Türklerin çevgânı nasıl polo oldu?
Selçuklular döneminde savaş sporu olarak da tanımlanan 'çevgân', Asya ülkelerinde de oldukça rağbet gören bir oyundu. 19. yüzyılda İngilizlerin Afganistan ve kuzey Hindistan'ı işgal etmesiyle çevgân oyunu polo adını alarak bugün bütün dünyada da bu adla tanındı.
Giriş Tarihi: 26.10.2018
12:03
Güncelleme Tarihi: 10.06.2020
14:56
HEM SAVAŞA HAZIRLIK HEM EĞLENCE
Türkler, tarih boyunca her an savaşa hazır olup girdiği her savaşta da büyük zaferler kazandı. Bu başarılarını ise şüphesiz asker millet olmasına yani kadın-erkek fark etmeksizin savaşçı olma özelliklerine borçluydu.
Türklerde İslamiyet öncesinde olduğu gibi sonrasında da bu özellikleri görülür. Türklerin savaşlarda başarı elde etmelerinin altında, barış zamanında savaşa hazırlık niteliğinde olan ancak diğer taraftan da eğlence amaçlı yaptıkları faaliyetler etkilidir. Bu amaçla oynadıkları oyunlar arasında cirit, çevgân, at yarışları, mızrak atışı, gülle atma, avlanma, ok atma, halka kapma ve güreş gibi spor faaliyetleri yer alır.
Orta Çağ devletlerinde askerî nitelikte olan bu oyunlar , günümüzde artık savaşa hazırlanma niteliğini kaybetse de oynanmaya devam ediyor. Bu oyunlar arasında en dikkat çekeni oyun ise çevgândır. Çevgân, at üzerinde sopalarla veya ucu kıvrık değneklerle ortada bulunan topa vurularak oynanan ve belli bir hedeften topu geçirmeyi gerektiren bir oyundur. Türklerin İslamiyet'ten önceki dönemden beri oynadıkları oyunlardan biridir bu. Farsça bir kelime olan "çevgân"ın Türkçe karşılığı ise "çöğen"dir. Aynı zamanda bugün polo adıyla oynanan oyun da çevgândır. Çevgân oyununun İran, Bizans, Çin, Emevî, Abbâsî, Karahanlı, Gazneli, Selçuklu, Harezmşâh, Memlûklu, Hindistan, Akkoyunlu, Karakoyunlu, İran ve Osmanlı gibi devletlerin bulunduğu coğrafyalarda oynanırdı.
TÜRKLERİN ÇEVGANI “POLO” OLDU!
19. yüzyılda, İngilizlerin Afganistan ve Kuzey Hindistan'ı işgalleri sırasında bu oyunu polo adıyla oynamaya başlamaları ile bütün dünya bu oyunu tanıdı. Polo adıyla oynanan bu oyun, bugün dünyada çok yaygın bir şekilde oynanır.
OYNAMA ŞEKLİ VE KURALLARI
Çevgân oyununda kullanılan topa "gûy ", topu çelmeye yarayan sopaya veya ucu kıvrık değneğe de "çevgân" denir ki oyunun ismi de buradan gelir. Genellikle dörder kişilik iki takımdan oluşan ve dört köşeli sahada oynanan bir oyundur. Sahanın büyüklüğüne göre oyuncu sayısının arttığı durumlar da vardır. Oyuncular, at üzerinde iki takım halinde ellerindeki çevgân ile sürdükleri gûyu, karşı tarafın iki direk arasındaki kalesinden geçirmeye çalışırlardı. Takımların galip gelebilmeleri için yedi kez topu kaleden geçirmeleri gerekliydi. Oyunda kullanılan ve "gûy" ismi verilen top, 10-15 santimetre çapında olup söğüt veya akça ağaç budağından yapılırdı. Bunun yanında küçük bir çakıl taşının çevresine pirinç samanı sarılarak üzeri deri ile kaplanmış toplar da kullanılırdı. Diğer oyun aracı olan ve "çevgân" ismi verilen sopa ise yaklaşık olarak bir buçuk metre uzunluğundadır. Her iki takımın da tek hedefi kaledir. Çevgân oyunu oynayana çevgânbaz, değnekle topa vurana çevgânzen denirdi. At üzerinde oynanan bir oyun olan çevgânda en az oyuncular kadar önemli olan bir unsur da attır. Atlar, bu oyun için henüz tay iken özenle eğitilirdi.
SELÇUKLULARIN SAVAŞ SPORUYDU
Çevgân oyunu, Selçuklular döneminde özellikle de sultanların zevkle ve yaygın olarak oynadıkları oyunlar arasında yer alırdı. Bu oyun aslında sultanların yanı sıra emirler ve askerlerin de savaş dönemleri dışında ve her an savaşa hazırlıklı olabilmek amacıyla oynadıkları oyunlardan biriydi. Bu durum eski dönemlerde görülen savaşa hazırlık uygulamalarının İslamî dönemde de devam ettiğini gösterir. Sultan, emîr ve askerlerden başka halkın da çeşitli vesilelerle çevgân oynadıkları görülürdü. Hükümdarın çevgânını taşıyan ve saray hizmetlileri arasında yer alan çevgândâr isimli resmî bir görevli de bulunurdu.
Büyük Selçuklu Devleti'ne en parlak dönemini yaşatan Sultan Melikşah'ın çevgân oynamasından Sultan Tuğrul Bey ve Sultan Alp Arslan da çevgân oyununu bildiği anlaşılır. Büyük Selçuklu Devleti'nin üçüncü sultanı olan Melikşah, çevgân oyununda ve at binicilikte hem çevik hem de atikti. Sultan Melikşah, Bağdat'ı ilk ziyaret ettiği Mart 1087 tarihinde burada çevgân oynamıştı.
Büyük Selçuklu Devleti'nin son sultanı Sencer de çevgân oyunu oynayan Selçuklu sultanları arasındaydı. Hatta bir gün çevgân oynadığı sırada, atının sürçmesi üzerine attan düştü. Bunun üzerine, Sultan Sencer'in durumuna uygun olarak, dönemin şairlerinden Mu'izzî bu hadise üzerine bir rubaî söyledi. Melikşah'ın diğer oğulları Berkyaruk ve Muhammed Tapar'ın da çevgân oyununu oynadıkları bilinir.