İstanbul’da Fatih Sultan Mehmet'in emriyle inşa edilen 5 kuruluş
Fatih Sultan Mehmet, İstanbul'u fethettikten sonra şehri ihya etmek amacıyla derhal faaliyete geçti. Peki ya, onun istediği ilk beş kuruluşun hangileri olduğunu biliyor musunuz? Ya da o kuruluşların günümüze dek ulaştığını ve halen hizmet verdiğini? İstanbul'da Fatih Sultan Mehmet'in emriyle inşa edilen 5 kuruluşu ve hikayelerini sizler için derledik.
Giriş Tarihi: 18.04.2019
16:45
Güncelleme Tarihi: 30.03.2021
09:14
BİRÇOK SAVAŞIN MÜHİMMATI BURADA ÜRETİLDİ
Yeni yapılan tophane havzasında humbara imalathanesi, dökümhane imalathanesi, kundakhane, marangozhane, topçubaşı ve dökücübaşı odaları, topçu ve dökücü lojmanları, kalıp imalathanesi, falya delme imalathaneleri, top arabası ve tekerlekleri imalathaneleri gibi bölümler yer aldı.
Tophane birçok savunma sanayi merkezi gibi sürekli patlama ve yanma tehlikesiyle karşı karşıya kaldı. Zira burada üretilen ürünler zaman zaman infilaka sebep oldu. Yüksek ısıda çalışma yapılması zorunluluğu da tehlikeyi artırıcı bir özellik gösterdi. Bu sebeple Tophane ilk yapıldığı günden itibaren sayısız yenileme geçirerek son halini almıştır.
Tophane'de dökülen toplar çok çeşitli özellikte ve büyüklükteydi. İçerisinde bulunan top vapuru, marangoz fabrikası, nakkaş fabrikası, saraç fabrikası, sandık ve modül fabrikasıyla birçok savaş mühimmatı da burada üretilir.
KANUNİ DÖNEMİNDE YENİDEN İNŞA EDİLDİ
Tophane gerek çok uzun ömürlü olması, gerek ihtiyaçların değişmesi, gerek teknolojinin yenilenmesi ve gerekse geçirdiği yangınlar sonucu birçok kez tadil edilir. Kanuni Sultan Süleyman devrinde yıkılarak tamamen yeniden yapılan bina 1743 senesine kadar hizmet vermeye devam eder.
Ancak 1743 yılında ihtiyaç gereğince tamamen yıkılır ve yerine günümüze kadar gelecek olan bina inşa edilir. Mimarlığını topçubaşı Mustafa Ağa'nın yaptığı Tophane binasına iki büyük ergitme fırını daha eklenir. İçerisine bir tüfenkhane daha kurulur.
Tophane 17'nci yüzyıl ortalarına kadar dünyanın en iyi top üretim merkezi olma özelliğini korur. Hatta dünyanın ilk seri atışlı sahra topu bir Türk mühendis olan Ahmed Süreyya Bey tarafından dökülür. Ne var ki yenilenen teknolojinin istenen düzeyde takip edilememesi tesisin önemini günden güne azaltır.
Fatih Sultan Mehmet'in yadigarları
GÜZEL SANATLAR FAKÜLTESİ OLARAK HİZMET VERİYOR
Zeytinburnu'nda inşa edilen ve 1850 yılında tam kapasite çalışmaya başlayan demir çelik fabrikası Tophane'nin yerini almaya başlar.
Bu fabrikada üretim daha yeni tekniklere dayandığı için bir kısım toplar burada dökülmeye başlanır, bu da Tophane'nin eski önemini kaybetmesine neden olur. Her şeye rağmen çeşitli savaş gereçleri üretimi Cumhuriyet'in ilk yıllarına kadar devam eder.
Cumhuriyet yıllarında başkentin Ankara'ya taşınması bu tür gereçlerin orada üretilmesini gerekli kılar. Zaten Birinci Dünya Savaşı'nın üretimini iyiden iyiye azalttığı Tophane, 1920'lerin başında üretimini durdurur. İçindeki makine ve teçhizat sökülerek muhtelif fabrikalara taşınır.
Tophane binaları uzun süre zamanın tahribatına bırakıldıktan sonra, 1992 yılında Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'ne devredilir. Fakülte, binayı restore eder. Tophane'nin emektar makinelerini Türk Makine Kimya Endüstrisi fabrikalarında görmek mümkündür.
Osmanlı'da ilk büyük darphane Fatih Sultan Mehmet döneminde kurulur. Hazırlanan çeşitli kalıplara madenlerin eritilerek dökülmesi sonucu ortaya çıkan paralar, imparatorluğun her yerinde kullanılır.
Genellikle maden ocaklarına yakın bölgelere kurulan darphaneler, zaman içinde ekonomik gücün azalması ve toprakların da küçülmesiyle sayıca azalır ve geriye sadece bir darphane kalır: Darphane-i Âmire.
Darphane-i Âmire, 1723 yılına kadar Beyazıt'taki binalarda hizmet verir. Bu tarihten sonra Topkapı Sarayı içindeki yerine taşınır. O zamanlarda para yapımı birkaç aşamaya dayanır. Öncelikle maden ocaklarında elde edilen altın, gümüş gibi maddeler yüksek ısıda eritilir.
Fatih Sultan Mehmet İstanbul'un fethinden sonra şehri nasıl imar etti?
DARPHANE HALKA DA HİZMET VERİLİRDİ
Eritilen maden kalıplara dökülür, yassılaştırılarak basılacak paranın kalınlığı ne kadar olacaksa o ölçüye getirilir, elde edilen levhalar küçük kareler halinde kesilir, kenarları yine bir dizi işlemden geçerek yuvarlatılır. Elde edilen madeni paranın ön ve arka yüzüne yazı ve resim işlendikten sonra para "cilacı" denen kişiler tarafından parlatılarak kullanıma hazır hale gelir.
Darphane, faaliyetinin belirli dönemlerinde halka da hizmet verir. Elinde bir miktar altın ve gümüşü olan Darphane'ye gelir ve bu madenlerin para olarak çıktısını alıp gider. Ancak bakır para yapımı hiçbir zaman için halka açık olarak hizmet vermez.