Dörtnala İstanbul'u arşınlayan atlı tramvayın serüveni
Osmanlı'da taşımacılık hayvan gücüne dayalı nakil vasıtaları aracılığıyla yapılırdı, bu iş için devletin elinde çeşitli yük hayvanları da bulunurdu. İstanbul'da yaklaşık kırk sene, atlı tramvaylar kullanıldı. İlk hat, 1871 tarihinde Azapkapı - Beşiktaş arasındaydı. Toplu taşımacılığa yönelik ilk modern adım ise deniz taşımacılığıyla atıldı. Sizler için İstanbul'un atlı tramvay serüvenini derledik.
Osmanlı Devleti'nde hayvan gücüne dayalı yapılan taşımacılık, nakil vasıtaları aracılığıyla yapılırdı; bu iş için devletin elinde çeşitli yük hayvanları bulunurdu. Seferlerde cephane ve mühimmatın, ordudaki efrad ve hayvanlar için gerekli erzak ve yemin vaktinde önceden belirlenmiş menzillerde hazırlanması gerekmekteydi. Bu iş için birçok kazanın kadısına hükümler gönderilir ve her kazadan ne kadar at, deve, katır ve araba istendiği bildirilirdi.
Katır, deve, beygir ve öküz gibi kira hayvanlarının genç, sağlıklı, kuvvetli ve uzun yol ve iklim şartlarına dayanıklı olmasına özen gösterilir; havut, çuval, semer, urgan, raht vb. aletlerinin iyi olması hususunda mükârî araba ve hayvanları göndermekle görevlendirilen kadılara tembihatta bulunulurdu. Ayrıca arabaların yeni, üstlerinin örtülü ve arazi şartlarına dayanıklı olmasına dikkat edilirdi.
14. yüzyılın sonlarından itibaren yük hayvanı ve arabası kiralama usulünde bedel uygulaması devreye sokulmuştur. Nitekim Rakka'dan 750 mehar kira devesi yerine, develerin vaktinde ihraç edilemeyeceği mülâhazası ve ahaliye kolaylık olacağı düşüncesiyle deve ihracından vazgeçilerek diğer taşıma ücretlerine sarfedilmek üzere her bir deve için 80 kuruş hesabından toplam 60.000 kuruş bedelin tahsil edilip gönderilmesi emredilmişti. Aynı zamanda bir vergi olarak görülen bedel-i mekkâre Osmanlı hazinesinin önemli bir gelir kalemi haline gelmiştir.
Osmanlı'da toplu taşımacılığa yönelik ilk modern adım, deniz taşımacılığıyla atılır. Bu amaçla 1851 yılında Sultan Abdülmecit tarafından Şirket-i Hayriye kurulur. Şirket-i Hayriye'nin kurulmasındaki en büyük etken, adalar ve özellikle Boğaziçi'nde oturanların çokluğu ve onları İstanbul'a taşıyan vapur ile sefer sayılarının yetersizliğidir.