Avrupalı seyyahın gözünden köleleri evlat sayan medeniyet
Fransız seyyah Abdolonyme Ubicinni, uzun süre İstanbul'da yaşamış, Osmanlı medeniyetine hayran kalmıştı. Batı'nın kalıplaşmış ön yargılarını yıkarak, Türklerin erdemlerini, onurlarına düşkünlüğünü, sade yaşantılarını, ağır başlılıklarını, inceliklerini gerçekçi bir tutumla anlattı. İstanbul'un sokaklarında dolaşıp, kahvehanelerine uğradı, bazı hanelerine misafir oldu. Peki, Avrupalı seyyah Abdolonyme Ubicinni, köleleri evlat sayan Osmanlı'yı nasıl anlattı?
Giriş Tarihi: 10.10.2019
16:30
JEAN-HENRI ABDOLONYME UBICINI KİMDİR?
Jean-Henri Abdolonyme Ubicini, 20 Ekim 1818'de Fransa doğdu. Lombardia asıllı bir ailenin çocuğuydu. Gençliğinde birkaç yıl kolej öğretmenliği yaptı. 1846'da seyahate çıkarak İtalya, Yunanistan üzerinden İstanbul'a gitti. 1848'de Bursa ve İzmir'e geçti. Aynı yıl Eflak ve Boğdan'da çıkan ayaklanmalar esnasında kurulan geçici hükumetin sekreterliğini üstlendi.
Bu iki prensliğin Rus işgaline uğramasına ve Türk ordusunun Eflak'a girmesine tanık oldu. Sorun çözüldükten sonra İstanbul'a döndü ve Fuad Paşa'ya bilgi verdi. İstanbul'da bu ilk kalışı üç yılı buldu. 1855'te bir defa daha İstanbul'a geldi.
Ubicini İstanbul'da geniş bir çevre edindi. Çeşitli ailelerle tanıştı ve onların konuğu oldu. Mustafa Reşid, Fuad, Âlî ve Ahmed Vefik paşalar gibi dönemin önde gelen devlet adamlarıyla irtibat kurdu.
Türkiye'deki gelişmeleri, özellikle Tanzimat'la birlikte hızlanan yenilik hareketlerini yakından takip etti. Türkçeyi edebî metinlere nüfuz edebilecek ölçüde öğrendiğinden Doğu kaynaklarını değerlendirebilecek donanıma sahipti. Ardından Paris'e döndü. 27 Ekim 1884'te Vernou sur Brene'de öldü.
Légion d'Honneur nişanının Grand Croix derecesine sahipti. Yayımladığı eserlerden anlaşıldığına göre Ubicini, reform sürecinde Osmanlı Devleti'nin yeniden canlanması ve ilerlemesi için girişim başlatan II. Mahmud'un yaptıklarına büyük değer veriyordu.
II. Mahmud'u reformları gerçekleştirirken içinde bulunduğu durum açısından Büyük Petro'dan daha üstün görür. Tanzimat'ı "eski nizamın yeniden kurulması" şeklinde tanımlayan Ubicini, II. Mahmud'un eseri olarak gördüğü bu harekete daha geniş bir anlam verirdi.
AVRUPA'NIN KALIPLAŞMIŞ ÖN YARGILARINI YIKTI
Ubicini, İslam'ın Türkiye'deki hukuk düzeni ve günlük yaşayış üzerindeki etkisini inceler, ulemanın durumunu ele alır ve Tanzimat'la başlayan yeni yasaları değerlendirir; bunların Müslüman ve gayrimüslim tebaa yönünden getirdiği yenilikleri tahlil eder; okullar, kütüphaneler, basın, maliye, posta sistemi, ordu ve toplumsal yapı üzerinde ayrıntılı biçimde durur.
Ubicini XIX. yüzyılda Türker'e karşı oldukça tarafsız bir zihniyetin temsilcisidir. Bu dönemde Avrupa kamuoyunun kalıplaşmış ön yargılarla davrandığı göz önüne alınırsa bu tutumun önemi daha iyi anlaşılır.
Özellikle mektupları bu ön yargıların sorgulanmasında etkili olmuştur. Ubicini Türklerin erdemlerini, onurlarına düşkünlüğünü, sade yaşantılarını, ağır başlılıklarını, inceliklerini gerçekçi bir tutumla anlatmaya çalışmıştır.