Düşünce dünyamızda derin izler bırakan ilim adamı Kemal Karpat
İlim ve fikir dünyamızın önemli şahsiyetlerinden biri olan Kemal Karpat, 20 Şubat 2019'da hayata veda etti. Onun Romanya'da başlayarak Türkiye ve ABD'de devam eden yolculuğu, sıra dışı öykülerle doluydu. Beş yüz yıl Osmanlı toprağı olan Dobruca'da çocukluğunu geçiren daha sonra da anayurduna gelen Kemal Karpat, Türkiye tarihinin ilk yarısına da tanıklık etmişti. Kemal Karpat'ı ölüm yıl dönümünde rahmetle anıyoruz.
Giriş Tarihi: 21.02.2019
13:04
Güncelleme Tarihi: 20.02.2022
09:16
"Kendi millî yurdunda yaşamak, insana acıyı bal eder."
📌 15 Şubat 1926 yılında Dobruca Romanya'da doğan Kemal Haşim Karpat, Anadolu'ya göçen Tatar asıllı bir aileden gelir. Bu tipik Osmanlı şehrinin çok kültürlü yapısı ona ileride birçok sorunu anlamakta yardım etti.
OSMANLI TARİH BİLiMİ’NİN KURUCUSU
📌 Osmanlı'nın son döneminde Balkanlar'da kurulan devletler kendi milletleri dışında kalan toplulukları göçe zorladılar. Bir zamanlar Osmanlı Devleti'nin sınırları içerisinde kalan Balkanlar'dan göç eden Türklerin sığınağı, Anadolu toprakları oldu. Bu insanlar için yeni bir hayat kurma mücadelesi verdiler. Bu mücadeleyi verenler arasında, dünyaca tanınmış tarihçi Kemal H. Karpat da bulunuyor. Romanya'dan Türkiye'ye gelişlerini Karpat şöyle anlatır:
"Kardeşim Cemal ve bir dereceye kadar ben, baba evinde varlıklı, mutlu bir ailenin çocukları olarak geçirdiğimiz güzel çocukluk yıllarından sonra, rejim değişikliği ve yabancı bir ülkede Türk azınlığın bir parçası olarak çok ağır ve acı günler geçirdik. Ben Romanya'dan ayrılarak Türkiye'ye gelmekle rejim değişikliğinin getirdiği acıları, ailemin ve maddi varlığımızın dağılmasıyla tattım. Romanya'da, eskiden beş yüz yıl Osmanlı toprağı olan Dobruca'da kalan kardeşim Cemal ise babadan kalma evimizin elinden alınması ve annemizin sokağa atılması ile acıları birdenbire köküne kadar tattı."
DÜŞÜNCE DÜNYASINDA DERİN İZLER BIRAKTI
📌 İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdikten sonra Washington ve Rewington üniversitelerinde siyasal ve sosyal bilimler üzerine yüksek lisans ve doktora yaptı. Aynı zamanda da Rewington Üniversitesi'nde Osmanlı Tarih Bilimi'ni kurdu. Romanya'da tarih alanında ihtisas yaptı. Bu uzmanlıktan sonra Amerika, Rus, Ortadoğu ve Osmanlı tarihi konularında çeşitli kurslara katıldı. Yirmi ülkede yayınlanmış 130 makale ve 16 yayınlanmış kitabı bulunur.
Kemal Karpat kendini şöyle tanımlar:
"Her fikre açık, her fikre hürmet eden, teknolojiyi kabul eden, demokrasiyi savunan insanlar arasında kardeşliği isteyen, hoşgörüyü savunan bir kimseyim. Ama diğer taraftan benim bir kökenim var, bir tarihim var, bir inancım var. Onları da muhafaza etmek isterim. Temelleri muhafaza ederek, onun üzerine yeni binalar yapmak mümkündür. Temellerimi muhafaza ederek durmadan bunun üzerine inşa etmektir ."
Bilime yön veren Müslüman alimler ve icatları
TBMM ONUR ÖDÜLÜ'NÜN SAHİBİ
Kemal Karpat, akademik çalışmalarına 1950 yıllarında New York ve Washington üniversitelerinde başladı. Daha sonra Birleşmiş Milletler Toplumsal Araştırmalar Bölümü, Harvard Üniversitesi, ODTÜ, Bilkent gibi pek çok üniversitede öğretim üyeliği ve yöneticilik yaptı.
Karpat, Türkiye tarihinin ilk yarısına da tanıklık etmiş, Türkiye'nin geçirdiği gelişim süreçlerini tarihçi duyarlığıyla hem içerden hem de dışardan izlemişti. Tarihçi kimliğinin yanı sıra siyasal ve sosyal bilimler alanında yaptığı çalışmalarla da dünyada ses getirmiş önemli bir akademisyendi. Düşünce dünyasında derin izler bırakan Karpat, eserleriyle bilimsel bir otorite kabul edilir.
KENDİ DİLİNDEN KEMAL KARPAT
"Hiçbir zaman ödül için çalışmadım hatta ödül olmayı bile düşünmedim çünkü benim amacım yeni yollardan giderek milletimi insanımı keşfetmek onun bilinmeyen taraflarını keşfetmek ve anlatmaktı. Benim insana olan derin sevgiden başladım. Ve benim tanıdığım en belirli insanı Türk insanıydı. Yani bendim. Daha küçük yaşta kendimi anlamaya, milletimi anlatmaya vakfettim. Bu, tarihin geride bıraktığı acı mirasın, benim kalbime işlemesinin neticesiydi.
Ben bu geçmişin viranelerin görerek büyüdüm. Büyük bir geçmiş ancak kalıntı şeklinde bana gösterildi. Daha küçük yaşta bunu sırrını anlamak istedim. Benim mensup olduğum Müslüman Türklerin çok iyi insan oldukların görüyor fakat bunların her bakımdan kötü tanıtıldığına şahit oluyor ve bu görüşü anlamıyordum. Melek gibi insanlar nasıl canavar olarak tasvir edilebilirdi? Müslüman Türkler için kötü sözler söylenmesine dayanamadım, bunu değiştirmek için tarihimizi çalışmaya yemin ettim ve yeminimi sonuna kadar tuttum."