İstanbul’un Avrupa’ya açılan kapısı: Sirkeci Tren Garı
İstanbul'dan çıkıp Avrupa'ya ulaşan yolun başlangıç noktasıydı Sirkeci Tren Garı. Demiryoluna büyük önem veren Sultan Abdülaziz, "Memleketime demiryolu yapılsın da isterse sırtımdan geçsin, razıyım" diyerek talimat vermiş; onun bu projesine son imza yeğeni Sultan Abdülhamid'in emriyle atılmıştı. Sirkeci Tren Garı açıldığı günden bu yana milyonlarca yolcu ağırladı. Bizans, Selçuklu ve Osmanlı mimarisinin bir arada kullanıldığı Sirkeci Tren Garı'nın tarihi yolculuğunu sizlerle buluşturuyoruz.
Sultan II. Abdülhamid tarafından yaptırılan ve İstanbul'un simge yapılarından birisi sayılan Sirkeci Garı, inşa edildiği tarihte Batıya açılan kapı olarak algılanmaktaydı.
Sirkeci Tren Garı, mimari açıdan bakıldığında 19. yüzyıl İstanbul'unun siluetindeki modern binalarla yerli binaların uyumu sergilenir.
İstanbul'u Avrupa'ya bağlayan demiryolunun yapım serüveni Sultan Abdülaziz döneninde başladı.
1869 yılında Baron Hirch'e verilen imtiyazla, Rumeli Demiryolları Şirketi İstanbul'dan başlamak üzere Edirne-Sofya-Belgrad güzergâhını takip ederek Avrupa hatları ile birleşen bir demiryolu inşa edecekti.
4 Ocak 1871'de Yedikule-Küçükçekmece hattı, 21 Temmuz 1872'de de Sirkeci-Yedikule hattı bitirilip hizmete girmişti.
Tren yoluna büyük önem veren Sultan Abdülaziz'in "Memleketime demiryolu yapılsın da isterse sırtımdan geçsin, razıyım" diyerek Yedikule-Sirkeci hattı yapılırken Topkapı Sarayı içinden geçmesini temin ettiği bilinir.
İstanbul'u Avrupa'ya bağlama serüveni, Sultan II. Abdülhamid döneminde de devam etti ve İstanbul'da Viyana'ya ilk tren seferi, 12 Ağustos 1888 tarihinde gerçekleştirildi.
Avrupa'dan gelen yolcuları İstanbul'da karşılamak için büyük ve görkemli bir gar binası yapılması düşünüldü.
1200 metrekarelik bir alan üzerine inşa edilmeye başlanacak olan Sirkeci'deki yeni gar binasının projesi için Prusya Hükümet Mimarı August Carl Friedrich Jachmund görevlendirildi.
3 Kasım 1890 tarihinde devlet erkânının da katıldığı büyük bir törenle hizmete giren Sirkeci Gar Binası, ortada büyük ve yanlarda alçak kanatlarla birbirine birleştirilmiş üç yapıdan oluşur.