Herkesi fazla düşünmenin verdiği zarar: Aşırı Empati Sendromu
Yaşadığımız yüzyıl bizi farklı psikolojilere sürükleyebiliyor. Bunlardan biri de herkesi ve her şeyi fazla düşünmenin verdiği zarar, "aşırı empati sendromu"dur. Hiper empati bozukluğu olarak da bilinen bu rahatsızlığın belirtileri neler? Empat olup olmadığımızı nasıl anlarız? Çağımızın hastalıklarından biri olan "aşırı empati sendromunu" sizler için araştırdık.
◼ Son günlerde ülkemizde büyük bir yangın faciası yaşandı. Yangında yaşamını yitiren ve yaralanan insanların neler yaşadığını saatlerce, günlerce düşündük. O insanların ve yakınlarının neler hissettiğini belki tam anlamıyla kavrayamadık ama çok derinden, en derinden hissederek üzüldük.
◼ Sosyal medyadan, televizyondan ve radyodan takip ettik. Bir an olsun takip etmeyi bırakmadık, duramadık belki, son gelişmeler neler diye. Kurtulan var mı, yaralılar iyileşti mi? Bu faciaya ne sebep oldu? Bunları sorduk ve yeri geldi öfkeyle dolduk.
BENLİĞİMİZ KADERİMİZİ, ÖZ SAYGIMIZ TUTUMLARIMIZI MI BELİRLER?
◼ Evet, dünyada yaşam hızla akmaya devam ederken hem iyi hem kötü olaylar yaşıyoruz. 6 Şubat Depremi, Gazze Katliamı, Edirnekapı surlarında yaşanan acı olay, şehitlerimiz, patlamalar, seller ve yangınlar. Bu örnekleri artırabiliriz elbette.
◼ Tüm bunları belki hiç umursamayan bir kesim vardır ama toplumun büyük çoğunluğu yaşanan bu trajik olayların acısını derinden hissediyor, kendisi yaşamasa dahi empati kurarak neler hissettiklerini bir nebze olsun anlamaya çalışıyorlar.
◼ Bu durum bakıldığında normal gelebilir ama empatinin fazlalaştığı an bu durum, kişiyi ciddi bir rahatsızlığa sürükler. Bu rahatsızlığın adı, Aşırı Empati Sendromu veya Hiper Empati Sendromu'dur.
◼ Herkesi, her şeyi fazla düşünmenin, fazla takip etmenin insana verdiği zarar olarak tanımlanır. Empat olup olmadığınızı anlamak için kendinize "duygusal olarak bir sünger gibi miyim?" sorusunu sormakla başlayabilirsiniz.
◼ Hiper empati bozukluğu veya empatlıktan bahsetmeden önce empatinin biyolojik tanımına bir bakalım. Yapılan bir araştırmaya göre ağrılı birini izlerken, kendimiz ağrı çekerken beynimizde aktive olan kısımlarının aktifleştiği gözlemlenmiş.
◼ Kısacası ağrılı birini izlediğimizde, o ağrıyı çeken kişi biz olmasa da beynimiz o kısmı aktifleştiriyor. Limon yiyen birini izlediğimizde nasıl yüzümü buruşturuyorsak acı çeken birini izlediğimizde de beynimiz bu duyguları aktifleştirir ve birebir yaşıyor gibi hissederiz.
◼ Bunun sebebi, yapılan araştırmalara göre beyindeki ayna nöron sisteminin parasingulat korteks, ön ve arka singulat korteks ve amigdalanın empati ile ilişkili olabileceğini açıklamakta.
◼ Bir psikiyatrist olan Judith Orloff da kendinin bir empat olduğunu düşünüyor ve alanda bazı araştırmalar yapıyor. Bunun üzerine "The Empath's Survıval Guide" (Empatın hayatta kalma rehberi) adlı eseri kaleme alıyor.