Küçük aletlerin tarihçesi
Gündelik hayatta kullandığımız, hayatımızı kolaylaştıran küçük aletler üzerinde hiç düşündünüz mü? Elinize batan çengelli bir iğne, sıcak leziz bir çorbayı içmenize yardımcı olan kaşık, elbisemizde kalan iplik fazlalığını kesmek için kullandığımız makas ve daha pek çok aletin tarihçesi nedir? Bu aletlerin tarihçesini merak ediyorsanız "küçük ama önemli şeyler üzerine düşünme" yolculuğuna çıkabiliriz.
Giriş Tarihi: 21.01.2020
09:48
Güncelleme Tarihi: 21.01.2021
09:26
Yemek yeme tarih boyunca tüm insanlığın yaptığı ortak bir eylemdir. Yaşam döngümüzü sürdürebilmek için ortaya çıkan yeme ihtiyacımız, insanoğlunun yemek üzerine daha fazla düşünmesine sebebiyet vermiş. Yemek üzerine düşünen insanoğlu bugün her yemek esnasında sofralarımızdan eksik olmayan kaşığı da yüzyıllar öncesinde icat etmiş…
Yapılan araştırmalar sonucunda kaşığın ilk kez Paleotik dönemde yaşayan insanlar tarafından kullanıldığını görüyoruz. Fakat çağlar boyunca elbette kaşığın formu değişmiş. Tarihte günümüzdeki formundan çok başka bir şekilde kullanılan kaşık, ilk etapta deniz kabuklarından yapılıyormuş. Kelimenin etimolojisine indiğimizde doğruluğunu görebiliyoruz nitekim kaşık Latin ve Yunan dillerinde "spiral şekilli sümüklüböceği kabuğu" anlamına gelen "cochlea" olarak bilinmektedir.
Kaşık bugün kullanılan formunu ise ilk kez milattan sonra 1. Yüzyılda Roma döneminde bulmuş.
Çatalın öyküsü ise kaşıktan daha ilginç. Yapılan araştırmalara göre ilk kez Yunanlılar tarafından bir yemek aracı olarak değil, mitolojik kahramanların kullandığı bir savaş aracı olarak kullanılmış. Yerleşik hayata geçişin bir sonucu olan toprağın işlenmesi çatalı bir tarım aracı haline getirmiş, Latince kaşık anlamında kullanılan "Fork" kelimesinin "yaba, sürmek" manasındaki "Furka" sözcüğünden türemesi ise bunun bir kanıtı niteliğinde.
Daha sonrasında ise 11. yüzyılda yemek kültürünün ileri düzeyde olduğu İtalya'da meyve yemek için kullanmış 1450'li yıllardan itibaren de, et yemeklerinde kullanılmaya başlanmasının ardından Avrupa'da çatalın kullanımı yaygın bir hale gelmiş. 19. yüzyılın başına gelinceye değin, iki dişli olan çatallar daha sonra üç dişli halleriyle soflarımızda yerini almış.
Pek çok alanda hayatımızda bir yeri olan makas Mezopotamya'da yaklaşık 3000 yıldır kullanılmış. Yapılan araştırmalara göre ilk makas örneğine Bronz Çağı'nda rastlanmış. C şekilli yaylara bağlı kesiciler bulunduğu makaslar ise M.S. 1500 yılında Mısır'da sanat eserlerinden silüetleri kesip çıkarmak için kullanılmış. Antik Roma'da ve Asya'nın bazı bölgelerinde kullanılan menteşeli makaslar, bronz ve demirden yapılmış ve 16. yüzyıl Avrupası'nda kullanılanlarla benzerlik göstermiş. Modern anlamda makas üretiminin ise 1663 yılında Çin'de başladığı bilinmekte.
Tarihte bilinen ilk ütü örneği, bundan çok uzun zaman önce tavaya benzer şekilde Çin'in bir köyünde ortaya çıkmış. Bu dönemde ütünün işlevini yerine getirmesi için gerekli olan ısı ise, odun kömürünün yakılması sonucu elde edilmiş. Çin menşeli olan ütü zamanla pek çok medeniyete de yayılmış.
Eski Yunan'da ütünün kullanımı ise daha ilginç. Mumya mezarlarında bulunan elbiselerin çok düzgün bir şekilde bulunması araştırmacıları şaşırtmış, bu sebeple pek çok araştırmacı ütünün Mısır'da yaygın olduğu görüşünde.
Divanül Lügat-i't Türk’te “ütük”
En kadim medeniyetlerden olan Yunanların ütüsü ise benzerlerinden oldukça farklıymış. Yunanlıların kullandığı ütüler, ıstılmış çubuklardan yapılan silindir şeklindedir. Romalılarda ise ütülü elbise giymek toplumsal statünün bir göstergesi olarak kabul edilmiş...
Türk kültüründe ütüye ilk yazılı kaynaklarımızdan olan Divanül Lügat-i't Türk'te rastlarız. Divanül Lügat-i't Türk'te "ütük" olarak geçen alet, Kaşgarlı'nın ifadesiyle "Düz bir demir parçasının kızdırılıp bastırılması sonucu elde edilen eşya." olarak tanımlanmıştır.