Büyük hesaplaşma Haçlılarla başladı
Her fırsatta Türk düşmanlığı yapan Avrupa, en son Barış Pınarı Harekatı'nda teröristlere kol kanat gerdi. Aynı Avrupa, 924 yıl önce Papa öncülüğünde Haçlı ordusuyla Türklerin karşısına çıktı. Ancak bugün olduğu gibi Türkleri her seferinde dimdik karşısında gördü.
Tarihçi-yazar Erhan Afyoncu'nun köşesinde kaleme aldığı, "Türk milletinin Anadolu'da 1000 yıldır her felaketi büyük fedakârlıklarla savuşturup, insanlığın umudu olmaya devam ettiği" yazı dizisini alıntıladık.
Giriş Tarihi: 29.10.2019
11:44
Güncelleme Tarihi: 29.10.2019
12:26
1-BÜYÜK HESAPLAŞMA HAÇLILARLA BAŞLADI
Avrupa asırlarca Türkler'i Avrupa ve Anadolu'dan atmak için uğraştı. Avrupalılar'la asırlarca mücadele ettik. Batılılar'ın tam işlerini bitirdik dedikleri her seferinde Türk milleti şehadet şerbetini içerek dimdik karşılarına tekrar dikildi. Bu topraklar Hititler'i, Lidyalılar'ı ve Romalılar'ı tarihin tozlu sayfalarına karıştırdı. Ancak büyük Türk milleti Anadolu'da 1000 yıldır her felaketi büyük fedakârlıklarla savuşturup, insanlığın umudu olmaya devam ediyor. Yazı dizimizde bu büyük mücadeleyi okuyacaksınız.
Türkler, 1071 Malazgirt zaferinden kısa bir süre sonra İstanbul kapılarına dayandılar. Bizans İmparatoru Aleksios, Türk tehlikesini durduramayınca, Papa'dan yardım istedi. Papa II. Urbanus, 1095'de Clermont Konsili'nde, konsildekileri gözyaşlarına boğan dramatik bir konuşma yaptı. Kudüs, Müslümanlar tarafından 457 yıl önce fethedilmişti ve Papa II. Urbanus'un çağrısına kadar hiçbir geri alma teşebbüsünde bulunulmamıştı. Hristiyanlar'ın hac yolculukları Müslümanlar tarafından engellenmiyordu.
Papa'nın asıl amaçlarından biri, Ortodokslar'ı, Katolik Kilisesi'nin egemenliği altına alarak, kiliseleri birleştirmekti. Ayrıca Avrupa'da Haçlı Seferleri'nin öncesinde büyük bir kıtlık yaşandığı gibi nüfus da artıyordu. Avrupa, siyasi ve sosyal bir iç savaşın eşiğindeydi. Avrupalılar'a göre Cennet Doğu'da bir yerdeydi ve Müslüman şehirlerinde akla gelmeyecek bir zenginlik vardı. Papa dini motifler kullanarak olaya tam bu noktada müdahale edip, Avrupa'yı bu iç savaştan kurtaracak bir zamanlamayla, Kudüs'ü hedef olarak ortaya koydu.
Haçlı Seferleri, Avrupa Hristiyanları'nın Kudüs ve diğer kutsal yerleri Müslümanlar'ın elinden almak için düzenledikleri, 1095-1270 arasındaki sekiz ana sefer ve 1291'den sonra düzenledikleri bir dizi küçük seferden meydana gelir.
Avrupalı Hristiyanlar, Haçlılar'ın Doğu'da kurdukları hakimiyetin her sarsılışında, yeni bir Haçlı Seferi düzenlendi.
1096'da başlayan Birinci Haçlı seferi Kudüs ve Ortadoğu'da birçok yerin işgali ve bir Latin Krallığı'nın kurulmasıyla sonuçlandı. Urfa, Tarsus, Adana, Trablusşam, Sur, Yafa, Nablus gibi şehirler de Haçlılar tarafından işgal edilerek buralarda dükalık ve kontluklar tesis edilmişti.
Haçlılar'a ilk darbeyi Zengiler vurdu.
Büyük bir Türk hükümdarı olan Musul Atabeyi İmadeddin Zengi, 1144'te Urfa Kontluğu'nu ele geçirince, Papa yeni bir Haçlı seferi çağrısında bulundu. Ancak Fransa Kralı ve Alman İmparatoru'nun katıldığı sefer başarısızlıkla neticelendi.
Bir süre sonra Selahattin Eyyubî, Hıttin Savaşı'nda Haçlılar'ı mağlup edip, Kudüs'ü Haçlılar'dan 1187'de geri aldı. Bu durum Avrupa için tam bir şoktu. Papa'nın çağrısı üzerine Sicilya Kralı, Alman İmparatoru, İngiltere Kralı ve Fransa Kralı o zamana değin toplanan en büyük Haçlı ordusuyla Doğu'ya sefere çıktı. Ancak yine başarısız oldular. 1204'teki Dördüncü Haçlı seferi Kudüs yerine İstanbul'un işgal ve yağmasıyla neticelendi.
Haçlı seferlerinin Avrupa'da yarattığı dinsel coşku başarısızlıklar üzerine giderek kitlesel bir histeri hâlini aldı. İki ayrı Haçlı Seferi'nde binlerce çocuk öldü. Bu gelişme üzerine Papa yeni bir sefere karar verdi. Çoğunluğunu Almanlar'ın oluşturduğu Haçlılar 1217-1221'deki Beşinci Haçlı Seferi'nde yine başarısız oldular.
Kudüs Krallığı'nın varisinin kızkardeşiyle evli olan Kutsal Roma Germen İmparatoru II. Friedrich, 1228'de Altıncı Haçlı Seferi'ne çıktı. Eyyubî Hükümdarı el-Melikü'l-Kâmil Muhammed'le bir antlaşma imzalayarak 1229'da Kudüs kralı oldu. Mısır Eyyubî Hükümdarı el- Melikü's-Salih Eyyub'un yönlendirdiği Harizm Türkleri 1244'te Kudüs'ü tekrar ele geçirdiler.
Mısır sultanı 1245'te Şam'a sahip olduktan sonra Taberiye ve Askalan'ı da Haçlılar'dan aldı.
Fransa Kralı IX. Louis, 1244'te çevresinin isteksizliğine rağmen yeni bir Haçlı seferi düzenlemeye karar verdi. O sırada Hristiyanlar'ın Doğu'da kurduğu krallık yıkılmak üzereydi.
Kralın 1248'de çıktığı Yedinci Haçlı Seferi, büyük bir hezimetle neticelendi. Fransa Kralı dahil, Haçlı ordusunun hemen hemen tamamı 1250'de Müslümanlar'ın eline esir olarak düştü. Kral ve baronlar yüklü fidyeler karşılığında serbest kalabildiler.
Dokuzuncu Louis 1269'da yeni bir Haçlı seferine çıktı. 1270'de Tunus kenti yakınlarında karaya çıkıp, Kartaca'yı işgal etti. Fakat ordu içinde çıkan veba salgınında öldü. Ölümünden sonra Haçlı ordusu dağıldı. Böylece Sekizinci Haçlı seferi de başarısızla neticelendi.
Memlük hükümdarı Baybars'ın 1268'de Antakya'yı fethi Haçlılar için büyük darbe oldu.
Bunun sonucunda Doğu'daki Haçlı hâkimiyeti hızla çökmeye başladı. Memlük Türkleri, Trablusşam, Akkâ ve kalan Latin topraklarını fethedince 1291'de Doğu'daki Haçlı hakimiyeti sona erdi.
MÜSLÜMANLARI VE YAHUDİLERİ KATLETTİLER
Papa'nın çağrısı üzerine Piyer Lermit isimli kendisi eşeğinden çirkin bir surata sahip papazın idaresinde yola çıkan Haçlılar, yolda yağma ve katliamlar yaparak Anadolu'ya geldiler. Bölgedeki Müslümanlar'ın yardımına yetişen Selçuklu kuvvetleri Haçlılar'ı yoketti. Ancak Haçlılar'ın ardı arkası kesilmiyordu. Yeni gelenler, öncekiler gibi sıradan insanlar değil, kontların ve düklerin komutasında düzenli ordulardı. Selçuklular, Anadolu'da Haçlılar'la birçok defa savaştılar. Ancak çok kalabalık ve ağır zırhlarla donanmış Haçlı ordusu karşısında başarısız oldular.
Frank kontlarından Baudouin, 1098'de Urfa'yı ele geçirerek Urfa Haçlı Kontluğu'nu kurdu. Haçlılar, elegeçirdikleri her yerde kadın, çoluk çocuk demeden Müslümanlar'ı katlediyorlardı. Kudüs'e kadar ilerleyen Haçlılar, 1099'da şehri Fatımiler'den alıp Müslüman ve Yahudiler'i kılıçtan geçirdiler. İşgalin ardından Kudüs'te bir Latin krallığı kuruldu.
Haçlı Seferleri, Doğu'da büyük felaketlere sebep oldu. Müslümanlar ve Doğu Hristiyanlar'ı Haçlılar'ı nefretle andılar. Haçlılar, bu seferler sırasında yüzbinlerce Müslüman'ın yanı sıra onbinlerce Yahudi ve Doğulu Hristiyan'ı da katletmişlerdi. Ancak başta Selahaddin Eyyubi olmak üzere Müslüman hükümdarlar dökülen Müslüman kanları ortada durmasına rağmen Haçlılar'dan geri aldıkları şehirlerdeki Hristiyanlar'a dokunmadılar.
2- BATI İÇİNDEKİ TÜRK KORKUSUNU YENEMEDİ
Fatih'in 29 Mayıs 1453 günü İstanbul'a girişi
Osmanlılar'ı durduramadıkları için acizliklerini örtmek, kendi toplumlarına moral vermek için kuyruklu yıldızdan depreme, tuhaf doğumlardan çekirge felaketi haberine kadar her şeyi Türklere bağladılar. Haberlerden yakın zamanda Türklerin yenileceğini mucizevî işaret olarak çıkarıp, toplumlarını kandırıp, oyaladılar. Türk ismi Avrupalılar için şeytan, dinsiz ve barbar manasına gelmekteydi. Türk ismi Avrupalılar için şeytan, hain, dinsiz ve barbar manasına gelmekteydi. Avrupalılar düşüncelerini kitaptan resme her şeye yansıttılar. Türk askerlerinin şeytana benzetildiği veya Şeyhülislâm şeytanın kafasını okşarken gösterilen resimlere rastlanılır. Türkler Avrupa'da "Korkunç Türk", "Müthiş Türk", "dinsiz Türk", "hain Türk", "çağımızda Avrupa'nın karabasanı" gibi sıfatlarla da nitelendirildiler.