İslam uygarlığında ‘tıp eğitimine’ dair bilinmeyenler
Hastane koridorlarında uzman cerrahın peşi sıra yürüyen genç ve istekli doktor adayları… Bu manzarayı yalnızca günümüzde görebileceğinizi sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Zira Müslümanların bundan 8 asır önce kurduğu üniversite hastanelerinde, öğrencilere ilk elden teorik ve pratik bilgiler veriliyor, soru cevap yöntemiyle bilgilerin pekiştirilmesi sağlanıyor ve tıp eğitimi alan öğrenciler, hekimlerle birlikte hastaları muayene ediyorlardı. İslam uygarlığında 'tıp eğitimine' dair bilinmeyenleri sizin için derledik.
12'inci asırda tıp eğitimi, hem gruplar halinde, hem de günümüzdeki gibi birebir olarak yapılıyordu.
Hastanedeki büyükçe bir salonda düzenli seminerler tertip ediliyor ve bunlar genellikle "Okuyan Hekim" adı verilen kişi tarafından tıp alanındaki bir el yazmasından bölümlerin okunmasını içeriyordu.
Tıp eğitimi kapsamında öğrencilerin nöbetçi hekim veya cerrah eşliğinde gruplar halinde hasta görmesi çok büyük önem teşkil etmekteydi.
İleri düzeydeki öğrenciler, ayakta tedavi bölümünde hasta öyküsü alan, hasta muayene eden ve reçete yazan hekimi dikkatle izlerdi.
Bu eğitim hastanelerinden bir tanesi de Şam'daki Nureddin Hastanesi'ydi. 12'inci yüzyıl hükümdarı Nureddin bin Zengi, bu hastaneyi hekim Ebulmecid el Bahili gözetiminde kurmuştu.
Kendi adını verdiği hastaneyi hastalara yemek ve sağlık hizmeti verilebilecek şekilde donatmış, ayrıca hastaneye çok sayıda tıp kitabı bağışlamıştı. Bu kitaplar özel bir salonda saklanmaktaydı.