İbn Battuta’nın seyahatlerinden 15 alıntı
İbn Battuta, doğduğu şehirden 22 yaşında hac niyetiyle yola çıkmış ve 28 yıl boyunca dünyanın birçok yerine seyahat etmişti. Gezileri boyunca pek çok farklı coğrafyanın yaşamına tanıklık eden İbn Battuta, bu seyahatlerini Er-Rıhle adlı eserinde toplamış; o dönemin devlet ve toplum yapılarına, inanç ve adetlerine, doğal özellik ve ürünlerine ayna tutmuştu. Dünyanın büyük gezgini sayılan Marko Polo'yu seyahatleri ve aktardığı bilgilerle geride bırakan İbn Battuta'nın seyahatnamesinden 15 alıntıyı derledik.
Önceki Resimler için Tıklayınız
Kahire'deyken piramitleri de gezdim. Piramitler yontma sert taştan yapılmış olup yükseklikleri pek fazladır.
Koni biçimindedirler, aşağıları geniş ve yukarıları dardır. Kapıları yoktur. Ne maksatla yapıldıkları ise bilinmemektedir. Bir rivayete göre, güya tufandan önce Mısır hükümdarlarından biri görmüş olduğu rüyanın verdiği dehşet ve korku üzerine sahip oldukları fennin, ilimlerin ve hükümdarlara ait cesetlerin muhafaza edilebilmesi için Nil'in batısında bu piramitlerin ilkini (Keops'un büyük piramidi) yapmaya mecbur olur. Hükümdar, o dönemin kâhinlerine, sonradan yaşanabilecek zorunlu durumlar için gelecek çağlarda piramitte bir giriş-çıkış deliği açılıp açılamayacağını da sorar. Kâhinler, böyle bir deliğin ancak kuzey tarafından açılabileceğini söyleyerek kendisine bunun için en uygun olan noktayı ve yapım maliyetini bildirirler. Bunun üzerine hükümdar şaşırtıcı bir istekte bulunarak piramide delik açılabilmesi için kâhinlerce gerekli görülen parasal meblağın binanın o cephesindeki uygun bir noktaya gizlenmesini emreder.
Me'mun halife olunca Ehram'ın yıkılmasını emreder. Bazı Mısır uleması bundan vazgeçmesini tavsiye etmiş ise de o inat ve ısrar ederek binanın kuzeyinden bir delik açılmasını emreder. Piramidin o tarafında ateş yakılarak duvarın üzerine sirke dökülür ve bugün mevcut olan deliğin açılmasına kadar da aynı noktaya sürekli mancınık atılır. Mancınık darbeleriyle oluşan delik iyice genişlediğinde de içinde, yüzyıllarca yıl önce Mısır hükümdarının oraya bu tür bir çalışma için koydurduğu paralar bulunur. Halife delikte bulunan paraları tarttırır; deliğin açılması için o ana dek yaptırdığı masrafları hesaplattığında da ikisi birbirine eşit gelir. Me'mun çağlar ötesinden gelen bu sırra şaşırıp kalmıştır.
Nil nehri, gerek akışındaki tatlılık ve şirinlik, gerek geniş bir sahada yayılması ve gerekse bölge sakinlerine sonsuz kazançlar sağlaması bakımından dünya nehirlerinin hepsinden üstündür.
İki sahili boyunca düzenli bir şekilde uzayıp giden şehir ve köyler mamurluk yönünden emsalsizdir. Kıyıları Nil kıyıları gibi mükemmelen ekilip dikilmiş bir başka nehir daha yoktur. Yeryüzünde "Bahr" (deniz) diye adlandırılmış başka nehir de mevcut değildir. Cenab-ı Hak, Kur'an-ı Keriminin Kasas Suresi 7. ayetinde Nil'i "Yemm" diye zikretmektedir. Yemm ise "Bahr" demektir. Sahih hadis-i şerifte bildirilmiştir ki, Resulullah (S. A. V) İsra gecesinde Sidre-i Münteha'ya vardığı zaman gökten dört nehir fışkırdığını ve bunların ikisinin dâhilde, ikisinin de hariçte bulunduğunu görünce, melek Cebrail'den (A. S) bu nehirleri sormuş. Cebrail de kendisine "Dâhilde olanlar cennettedir. Hariçte olanlar ise Nil ve Fırat'tır." cevabını vermiştir. Bunun gibi yine Nil, Fırat, Seyhun ve Ceyhun'un cennet nehirlerinden olduğuna dair hadis-i şerif vardır.
Mescide vardığımda hoş bir sürpriz oldu, Malikilerin imamı ve temsilcisi olan Nureddin Sahavi'ye rastladım, selam verdim. Adam beni tanımadı! Kendimi tanıttım, hemen yavrumu sordum:
"12 yıl önce göçtü dünyadan!" dedi.
(...) Alelacele yavrumdan, ailemden bir şeyler duyayım diye Tancalının yanına koştum. Karşımda iyice ihtiyarlamış, çökmüş bir adam buldum; selam verdim ve nesebimi tanıttım. Babamın 15 yıl önce öldüğünü, anamınsa henüz hayatta olduğunu söyledi.