Arama

Aşure geleneğinin Osmanlı şiirine yansımaları

Yüzyıllar boyunca varlığını koruyarak günümüze kadar gelmiş olan aşure geleneği, Muharrem ayının en büyük nişanesidir. Aşure, toplumsal bağlarımızı düzenler ve güçlendirir. Komşularımız ve akrabalarımızla olan ilişkilerimizi olumlu yönde etkilediği gibi dostluk ve barışa da önayak olur. Aynı zamanda edebiyatımıza da tesir eden aşure geleneğimizin, Divan edebiyatında bulunan en müstesna örneklerini sizler için derledik.

Aşure kelimesinin kökeni

🔸 Aşurenin kelime kökeni hakkında iki yaygın görüş vardır. Bunlardan birincisi, Arapça onuncu gün anlamına gelen "aşr" kökünden türediğidir. İkinci görüş ise "ışr" kökünden türeyen develerin güdülmesi anlamına gelen Arapça kökenli bir sözcük olduğu görüşüdür.

🔸 Muharrem ayın onuncu gününde önemli olayların vuku bulmasından ötürü, birinci anlam daha çok kabul görmüştür.

Acının şiire dökülmüş hali: Muharremiyye

Aşure günü olayları

🔸 Aşure geleneğinin ortaya çıkmasında çeşitli görüşler hakimdir. *Nuh tufanından geriye kalan bakliyatların pişirilmesinden oluşan bir tatlının adı olmasından dolayı bu geleneğinin başladığı söylenir. Kurtuluş gününün bir simgesi olarak görülür ve her sene muharrem ayında bu geleneğe ara verilmeden devam edilir.

Nuh Tufanı: Rabbimiz, Hz. Nuh'u insanlara İslam'ı anlatması ve davet etmesi için göndermiştir. Topluluğun çoğu, Allah'ın davetini, onca delil ve ispatlara rağmen kabul etmez. Rabbimiz Hz. Nuh'a bir gemi yapmasını, kendisine inananlarla beraber bu gemiye binmesini emreder. İman etmeyen ve geride kalanlar ise helak olur. Gemide olan bakliyatlarla yapılan yemek ise o günün bir simgesi olur ve aşure ismiyle anılır.

Muharrem ayı ile ilgili ayet ve hadisler

🔸 Osmanlı belgelerinde "aşura" şeklinde telaffuz edilen aşure, Osmanlı mutfağında *helvacıbaşı tarafından, Muharrem ayı haricinde şölenlerde ve vefat eden sultanların defin işlemi ardından da yapılırdı.

🔸 Aşure mutfaklarda olduğu kadar edebiyata da yansımış ve ortaya dillerden dillere dolaşan önemli mısraların çıkmasını sağlamıştı.

🔸Gelin bu önemli günün yansımalarını edebiyatçıların divanlarından okuyalım.

Helvacıbaşı: Osmanlı'da Enderun'a bağlı olan ve özel günlerde helva yapmakla yükümlü görevlilerdir.

En kolay ve güzel aşure nasıl yapılır?

Demdür Yakînî mâh-ı muharremde ağla kan
Gark eyle lâle-veş dem-i 'âşûrdan beden

Ey Yakînî! Muharrem ayında kan ağlamanın zamanıdır.
Bedenini aşure gününde lale gibi kana *gark et.

📌Yakînî Dîvânı

Yakînî: İstanbul'da yaşamış olan ve ilmiye sınıfına mensup bir aileden gelen şair, ilim alanında eğitimler almış ve dönemin önemli mutasavvıflarından biri olmuştur. Cezayir-i Garp'ta kadılık yaptığı sırada vefat eder ve Edirnekapı civarında bulunan Emir Buhari'nin kabri yakınlarına defnedilir.

Gark etmek nedir?
Doldurmak ve boğmak anlamlarına gelmektedir.

Yeni bir hicrî yılın ilk gününde..

Hasan Hilmî muharremdir pişir 'âşûre-i 'aşkı
'İbâdetle olur mâtem hayâtım yâ Resûla'llâh

Hasan Hilmî! Muharrem ayıdır aşk aşuresini pişir.
Ey Resulallah! Benim hayatım yas ibadetiyle geçer.

📌Hasan Hilmî Edirnevî Dîvânı

Hasan Hilmî Edirnevî: XIX. yüzyılda yaşamış olan şair sevgi, din ve ilahi aşk gibi konuları işlemiştir.

Acının şiire dökülmüş hali: Muharremiyye

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN