Filmler, rüya gören benliğimizi aramaya başlar ve en derinlerde, güneş battıktan sonra ortaya çıkan, benliğimize kaynatılmış ikinci kişiliğimizi bulmaya çalışır. Sinemada, rüya gören benliğimizin hayatını tekrar yaşarız. Filmler, insan doğasının rüya gören hali ile bağlantı kurmamızı sağlar. Dahası, rüya dünyamızın üzerinden gelişirler. Hasret kaldığımız rüyaları bize verirler.
Filmin başkarakterleri olan Dom, Robert, Eames, Arthur, Mal ve Saito'nun ilk harflerinden Dreams (Rüyalar) kelimesinden oluşur.
Film, rüyalar ve psikanalizi üç yönlü enteresan bir ilişkisini anlatır. Yönetmen Christopher Nolan'ın, Başlangıç'ı bu üç şeyi bir bütün haline getirerek izleyicisine sunar. Filmi tek cümleyle özetlersek ''rüya içinde rüya'' diyebiliriz. Filmde bir rüya katmanından diğer katmana geçişler yapılmakta, fakat burada önemli olan, önceki katmanda bir kişinin uyanık kalıp diğerlerini uyandırması ve rüya gören kişinin aldatıldığını hissetmemesidir.
Peki, film boyunca başkarakter tamamen uyanık mıdır? Ya da Cobb, deneğin hayal dünyasına sızabilmek için ne yapar?
Cobb, çok yetenekli bir hırsızdır. Uzmanlık alanı, zihnin en savunmasız olduğu rüya görme anında, bilinçaltının derinliklerindeki değerli sırları çekip çıkarmak ve onları çalmaktır. Cobb'un bu ender mahareti, onu kurumsal casusluğun tehlikeli yeni dünyasında aranan bir oyuncu yapar.
Ancak aynı zamanda bu durum onu uluslararası bir kaçak yapar ve sevdiği her şeye mal olur. Cobb'a içinde bulunduğu durumdan kurtulmasını sağlayacak bir fırsat sunulur. Ona hayatını geri verebilecek son bir işini tamamlayabilecek midir?
Yönetmen: Christopher Nolan Senaryo: Christopher Nolan