Birçok esere ilham olan 9 asırlık öykü: Hayy bin Yakzan
Castaway adlı filmde Tom Hanks, gemi kazası sonucu düzenli iş hayatından kopup ıssız bir adaya düşerek burada hayatta kalma becerileri edinmek zorunda kalan bir karakteri canlandırıyordu. Adada insan yüzü görmeden dört yıl geçiren Hanks, gemi enkazından kurtardıklarıyla aletler yapıyor, paten demirini bıçak olarak kullanıyor, voleybol topuyla arkadaşlık ediyor ve süslü bir elbise çantasından bulduğu fileyi balık tutmak için kullanıyordu. Peki, bu film Robinson Crusoe'nun 21'inci yüzyılda yeniden sahneye konması mı yoksa 9 asırlık bir hikayenin üçüncü kez yeniden canlandırılması mıydı?
Giriş Tarihi: 25.04.2019
10:21
DİŞİ GEYİK TARAFINDAN EMZİRİLEREK HAYATTA KALDI
Hayy bin Yakzan ismi "diri, uyanığın oğlu" anlamına geldiğinden "Uyanık Oğlu Diri'nin Hikâyesi" , Hayy karakterinin uykulu çocukluk evresinden bilgiye ve nihai bilgiye geçmesini ve bu bilgiyle dünyayı ve etrafındaki her şeyi kavramasını ele alır.
Hikâyenin başında bir prenses, Hayy'ı gizlice doğurur ve ekvatorda bir adanın sahiline terk eder; burada bir dişi geyik tarafından emzirilen Hayy, hayatının ilk elli yılını insan yüzü görmeden geçirir.
Bu yalnızlık dönemi yedi yıllık yedi evreden oluşur. Yedi yıllık her evrede kendi kendini yetiştirerek kendisi ve çevresi hakkında birçok şey öğrenir.
MERAK, TEFEKKÜR VE SEZGİYLE AYDINLANAN DÜNYA
Kendisine annelik eden geyiğin ölmesiyle birlikte Hayy çocukluk döneminden aktif ilk gençlik ve yetişkinlik dönemine geçer.
Bu aşamada Hayy hayatın içinden çıkılmazlığı ve görebildiğinin de ötesinde kendisini neyin beklediği sorusu ile karşı karşıya kalır.
Gün içerisinde karşılaştığı problemleri çözmek ve hayvan anatomisi ve fizyolojisinden gök cisimlerinin hareketlerine kadar birçok konuyu araştırmak suretiyle, ruh ve yaratıcı kavramları üzerinde tefekkür eder ve sonunda entelektüel olarak kavradığı hakikatten iç dünyasında sezgisel olarak tecrübe ettiği hakikate doğru bir sıçrayış yaşar.
İBN TUFEYL ‘HAKİKAT’ KAVRAMINI NASIL AÇIKLAR?
İbn Tufeyl, hakikat deneyimini tamamen farklı bir dünya, insanın içinde saklamaya güç yetiremediği lakin tarif edecek kelime dahi bulamadığı bir neşe ve mutluluk hali olarak açıklar.
Entelektüel kapasitesi çok yüksek olmayanlar, ne böyle bir hali tecrübe edebilir ne yaşadıklarını tam anlamaksızın bundan bahsedebilirler. Entelektüel bilgi birikimi biraz daha fazla olanlar, kendi gayretleri sonucunda belirli derecede mistik birlik elde edebilirler.
KENDİSİ DIŞINDA İLK KEZ BİR İNSANLA TANIŞAN HAYY
Tekrarlama yoluyla, bu hal zamana yayılarak meditasyon gibi bildik bir deneyime dönüşüp yalnızca ibadet ya da tefekkür anlarında değil, günlük hayatta da yaşanabilir. Bu aşamada, mürid hem hakikatin hem de benliğin bilincindedir. Bunu izleyen aşamada ise benlik bilinci kaybolur ve yalnızca kutsalın bilinci kalır.
İşte tam bu noktada, adaya kendisiyle aynı yaşta bir adamın gelmesiyle Hayy ilk kez kendisi dışında bir insanla, yani Asal'la tanışır.
Asal manevi yönü güçlü olan dini bütün bir kişidir ve entelektüel yollardan ulaştığı hakikat üzerinde daha derin tefekkür edebilmek için bu adaya gelmiştir.
TEFEKKÜR HAYATINA NEDEN GERİ DÖNDÜ?
Asal, Hayy'a içinde yaşadığı toplumu ve geldiği yerdeki organize dini hayatı anlatır. Dinlediklerinden etkilenen Hayy, Asal'ın yaşadığı adaya gitmeye karar verir.
Şans eseri adaya gelen gemiye binen ikili, Asal'ın arkadaşı Salaman'ın yönetimi altında geleneksel manevi hayat tarzının hâkim olduğu bu diğer adaya gelirler.
Burada, Hayy kendi hakikat anlayışını ada sakinlerine anlatmaya çalışır, ancak ne kadar konuşursa konuşsun hakikat deneyiminin insanın içinden gelmesi gerektiğini anlar.
İnsanların çoğunda dinin manevi değil sosyal bir olgu olduğunu fark eder. Bu fark edişle birlikte, Hayy ve Asal tefekkür hayatlarına geri dönerler.