'İki Kemal'den biri olan İttihatçı'nın Abdülhamid ve hilafet itirafı
İttihat ve Terakki'ye büyük hizmetlerde bulunmuş etkili bir isimdi Kara Kemal. Adının herhangi bir kanıt olmadan Mustafa Kemal'e yapılması planlanan İzmir Suikastı'na karışması, onu yolun sonuna getirdi. Gıyabında çıkarılan idam kararı sonrası, saklandığı tavuk kümesinde şüpheli bir şekilde intihar etti. Kimilerine göreyse öldürüldü. Osmanlı'yı yıkma ve hilafeti kaldırma faaliyetleri konusundaki pişmanlığını Kemal Tahir; Abdülhamid konusunda yaşadığı vicdan azabını yakın akrabası Necip Fazıl kaleme alacaktı.
Önceki Resimler için Tıklayınız
Mütareke sonrası kurulan ilk istihbarat teşkilâtı olan Karakol Cemiyeti, İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin bir devamı niteliğindeydi ve Enver ve Talat Paşaların direktifleri ile kuruldu.
Bu cemiyet, daha sonra Anadolu'da başlatılan Ulusal Bağımsızlık Savaşı'nı destekleyen gizli bir kuruluşa dönüştü.
16 Mart 1920'de İstanbul'un resmen işgali, Karakol Cemiyeti'nin sonu oldu. İşgalden sonra Kara Kemal ve Kara Vasıf, Malta'ya sürüldü ve Cemiyet Merkez Heyeti üyeleri Anadolu'ya geçti.
Mondros Mütarekesi'nin ardından İstanbul'u işgal eden İtilaf Devletleri, Osmanlı Devleti'nden, Ermenilerin sevk ve iskânında görev alan ve bu sırada onların sözde öldürülmelerine yol açan İttihatçıların cezalandırılmalarını istedi.
Ani bir baskınla içinde Kara Kemal Bey'in de olduğu eski nazırlardan ve önde gelen İttihatçılardan 34 kişi tutuklandı. Yargılama devam ederken Kara Kemal Bey'in de bulunduğu eski bakan, sadrazam ve önde gelen İttihatçılardan, Malta'ya götürülmek üzere 67 kişinin teslimi talep edildi.
Kara Kemal Bey, bir süre sonra yaptığı firar planıyla Malta'dan 17 kişiyle birlikte kaçmayı başardı. Ali İhsan Paşa hatıralarında "İttihatçı nazırlardan Kara Kemal'in komiteci ruhu ve kafası imdadımıza yetişti" der.
1925 Şubatında başlayan Şeyh Sait İsyanı sonrasında ünlü İttihatçılardan Kara Vasıf Bey'in "Mustafa Kemal Paşa'yı istiyorsanız Halk Fırkasına gidiniz, Halife'yi istiyorsanız bizim Fırkamıza geliniz" şeklinde propaganda yaptığı için yargılanması, parti üzerindeki kuşkuları artırdı.
Daha sonra 5 Haziran 1925 tarihli Bakanlar Kurulu kararı ile Takrir-i Sükûn Kanunu'na dayanılarak parti kapatıldı. Kurdukları yeni partinin de kapatılmasıyla İttihatçılar yine ortada kaldılar.
"Bu memlekette iktidar yalnız bizim hakkımızdır. Biz ayrıldıktan sonra gelenler işlerini bitirmişlerdir, artık çekilsinler" dediği iddia edilen komitacı İttihatçılar, ikinci grup liderlerinden Ali Şükrü Bey'in öldürülmesinden sonra artık kendi bildikleri yoldan iktidarı ele geçirmeye karar verdiler.
Mustafa Kemal'in suikast yapılarak etkisiz hale getirilmesi fikri oluştu ve bu fikrin gerçekleşmesinde en etkili ismin de Kara Kemal olduğu iddia edildi. Kara Kemal'in büyük bir komitacı olduğu ve tek başına bir hükümeti devirebilecek zekâ ve kabiliyete sahip olduğu dile getirildi.
Mayıs 1926'da Güney ve Batı Anadolu illerine geziye çıkan Mustafa Kemal Paşa, Balıkesir'den İzmir'e hareket etmek üzere iken İzmir'de kendisine bir suikast hazırlandığı ihbarı yapıldı. Suikastçıları kaçırmak için anlaşma yapılan bir motorcunun isimlerini verdiği kişiler, İzmir'de yakalanarak gözaltına alındı.
Haber Ankara'ya ulaşınca İsmet Paşa durumu mahkemeye bildirdi.
Yurt dışında bulunan Rauf Orbay ve Adnan Adıvar Bey hariç, kapatılan Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası'nın liderlerinin tamamı tutuklanarak İzmir'e götürüldü.
Yakalanamadığından dolayı gıyaben yargılanan Osmanlı Devleti'nin eski İaşe Nazırı Kara Kemal Bey de, idama mahkûm edildi. Görünürde İzmir suikastı konusunda Kara Kemal'e isnat edilecek bir suç bulunmamıştı.
Bu konuda yalnızca Kör Ali İhsan Bey adlı bir kişinin ifadesi vardı. Ali İhsan Bey'in ifadesine göre, Kara Kemal, bazı doğu mebusları ile İstanbul'da gizli bir toplantı yapmış, bu toplantıya kendisi alınmayınca bunun bir suikast planı olabileceğinden şüphelendiğini dile getirmişti. Bu da şüpheden öteye geçemedi.