İslam uygarlığında seyyahlar ve kaşiflere dair 20 ilginç bilgi
Peygamberimizin "İlim Çin'de dahi olsa, gidip alınız" buyurduğu hadisinin, İslam alimleri ve seyyahlarını oldukça etkilediğini biliyor muydunuz? Peki ya, dünya üzerindeki pek çok ünlü kaşifin, Müslüman alim ve seyyahlara ait harita ve bilgilerden faydalandığını? Ya da "yedi denizin her biri birbirinden farklı" diyen seyyahın kim olduğunu? İslam uygarlığında seyyahlar ve kaşiflere dair 20 ilginç bilgiyi sizler için derledik.
Giriş Tarihi: 12.06.2019
12:59
Güncelleme Tarihi: 12.06.2022
17:13
"Allah (cc) yeryüzü sizi sarsmasın diye oraya sabit dağlar yerleştirdi. Yolunuzu bulmanız için de nehirler ve yollar yarattı. Daha birçok alametler yarattı. İnsanlar geceleyin de Allah'ın (cc) yarattığı yıldızlarla yönlerini bulurlar."
Nahl, 15-16
MÜSLÜMANLAR DÜNYANIN EN GENİŞ COĞRAFYASINA YAYILDILAR
➡ 14'üncü yüzyılın başlarında dünyanın en geniş coğrafyasına yayılmış olan Müslümanlar, İslam dininin prensipleriyle bir arada bulunuyorlardı.
➡ 11'inci yüzyılda yaşayan ünlü Türk âlimi Bîrûnî, Alan Sınırlarının Çizilmesi adlı eserinde şöyle yazar: "İslam hâlihazırda dünyanın doğusundaki ülkelerden batısındaki ülkelere doğru nüfuz etmeye başladı. Batıda İspanya'ya (Endülüs), doğuda Çin sınırına ve Hindistan'ın ortalarına, güneyde Habeşistan ve Zenc Zenc ülkelerine (Mali'den Kilve'ye (Tanzanya) ve Moritanya'dan Gana'ya kadar Siyah Afrika), batıda Malay Takımadası ve Java'ya ve kuzeyde Türk ve Slav ülkelerine doğru genişlemektedir. Binaenaleyh farklı uluslardan insanlar, ancak Allah'ın (cc) sanatıyla mümkün olan karşılıklı anlayış sayesinde bir araya getirilmektedir…"
SAVAŞLARA RAĞMEN SERBESTÇE DOLAŞABİLİYORLARDI
➡ Bu uçsuz bucaksız vücudu boydan boya kat ederek ona hayat veren atardamarlar ticaret ve hac rotalarıydı.
➡ Bu karmaşık sistem içinde, birbirinden farklı Müslüman sultanlıklar bulunması ve hatta 13'üncü yüzyıldan itibaren bunlar arasında savaşlar olmasına rağmen, sivil Müslümanlar bu yolları hiçbir sınırlama olmaksızın, kimi zaman da üzerinde taşıdığı belgeleri göstererek kullanabiliyordu.
“KUMUN ÜZERİNDE HİÇ AYAK İZİ KALMAYACAK…”
➡ İbn Battûta Suriye'ye giriş hakkında şunları bildirir: "Yolcuların mallarının korunması için ve (Moğolların elindeki) Irak'tan gelen casuslara karşı tedbir olarak, Mısır pasaportu olmayan hiç kimse burayı geçemez… Bu yol Bedevilerin kontrolü altındadır. Gece olunca, kumun üzerinde hiç ayak izi kalmayacak şekilde düzleyip bırakırlar; sabah vali gelip kumu incelediğinde herhangi bir ayak izine rastlarsa, Araplara bu izleri bırakan kişiyi yakalamalarını emreder; derhal aramaya çıkarlar ve her seferinde mutlaka yakalarlar."
KEŞİF MÜSLÜMANLARIN TABİATINDA VARDI
➡ Keşif Müslümanların tabiatında vardı, zira Kur'an-ı Kerim gücü yeten herkesin ömründe en az bir kere hacca gitmesini emrediyordu.
➡ 7'nci yüzyıldan başlayarak, yolculuğun yaya yapılmasına ve yalnızca şanslı olanların deve sırtındaki çadırlarda, öküz arabalarında ya da at ya da eşek üzerinde yer bulabilmesine rağmen binlerce insan, İslam ülkesinin en uzak köşelerinden Mekke'ye akın ettiler.
➡ Bu insanlar, yolculukları sırasında gördükleri arazi ve ülkeleri de tarif ediyordu. Bu tür tarifler, Çin de dâhil olmak üzere birçok yere ilişkin ilk anlatımları teşkil ediyordu.