Gücün Karanlık Tarafı: Stanford Hapishane Deneyi'nin öğrettikleri
1971 yılında, psikoloji biliminde çığır açan bir deney yapıldı. Bu deneyde, rastgele olarak seçilen gönüllü öğrenciler, gardiyan ve mahkum rolleri olarak ikiye ayrıldı. Psikolog Philip Zimbardo tarafından yürütülen bu deney, insanların çevresel faktörler altında nasıl davranabileceğini ve nasıl değişebileceğini göstermesini hedeflemişti. Ancak Stanford Hapishane Deneyi, etik tartışmaları ve rahatsız edici sonuçları olması nedeniyle son derece tartışmalı bir deney oldu. İnsan psikolojisinin anlaşılmasına dair önemli olan bu deneyin boyutlarını araştırdık.
Önceki Resimler için Tıklayınız
🔹 Deneyin sadece 6 gün sonra sona erdiği ve deneyin tamamen rol yapmaya dayandığı göz önüne alındığında, mahkumlar ve gardiyanlar arasındaki ilişkinin ne kadar sadist ve vahşi bir hale geldiği şaşırtıcıdır. Şiddetin boyutu korkutucu düzeye gelmiş, denekler bu süreçte ağır psikolojik tahribata uğramış durumdaydı. Tüm bu sebep ve süreç neticesinde Zimbardo, beklenenden oldukça erken bir şekilde deneyi sona erdirmek zorunda kaldı.
🔹 Stanford Hapishane Deneyi bittiiğinde, ortaya çıkan sonuçlar Psikoloji dünyasını derinden etkiledi. Mahkum rolündeki denekler, mahkum olarak geçirdikleri 6 gün boyunca yaşadıkları nedeniyle deney sonrasında psikolojik destek almak zorunda kaldılar. Bu durum, deney ekibinin -başta Zimbardo olmak üzere- fazlaca eleştiri almasına neden oldu.
🔹 Bu deneydeki en büyük problemlerinden biri Etik konusu olmuştur. Katılımcıların psikolojik sağlıklarının yeterince korunmaması ve çalışmanın tasarımının istismar edici ve zararlı davranışlara izin vermesi gibi etik sorunları nedeniyle geniş çapta eleştirildi. Bu durum, potansiyel olarak katılımcılara zarar verebilecek soruları gündeme getirdi.
🔹 Zimbardo'nun denek grubunun, tamamen rastgele seçildiği iddiasına yönelik çeşitli eleştiriler bulunmaktadır. Aslında seçilen kişiler, agresiflik, otoriterlik ve sosyal baskınlık gibi özellikler açısından ortalamadan daha yüksek puanlar almış, ancak empati yetenekleri açısından ise ortalamadan daha düşük puanlar almış bireylerden oluştuğu iddia edilmiştir. Bu iddiayı desteklemek için 2007 yılında aynı türde bir deney yapmak için gazeteye ilan verilmişse, 1971'deki öğrenci profiliyle 2007 yılındaki öğrenci profilleri aynı olmadığı gerekçesiyle bu fikirden vazgeçilmiştir.