İstanbul'un şehir hafızasında yer eden 10 olay
Dünyanın sayılı metropollerinden biri olan İstanbul, özellikle son yüzyılda büyük bir değişim geçirdi; nüfusu, sınırları, mimarisi, tarzı, tavrı ve temposu değişti. Kimlikli yapılar hızla azaldı, yerlerine apartmanlar dikildi. Son yüzyıl içinde İstanbul yoruldu ve hor kullanıldı. Tüm bunlara rağmen iktisadi, kültürel ve sosyal açıdan öncü rolünü ise sürdürdü. Sizler için İstanbul'da hayatı etkileyen, değiştiren, dönüştüren, şehir hafızasında yer eden 10 olayı listeledik.
Giriş Tarihi: 26.04.2019
16:33
Güncelleme Tarihi: 26.04.2019
16:38
İSTANBUL MİLLET KÜTÜPHANESİ AÇILDI-1916
Millet Kütüphanesi – Fatih / İstanbul
Fatih'te, Erzurumlu Şeyhülislam Feyzullah Efendi tarafından 1700-1701'de Kayserili Mimar Mehmed Ağa'ya yaptırılan 1700-1701'de Kayserili Mimar Mehmed Ağa'ya yaptırılan medrese binası, İstanbul Muhipleri Cemiyeti tarafından restore edildikten sonra 17 Nisan 1916'da Diyarbakırlı Ali Emiri Efendi'nin bağışladığı on altı bin nadir esere tahsis edildi. Osmanlı İmparatorluğu'nun her tarafından bir ömür nadir eserler toplayan Ali Emiri Efendi'nin adı bu kütüphaneye verilmek istenmiş ancak Ali Emiri "Ben bu kitapları millet için topladım ve milletime vakfediyorum. Adı da "Millet Kütüphanesi" demişler.
Millet Kütüphanesi olarak bilinen Feyzullah Efendi Medresesi'nin kitâbesi
Türk kültür tarihinin en mühim eserlerinden ve en eski Türkçe sözlük olan Divanü Lügati't Türk'ün tek nüshasını bulup ilim alemine kazandıran Ali Emiri Efendi'nin Fatih'teki kütüphanesinde yazma ve matbu eserler hala meraklılarını bekliyor. 2010 yılında restore edilip bir araştırma ve ihtisas kütüphanesi olarak açılan Millet Kütüphanesi'nde Türkçe, Arapça, Farsça yedi bin yazma eser ile eski Türkçe matbu eserlerden oluşan otuz bin kitap bulunuyor. Tarih, coğrafya, edebiyat, tıp alanlarında orijinal eserlerin saklandığı kütüphanenin civarından geçenler Yahya Kemal'in ünlü beytini okumadan geçmiyorlar.
Muhtac ise füyuzuna eslaf kendinin Diz çök önünde Ali Emiri Efendi'nin
HAYDARPAŞA GARI’NDA PATLAMA-1917
6 Eylül 1917 günü meydana gelen müthiş patlama İstanbul'da büyük bir korku yarattı. Haydarpaşa Garı'nın alevler içinde kaldığı olayın aslı, savaş döneminde uygulanan sansür dolayısıyla tam anlaşılamadı. Resmi açıklamaya göre; rıhtıma yanaşan bir şilepten bomba boşaltılırken, buhar gücüyle çalışan vincin kırılması sonucu bombalar düşüp patlamış, bunun etkisiyle istasyondaki petrol ve cephane yüklü trenler de infilak etmişti. Kaç kişinin öldüğü açıklanmadı. O günden bugüne kadar olayın hep sabotaj olduğu konuşuldu. Patlamadan sonra Haydarpaşa Garı'nın çatısı uzun süre açık kaldı.
6 Ağustos 1924 günü başlayan ve üç gün devam eden yağmur İstanbul'un pek çok semtinde sele sebebiyet verdi. İstanbul Valiliği'nin hazırladığı rapora göre el felaketinin İstanbul'a verdiği zarar 500 bin liradan fazlaydı. Selden yıkılan ev sayısı ise tam dört yüzdü.
OTOMATİK TELEFON SANTRALI-1926
Bu dönemde İstanbul şehir yaşamını etkileyen gelişmelerden biri de telefon kullanımının yaygınlaşmasıydı. Getirdiği iletişim kolaylığından dolayı telefona talep patlaması olmuş, ancak özellikle merkeze uzak semtlerden gelen talepler karşılanamamıştı. Telefon hatlarının sınırlı dahi olsa genişlemesi gazetelerde telefon ahize reklamlarının artmasına yol açtı. Yandan çevirmeli, geniş hacimli, kutulu ve kollu telefon makinelerinin reklamları gazetelerde sık sık yer almaktaydı. 1926 yılında İstanbul'da bin abonelik otomatik telefon santralinin tamamlanıp hizmete girmesi basında geniş yankı buldu. Şehirlerarası görüşmeler ise 1929'da gerçekleşti.