İlk insansız hava aracı Akıncı TİHA bize kimleri hatırlattı?
Türkiye'nin ilk taarruzi insansız hava aracı Bayraktar Akıncı'nın, kritik üretim safhaları ve geliştirme çalışmalarının anlatıldığı destansı hikayesi, Akıncı Belgeseli ismiyle ilk kez izleyiciler ile buluştu. Bu belgesel, geçmişte milli savunma sanayii alanında sayısız mücadeleden geçen ecdadımızın, bugünlere gelmemizde nasıl öncü rol olduklarını bir kez daha hatırımıza getirdi. Gelin öz savunma sanayimizin geçmişten bugüne, hangi zorluk ve engellemelerden geçerek geldiğini kısaca hatırlayalım. Devletin bekası için, sayısız badireler atlatıp, mücadelelerden geçen büyüklerimize rahmet ve minnetle…
Uçma üzerine ciddi çalışmalar yapan ilk ilim adamı, İsmail Cevheri idi. Cevheri ilk eğitimine el-Farabi'den ders alarak başladı. Bağdat'ta el-Fârisî'nin derslerine devam etti. Aslen Türk olduğu için Arapçayı uzun süre gezip dolaştığı bu yerlerde uygulamalı olarak öğrendi.
Horasan bölgesinin en büyük ilim merkezlerinden biri olan Nîşâbur'da *es-Sıhah adlı eserini yazdı. Bu eser Vankulu Mehmed Efendi tarafından 16. yüzyılda Vankulu Lügatı adı altında Türkçeye çevrildi ve 1729 yılında bu eser İbrahim Müteferrika'nın matbaada bastığı ilk kitap unvanını aldı.
Cevheri, yaptığı bir uçuş makinesi ile Nîşâbur'daki evinin veya caminin damına çıkmış, yazdığı sözlüğü kastederek toplanan halka, "Bu dünyada benden başka kimsenin yapmadığı bir şey yaptım. Ahiret için de kimsenin yapmadığı bir iş yapacağım." diyerek uçmaya kalkıştı, fakat düşerek vefat etti.
Cevherî tarihe, uçma üzerine ciddi çalışmalar yapan ilk ilim adamı olarak geçti. Bu uçuş Hezârfen Ahmed Çelebi'ye de esin kaynağı olacaktı!
Gelelim Abbas Kasım İbn Firnas'a… Kimdi Abbas Kasım İbn Firnas?
Endülüslü İslam âlimi İbn Firnas, uçan bir makine yapan ve uçma konusunda gerçek bir girişimde bulunan ilk Müslüman hatta tarihteki ilk kişi oldu.
Meraklı ve araştırmacı bir karaktere sahip olan Firnas, birçok keşfiyle çağdaşlarının dikkatini çekti ve devrin hükümdarı tarafından kendisine "hakim-ül endülüs" unvanı verildi.
Tarihler 852 yılını gösterirken, Firnas kimsenin yapmayacağı bir girişimde bulundu. Kendisini tahta çıtalarla gerdirilmiş bol bir pelerine sarıp, İspanya'daki Kurtuba Ulu Camii'nin minaresinden aşağıya bıraktı. Bu olay onu, tarihte ilk kez paraşütle atlayan isim olarak hafızalara kaydetmişti.
Firnas, ilk uçuş denemesinden 23 yıl sonra planör dediğimiz aletle ilk kontrollü uçuşu yaptı. İbn Firnas'ın bir kuşa benzeyen planörü, kartal tüyleriyle kaplanmış ipektendi. Rivayete göre İbn Firnas'ın, iyice yükseldikten ve havada on dakikadan fazla kuşlar gibi süzüldükten sonra, biraz sertçe yere indiği söylenir. Bu sert iniş, uçuş öncüsü İbn Firnas'ın kuşların kuyruklarının güvenli iniş yapmaktaki önemli rolünü anlamasını sağladı. Bu uçuş denemesi sırasında yaralanan İbn Firnas maalesef tasarımına kuyruk ekleyerek yeni denemeler yapamamıştır.
Günümüzde iniş yapan uçakların yere önce arka tekerlekleri değer. Leonardo da Vinci'nin, uçuşla ilgili çizimlerinin ilk örneği İbn Firnas'ın uçuş denemesinden neredeyse yedi yüzyıl sonra gerçekleşmiştir.
Peki, Hezarfen Ahmed Çelebi… Nasıl bir öyküsü vardı dersiniz?
Ahmed Çelebi'yle ilgili bilgiler sadece Evliya Çelebi'nin Seyahatnamesine dayanır. "Bin fenli" anlamında Hezarfen unvanıyla anılan Ahmed Çelebi uçma ile ilgili araştırma ve deneylerini Okmeydanı'nda yaptı. Daha sonra da Galata Kulesi'nden havalanarak lodosa karşı uçtu, Üsküdar'da Doğancılar meydanına indi.
Türk milletinin gönlüne isimlerini altın harflerle yazdıran ilk hava şehitlerimiz
Uçuş sırasında 3 bin 200 metrelik mesafe söz konusu olduğu için uçuşun, ancak hava akımlarından faydalanarak yükselip ilerleyebilen, yekpare kanatlarla havada kalıp süzülme esasına dayanan bir çeşit basit planörle mümkün olabileceği sanıldı.
1971 yılında Türkiye'de Hezarfen Ahmed Çelebi'nin uçuşunun onuruna bir posta pulu dahi basıldı.