Yahya Kemal'in en çok sevilen 20 şiiri
Edebiyatımızın usta şairi Yahya Kemal, sadece şiirleriyle değil fikirleriyle de bir döneme damgasını vurdu. "Mısra haysiyetimdir" sözüyle şiirde dizenin bir iç uyumla, musiki cümlesi halinde kusursuzlaştırılması gerektiğini anlatan şair, şiirleriyle olduğu kadar şiirle ilgili görüşleriyle de ilgi gördü. Dizelerini kaleme alırken o kadar titiz davranırdı ki bir şiiri yazması senelerini alırdı. Bu nedenle yaşamı boyunca hiç kitap yayınlamadı. İşte İstanbul şairi olarak adlandırılan Yahya Kemal'in en çok sevilen 20 şiiri...
Önceki Resimler için Tıklayınız
Yavuz Sultan Selim Han'ın önünde
Ok atan ihtiyar Bektaş Subaşı,
Bu yüksek tepeye dikti bu taşı
O gazi hünkârın mutlu gününde.
Vezir, molla, ağa, bey, takım takım
Güneşli bir nisan günü ok attı.
Kimi yayı öptü, kimi fırlattı,
En er kemankeşe yetti uç atım.
En son Bektaş Ağa çöktü diz üstü.
Titrek elleriyle gererken yayı,
Her yandan bir merak sardı alayı.
Ok uçtu hedefin kalbine düştü.
…
Eserlerin yayınlanmasında Nihad Sami Banarlı'nın ve İstanbul Fetih Cemiyeti'nin katkısı bulunan Beyatlı, 1975'de çıkartılan "Tarih Musahabeleri", 1973'de "Çocukluğum, Gençliğim, Siyasî ve Edebî Hatıralarım" ile yakın tarihe ışık tuttu.
Bir uykuyu cananla beraber uyuyanlar,
Ömrün bütün ikbalini vuslatta duyanlar,
Bir hazzı tükenmez gece sanmakla zamanı,
Görmezler ufuklarda şafak söktüğü anı.
Gördükleri rü'ya, ezeli bahçedir aşka;
Her mevsimi bir yaz ve esen rüzgârı başka,
Bülbülden o eğlencede feryad işitilmez,
Gül solmayı, mehtap azalıp bitmeği bilmez;
Gök kubbesi her lahza bütün gözlere mavi,
Zenginler o cennette fakirlerle müsavi;
Sevdaları hülyalı havuzlarda serinler,
Sonsuz gibi bir fıskiye ahengini dinler.
Usta yazarın siyaset, felsefe ve sosyal hayata kadar her mevzuda kaleme aldığı yazıları ise 1977'de "Mektuplar ve Makaleler" isimli kitabında toplanarak okuyucularına ulaştırıldı.
Kalbim yine üzgün seni andım da derinden,
Geçtim yine dün eski hazan bahçelerinden!
Üzgün ve kırılmış gibi en ince yerinden,
Geçtim yine dün eski hazan bahçelerinden!
Senden boşalan bağrıma göz yaşları dolmuş!
Gördüm ki, yazın bastığımız otları solmuş.
Son demde bu mevsim gibi benzim de kül olmuş
Geçtim yine dün eski hazan bahçelerinden
"Akıncılar", "Süleymaniye'de Bayram Sabahı", "Mohaç Türküsü", "Sessiz Gemi" ve "Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul!" mısrasıyla başlayan "Aziz İstanbul", Beyatlı'nın en çok bilinen, ezberlenen ve bestelenen şiirleri arasında yer alıyor.
Gönlümle oturdum da hüzünlendim o yerde,
Sen nerdesin, ey sevgili, yaz günleri nerde!
Dağlar ağarırken konuşurduk tepelerde,
Sen nerde o fecrin ağaran dağları nerde!
Akşam, güneş artık deniz ufkunda silindi,
Hulyâ gibi yalnız gezinenler köye indi,
Ben kaldım, uzaklarda günün sesleri dindi,
Gönlümle, hayâlet gibi, ben kaldım o yerde.
'Sessiz Gemi' Yahya Kemal'in en çok bilinen ve sevilen şiirleri arasında yer alır. Her daim ölüm teması ekseninde irdelenen Sessiz Gemi şiiri, arkasında çok özel bir hikayeyi barındırıyor. Halide Edip, 1949 yılındaki bir yazısında Yahya Kemal ve Nazım Hikmet'ten devrimizin en büyük iki şairi olarak bahseder. Peki Sessiz Gemi'nin bu çok özel hikayesinde, Yahya Kemal ve Nazım Hikmet'in yollarını kesiştiren nedir? 👇
Haberin devamına buradan ulaşabilirsiniz
Günlerce ne gördüm ne de kimseye sordum,
"Yarab! Hele kalp ağrılarım durdu!" diyordum.
His var mı bu âlemde nekahat gibi tatlı
Gönlüm bu sevincin heyecanıyla kanatlı
Bir taze bahar âlemi seyretti felekte,
Mevsim mütehayyil, vakit akşamdı Bebek'te,
Akşam! Lekesiz, saf, iyi bir yüz gibi akşam!
Ta karşı bayırlarda tutuşmuş iki üç cam;
Sakin koyu, şen cepheli kasrıyla Küçüksu,
Ardında vatan semtinin ormanları kuytu;
Bir neşeli hengâmede çepçevre yamaçlar
Hep aynı tehassüsle meyillenmiş ağaçlar
Dalgın duyuyor rüzgârın ahengini dal dal.