Evliya Çelebi’nin dilinden Osmanlı'daki hastalıklar
Hastalıklar, toplumların baş etmek zorunda olduğu en büyük sorunlardan biridir. Osmanlı coğrafyasında da insanlar pek çok ciddi hastalıklarla karşılaşmıştılar. Osmanlı tarihinin en zengin kaynaklarından biri olan Evliya Çelebi'nin Seyahatnamesinde, bu coğrafyada görülen hastalıklar, tedavi yöntemleri hakkında büyük bir birikimi barındırır. Peki, Osmanlı coğrafyasında hangi hastalıklar görülürdü? Bu hastalıklara karşı uygulanan tedavi yöntemleri nelerdi? İşte sizler için Evliya Çelebi'nin Seyahatnamesinde görülen Osmanlı'daki hastalıklar ve tedavi yöntemlerini derledik.
Ölümcül bir hastalık olan veba 14. yüzyılda Avrupa daha sonrasında ise 16. yüzyılda Osmanlı'da kendini göstererek insanlara büyük sorunlar yaşattı. Toplumların belleklerinde derin izler bırakan bu hastalık sayısız edebi eserde anlatıldı. Birçok tolumda "kara ölüm" olarak kayıtlara geçen veba, Osmanlı'da "taun" adıyla da anıldı.
Pireler aracılığıyla insandan insana bulaşan ölümcül vebanın yayılmasında çok çeşitli faktörler etkili oldu. Vebalı birisiyle yakın temas, hastanın eşyaları, kıyafetleri, vebanın ortaya çıktığı şehirdeki iç içe yaşam, dini törenler, pazarlar ve kutlamalar salgına yardımcı olmaktaydı. Bunun dışında bir bölgede ortaya çıkan hastalığın kısa sürede uzak yerleşimlere sirayet etmesinde ise tüccarlar, kervanlar, ulaklar, göçebeler, askerler, yolcular etkiliydi.
Evliya Çelebi'de veba hastalığıyla ilgili karşılaştığı vakaları veya işittiği olayları devrindeki halkın anladığı ve aktardığı biçimde seyahatnamesine kaydetti. Evliya Çelebi'nin tanık olduğu en büyük veba olayı, IV. Murat devrine aitti. Yedi gün içinde çok fazla insanın hayatını kaybettiğini ifade eder. 1652 yılında Sofya'da da veba salgınıyla karşılaşır. Günden güne şehirde yayılarak bir ay kadar süren salgının sonuçları oldukça ağır olmuştu.
Evliya Çelebi, görmediği halde gezdiği yerlerdeki önceden vuku bulmuş veba salgınlarına dair anlatılan rivayetlere de eserinde yer verirdi. Evliya'nın bahsettiği taun salgınlarından biri İstanbul tılsımlarından on ikincisiyle ilgiliydi. Ona göre, Bayezid Cami hamamının zemininde bulunan boyu seksen zira dört köşe yek pare büyük sütun, eski devir kâhinlerinden Gezbazya tarafından tauna karşı tılsımlanmıştı. Yine Evliya Çelebi'nin anlattığı rivayete göre sütunun harap olması üzerine yerine Bayezid-i Veli'nin bir hamam inşa etmesiyle önce şehzadelerinden birisi taundan vefat etmiş ardından da İstanbul'u taun istila etmişti.