Kim geldi pencerelerinin tarihi geçmişi
Geleneksel Türk evleri Osmanlı sınırları içerisinde beş yüz sene kadar varlığını muhafaza etmiş ve günümüze de bu değerlerle birlikte gelmiş yapılardır. Bu evlerin içinde kendilerine has mimari özellikleri olan birçok bölüm, yaşam kültürümüze dair önemli bilgiler verir. Ecdadımızın armağanı olan bu tarihi değerlerin bizlere bıraktığı kültürel mirası bir çiçek gibi koruyup her daim yeşertmemiz gerekir. Bugün size köklü tarihimizin bir parçası olan geleneksel evlerdeki bir bölümden bahsedeceğiz: Kim geldi pencereleri... İçeriğini pek tabii tahmin edebilirsiniz. Gelin bu tarihimizin geçmişine kısa bir yolculuk yapalım.
Giriş Tarihi: 05.06.2020
15:51
Güncelleme Tarihi: 05.06.2022
15:57
Tarihi süreç içinde evler nasıl gelişim gösterdi?
🔸 Değişik Türk lehçelerinde ev, iv, üw, öy, üy, eb, ep ve öm gibi şekillerde görülen ev kelimesinin sözlük anlamı "barınak, çadır" olup bazı lehçelerde "kadın" ve "aile" manalarına da gelir.
🔸 Ev ismi bir mimari yapıdan çok içinde insan, aile, hatta hayvan barındıran mekanı ifade eder; bu basit bir çerge olabileceği gibi bir saray da olabilir.
🔸 Kur'an'daki, "Allah hayvanların derilerinden sizin için evler (büyût) yaptı" âyetinde (en-Nahl 16/80) deri çadırlar ev olarak nitelendirilmiştir.
🔸 Evlerin planları ve yapı üslûbu üzerinde ihtiyaçlar, coğrafya ve iklim şartları ile mevcut malzemenin büyük etkisi vardı.
🔸 Eski Mezopotamya ve civarında yer yer taş, tuğla ve kerpiç kullanılarak yapılan evlerin yanında özellikle bataklık kesimlerde kamış türü bitkilerden inşa edilmiş kulübelere rastlanır.
🔍 Avrupa'nın 'Gotik' eserlerine ilham veren İslam mimarisi
Ev süslemelerinde neler kullanılırdı?
🔸 Resûl-i Ekrem geniş evi dünyada insanı mutlu eden, kötü evi de mutsuz eden üç şeyden biri olarak sayar. Müslümanlar zenginleştikçe geniş ve güzel evler yaptırdılar.
🔸 İhtiyaca göre bu evlerin büyüklükleri değişmekle birlikte anne baba, çocuklar ve misafirler için en az üç oda (cümbüze) ideal kabul edildi.
🔸 Ev süslemelerinde Hz. Peygamber'in resimle ilgili hadislerini göz önünde tutarak daha çok sembolik figür ve geometrik motiflere yer verildi. Yabancı kültürlere ait resim ve sembollerden kaçındılar.
🔸 Evlerin esas yaşama katı, üst katlarıydı. Dışarıyı olabildiğince görebilme amacıyla bu katlar, bol pencereliydi. Birçok evin bu katında, "cumba " denilen sokağa bakabilmek için yapılmış üç tarafı kafesli pencerelerle çevrili ve üstü kapalı balkonlar bulunurdu.
🔍 Osmanlı'nın eşsiz mimarları
VIDEO
Cumbaların tarihi serüvendeki yerleri
🔸 Cumba, eski evlerde, pencere hizasından sokağa doğru çıkıntısı olan kafesli bölüme verilen isim. Dışa taştığı için alttan desteksiz kalan cumba, çökmelere karşı binanın ön cephesine yaslanan payandalarla desteklenirdi.
🔸 Cumba, TDV'de şöyle tanımlanır: "Sivil mimaride dışarıdan görülmeden sokağa bakabilmek maksadıyla kullanılan kafesli pencere veya binaların cephelerindeki çıkmaların üzerine yapılan üstü örtülü, üç tarafı pencereli bir nevi kapalı balkon, meşrebiye."