Müziğin dahi ismi Çaykovski'nin Osmanlı anıları 🎵
Klasik müziğin büyük bestecilerinden Çaykovski'nin yolu, hayatının bir döneminde Osmanlı topraklarına düşmüştü. Turne için bir yolculuğa çıkan Çaykovski, Osmanlı'nın üç güzide şehrine uğramış; bu serüvenini, anılarında ve yazdığı mektuplarda kaleme almıştı. Müziğin dahi ismi Çaykovski, ayak bastığı Osmanlı toprakları için "Nedense bütün bunlar bana Şark'ın masallarını hatırlatıyor" demişti.
Çaykovski, 7 yaşında ilk piyano dersini aldığında, duyduğu müziği kafasından çıkaramadı ve bu durum, onu uykularını kaçıracak düzeyde rahatsız eden bir seviyeye ulaştı.
Ailesi ise piyano başında geçirdiği vakti edebiyata ayırması için onu yönlendirmeye çalıştı ve bu nedenle ilk müzik deneyimleri birkaç piyano dersinden ileri gidemedi. Bestecinin günümüze ulaşan ilk müzik yapıtı ise 1854 tarihli ikinci dadısına ithaf ettiği Anastasia Valsi'dir.
Çaykovski ve Ailesi, 1848
Oğullarını tamamen müziğe yönlendirmek ailesinin aklının ucundan geçmediğinden, 10 yaşında İmparatorluk Hukuk Okulu'na yazdırıldı. İmparatorluk Hukuk Okulu'nda Çaykovski, Lomakin'in yönettiği koroya katıldıktan sonra, Kündinger'den piyano dersleri aldı.
Bu tarihten sonra müzik, onun büyük bir hazzı haline geldi, ancak müzikle ilgisi hala doğaçlama beste yapmakla sınırlıydı.
14 yaşındayken çok bağlı olduğu annesini kaybetti. Bu olay, daha sonra eserlerinde kendisini gösterecek olan depresif yanının belirginleşmesine neden oldu.
Çaykovski, 1859 yılında okuldan mezun olduktan sonra, Adalet Bakanlığı'na girerek memur olarak göreve başladı. Çalışmaları çok takdir gördü ve hızla terfi etti.
Mezun olduktan sonraki sosyal hayatı Fransız balesi, tiyatrosu ve İtalyan operası izlemek üzerine kuruluydu. 1861'de yeni açılan Rus Müzik Cemiyeti'nde Nikolay Zaremba ile teori derslerine başladı. Hocasının yeni açılan St. Petersburg Konservatuvarı'nda hocalık yapmaya başlaması üzerine, Çaykovski de müzik çalışmalarına burada devam etti.
Müziği meslek edinme isteği günden güne artan besteci, tutkusu uğruna 1863'te işini bırakarak daha az gelirli bir hayatı göze aldı.
Okulun en başarılı hocaları Zaremba ve Anton Rubinstein'dı. Anton Rubinstein, öğrencisindeki özel yeteneğin farkına vararak, onun eğitiminde daha özenli davrandı.
Çaykovski, onlarla önce armoni, kontrpuan ve kilise modları, sonra da kompozisyon ve enstrümantasyon çalıştı. 21 yaşında profesyonel eğitimine başlayan biri için çok iyi bir performans gösterdi.
Büyük hayranlık duyduğu hocası Rubinstein ile aynı zamanda şeflik de çalıştı. Birtakım sosyal fobilerinden dolayı şeflik yapmak ona çok zor geldi. Daha orkestranın önünde durduğu ilk an dehşete kapılıyordu ve bu durum hayatı boyunca, kendi eserlerini yönetmek için misafir olarak çağrıldığında dahi değişmedi.
1865'te St. Petersburg Konservatuarı'ndaki eğitimini ikincilik ödülü ile tamamladı. 1866'nın başlarında Anton Rubinstein'ın önerisi ile Moskova Konservatuarı'nda hocalığa başladı. Besteci Moskova'ya taşınınca konservatuarın müdürü de olan Nikolay Rubinstein ile yaşamaya başladı.
Nikolay Rubinstein, Moskova'nın müzik çevresinde son derece etkili ve tanınmış biriydi, dolayısıyla besteciye mesleki açıdan birçok avantaj sağladı. Rubinstein, Çaykovski'nin eserlerini (ilk eserleri dâhil) şefliğini kendi yaptığı Rus Müzik Cemiyeti'nin konserlerinde seslendirdi.
"Tarifsiz bir melankoliyi sürekli içimde taşıyorum. Öyle bir duygu ki, kelimelerle açıklanamaz. Korkuyla karışık, ne olduğunu ancak şeytan bilebilir."
Bu dönemde birçok çalışması psikolojisinde ve sinir sisteminde bazı düzensizliklere aynı zamanda uyku bozukluğuna yol açtı ve bu durum yaşamı boyu devam etti. Bu sıralarda ilk büyük eserlerini yazmaya başlamıştı.