de vefat eden Aziz Efendi, orada Müslüman mezarlığına defnedilir.
İyi derecede Farsçası olan Sünbülzade Vehbi , I. Abdülhamid tarafından İran'a elçi olarak gönderildi. Bağdat valisi Ömer Paşa ile anlaşmazlığa düşen ve Basra'yı kuşatan Kerim Han ile görüşerek ihtilaflı durumu ortadan kaldırdı ve Kerim Hanla iyi ilişkiler kurdu. Sünbülzade Vehbi'nin Kerim Han'la olan dostluğundan rahatsız olan Ömer Paşa'yla araları açılır ve karşılıklı İstanbul'a şikâyet raporları gönderirler. Yapılan tetkiklerde Sünbülzade suçlu bulunup idam kararı verilse de padişah tarafından affedildi.
Ulemâ çekse de farzâ hüsrân
İlm sermâyesi bulmaz noksan
Âteşe yanda cihân hark olma
Kopsa tufan suya gark olma
Sünbülzade, döneminde reisü'ş-şairan unvanını alır. Farsça- Türkçe manzum sözlüğü Tuhfe-i Vehbî ve Arapça- Türkçe manzum sözlüğü Nuhbe-i Vehbî uzun süre medreselerde ders kitabı olarak okutuldu. Çokça okunan ve bilinen bir diğer eseri ise Şevk-engiz adlı mesnevisidir.
Abdülhak Hâmid , 10 yaşındayken Osmanlı Sefareti'nde görevli ağabeyi Nasuhi Bey ile Paris'e, 13 yaşındayken Tahran elçiliğine tayin edilen babasıyla İran'a gitti. Yaşı küçük olmasına rağmen babasının yanında ikinci kâtip olarak görevlendirilir. 25 yaşında Paris'e ikinci kâtip tayin edilir. Orada kaleme aldığı Nesteren adlı eseri yüzünden bir süre sonra azledilir.
Poti, Golos ve Bombay şehbenderliklerinde çalıştı. Ardından Londra'da başkâtipliğe, sonrasında da Lahey ve Brüksel'e elçi olarak gönderildi. 1908'de Madrid'e büyükelçi olarak ataması yapılır. Ancak sonrasında Endülüs fatihi Tarık b. Ziyad hakkında piyes yazan birinin Madrid'de görevlendirilmesi sakıncalı bulunarak geri çağrılır.
Çekirdekten yetişme bir hariciyeci olsa da büyük bir diplomatik başarıya imza atamayan Abdülhak Hamid için Beşir Ayvazoğlu, büyükelçiliği daha ziyade keyfince yaşamak ve yazmak için yaptığını söyler. Cumhuriyet devrinde milletvekili oldu ve bu görevde iken 13 Nisan 1937'de öldü.
Eyvâh! .. Ne yer, ne yâr kaldı,
Gönlüm dolu âh ü zâr kaldı.
Şimdi buradaydı gitti elden,
Gitti ebede gelip ezelden .
Abdülhak Hamit Tarhan, Türk şiirinin hem muhtevada hem de şekilde büyük yeniliklere açılmasını hazırlayan bir şairdir. Hamit, Türk şiirinin kendine özgü bir kimlik kazanması gerektiğini her fırsatta dile getiren Hamid, bunun en somut örneklerini de kendi eserlerinde verdi. Kendinden sonra gelen şairler tarafından üstat olarak kabul edildi.
Abdülhak Hâmid, Madrid elçiliğ inden geri çağrılınca onun yerine dostu Sami Paşazade Sezai vazifelendirilir. Sezai Bey, kesintisiz 12 yıl Osmanlı Devleti'nin Madrid'deki elçisini yaptı.
1921'de emekliye ayrılan Sezai Bey, İspanya'ya dair izlenimlerini "Gırnata " ve "El-mescidü'l-Camia: Elhamra" yazılarıyla ölümsüzleştirir.
Tanzimat edebiyatı içerisinde ikinci kuşaktan kabul edilen Sami Paşazade Sezai Bey, Türk edebiyatı tarihinde Halit Ziya'dan (Uşaklıgil) önce yetişen ilk büyük üslupçudur .
Sergüzeşt romanıyla ünlenen yazar ve bürokrat Sezai, Sergüzeşt, Küçük Şeyler, Şîr, İclal diğer eserleridir.
Ahmet Hikmet Müftüoğlu, Galatasaray Lisesi'nden mezun olduktan sonra Hariciye'ye girdi. Henüz 19 yaşında iken Pire ve Poti şehbenderlikleri ne vekâlet etti. Ayrıca Galatasaray Lisesi'nde imla, kıraat, sarf ve nahiv hocalığı yaptı. Balkan Savaşları öncesinde Budapeşte şehbenderliğine tayin edildiyse de savaş yüzünden bu görevini yapamadı.
Edebi açıdan Servet-i Fünûn'un etkisinde olan Müftüoğlu Ahmet Hikmet, Macaristan'a gitmeden önce Türkçülüğün tesirinde kaldı ve Çağlayanlar adlı kitabındaki hikâyelerinin bir kısmını orada yazdı. I. Dünya Savaşı sırasında da Macaristan'da bulundu ve Türk-Macar dostluğunun pekişmesi için başarılı çalışmalar yürüttü. Milli Mücadele sırasında Türkiye'ye geri döndü.