Abdülhamid’in çağlar aşan müzesi: Müze-i Hümayun
Sultan II. Abdülhamid, payitahtın dört bir yanında yeni eserler yaptırdı ve eski eserleri ihya etti. Peki, Abdülhamid'in döneminde yapılan kamu binaları arasında Müze-i Hümayun binalarının da yer aldığını biliyor muydunuz? Ya da dünya üzerinde müze binası olarak tasarlanan ve bu amaçla kullanılan ilk 10 müze arasında yer aldığını? Sizler için, Abdülhamid'in iradesi ile tarihe yön veren müzeyi derledik.
Giriş Tarihi: 25.06.2019
09:14
Güncelleme Tarihi: 25.06.2021
15:48
Sultan II. Abdülhamid döneminde yapılan kamu binaları arasında Müze-i Hümayun binaları da yer almaktadır. Dünya üzerinde müze binası olarak tasarlanan ve bu amaçla kullanılan ilk 10 müze arasında yer alan Müze-i Hümayun, Topkapı Sarayı'nın dış avlusundan Gülhane'ye inen yokuş üzerinde Sultan II. Abdülhamid Han'ın iradesi ile Alexandre Vallaury tarafından tasarlanmış ve 1891-1907 yılları arasında Çinili Köşk'ün karşısına, üç aşamalı olarak inşa edilmiştir.
Kültür ve sanat dünyamıza yapmış olduğu katkılarla bilinen Tophane-i Amire Müşiri Fethi Ahmed Paşa'nın, Sultan Abdülmecid devrinde yapmış olduğu çalışmalar ülkemizde müzecilik çalışmalarının başlangıcı olarak kabul edilmektedir.
Fethi Ahmed Paşa uzun yıllar elçilik görevi nedeniyle Paris, Viyana, Londra ve Moskova'da bulunmuş, bu şehirlerdeki gözlemleri, sanat ve kültür hayatına dair tecrübelerini idari görevleri sırasında uygulamıştır. 1846 yılında Aya İrini Kilisesi içinde Osmanlı döneminde kullanılan eski eserleri bir araya getirerek Mecma-i Esliha-i Atika ve Mecama-i Asar-ı Atika isimleriyle Osmanlı'nın müze anlamında ilk uygulamasını başlatmıştır.
1873 yılına gelindiğinde Aya İrini Kilisesi'ndeki müzenin, Topkapı Sarayı müştemilatından olan Çinili Köşk'e taşınmasının uygun olacağı kararı alınır. Müze müdürü Dethier yeni bir müze binasının yapılmasını önermişse de, çok masraflı olacağı gerekçesi ile bu öneri dikkate alınmaz.
Bunun yerine 1478 yılında Topkapı Sarayı'nın ilk binası olarak inşa edilen Çinili Köşk'ün müze olarak kullanılmasının daha masrafsız olacağı düşünülür. Çinili Köşk'ün Avrupa tarzında bir müze binasına dönüştürülmesi için çalışmalara başlanır. Bunun için Romanyalı mimar Montrano ile anlaşılır. Öncelikle köşkün önüne iki taraflı bir merdiven ilave edilir.
Erken dönem Osmanlı mimarisini yansıtan Çinili Köşk, Avrupa tarzı neoklasik bir görünüm alması için yapılan bu müdahalelerle tüm özelliğini kaybeder.